25

3050 Words
25 Bütün gençler oturmuş öylece karşılarındaki kargaşayı izliyordu. Etrafta yoğun bir uğultu vardı. Mesire alanı o kadar kalabalıktı ki Aras açık hava da olmalarına rağmen nefes alamadığını hissetti. Bir kaç saat önce olanlar aklına geldi. Sıkıntı ile nefesini verdi. Çıkan büyük rüzgar ile oturdukları alan darmadağın olmuştu. Sonrasında ise Hasan yaralı bir şekilde yanlarına gelmiş ve Ayhan’ın götürüldüğünü söylemişti. Ondan sonra ise her şey çok hızlı olmuştu. Erkekler koşarak Hasan’ın dediği alana doğru ormana gitmiş Ayhan’ı aramıştı. Kızlar polisi aramış etraf birden polis kaynamıştı. Polislerin hemen ardından da haberciler gelmişti. Yani ablası ve Sinan gelmişti. Şimdi ise gençler bir köşede oturuyor sessizce olanları izliyordu. Onurlar bu durumdan pek etkilenmese de Kayaların durumu pek iyi değildi. Özellikle Ayhan kaçırılmadan hemen önce ettikleri kavga düşünülünce arkadaşları için suçluluk hissediyor olmalıydılar. Aras yanında oturan Ezgi’ye baktı. O da öylece karşıya bakıyordu. Aras kızın kulağına doğru eğildi. “ Ne konuştuklarını duyuyor musun ?” Ezgi Arasa bakıp ileriye döndü. Sonra da bir köşede ki iki polisi işaret etti. “ Yazık oldu çocuğa falan diyorlar .” Kız bakışlarını çevirdi ve Harun ile Emrah’ın olduğu tarafa baktı. “ Ayhanın da yakında cesedi bulunur diyorlar.” Sonra da kaşları çatıldı. Bunu fark eden Aras “ Ne oldu ?” diye sordu . Ezgi söyleyip söylememekte kararsız gibi görünüyordu. “ Söyle ne duydun ?” Ezgi yutkunarak Arasa baktı. “ Sanırım Harun abi İdil ablaya şey işte . Imm yani hoşlanmıyor sanırım .” Aras sabırsız bir şekilde “ Ee ?” dediğinde Ezgi “ Emrah abi de fark etmiş bunu . Sinan abiyi kötüleyip duruyor Harun abiye. Yani senin elinden aldı . Önce siz konuşuyordunuz dedi. Sinan’ın geçmişini biliyorsun . Ve ee cezasız mı kalacak Sinan falan dedi. “ Aras şaşkın bir şekilde Harunların olduğu tarafa baktığında Ezgi tekrar konuştu . “ Harun abi başta inkar etse de şimdi susuyor . Sanırım ikna olacak .” Aras kaşları iyice çatılacak ileride konuşan iki polise baktı. Duydukları canını sıkmıştı. Bakışları bu sefer de Ablası ile konuşan Sinan’a kaydı. Adamı ne kadar sevmese de ona bir şey olursa ablası üzülürdü. Ablası üzülürse Aras da üzülürdü. “ Bu geçmiş olayı ne ?” “ Hiç bir fikrim yok. Polislikten çıkarılması olabilir belki .” Aras başını sallayıp dalgınca Sinan’a bakmaya devam etti. Onun da kendileri gibi olduğunu ablası söylemişti. Ablası ona güveniyordu . Bazı şeylerin konuşulması gerekecek gibiydi. “ Sanırım bir şeylere dahil olmamız gerekecek .” && Kaya sessiz bir şekilde oturuyordu. Başına giren ağrı bir türlü geçmedi. Üzgündü. Sinirliydi. Mutsuzdu . Ayhan ne kadar hatalı da olsa onun arkadaşıydı ve kaçırılmasında bir nevi onun da suçu vardı. Eğer Kaya diğerleri ile barışma hevesine girmeseydi onu yanlarından göndermeyecekti ve Ayhan halen burada olacaktı. Vicdan azabı çekiyordu. Kendine çok kızgındı. Yumuşadığı için , eskisi gibi umursamaz olamadığı için çok kızgındı. Bu seneye kadar kötü çocuk diye gösterdikleri biriydi. Okulun ve çevresinin onları parmakla gösterdiği bir gruptular. Maalesef iyi olarak değil kötü olarak anılıyorlardı. Ama dış görünüşleri karakterlerinin önüne geçmişti ve kızlar arasında çok popüler olmalarına yetiyordu. Ne kadar kötü olsalar da yakışıklı yüzleri ve ailelerinin maddi durumları sayesinde çevreleri her zaman kalabalıktı. Kaya oturduğu sandalye de öne doğru eğilerek dirseklerini dizlerine dayadı ve parmakları ile şakaklarına bastırdı. Gözlerini kapatıp bir kaç ay önce olanları düşündü. Hafta sonuydu. Evde bunalmış ve çocuklarla buluşmak için dışarıya çıkmıştı. Buluşma yerine geldiğinde diğerlerinin daha gelmediğini görmüş ve sıkıntı ile alanı gezmeye başlamıştı. Ağaçların arasında dolanırken önüne çıkan engeli fark etmeyince ne olduğunu anlamdan da kendini yerde bulmuştu . Küfürler eşliğinde oturup kaldığı yerden kalkmaya çalıştığında ise ayağına giren acı ile inleyerek olduğu yerde kalmıştı. Sinirle ayakkabısını çıkardığında gördüğü manzara ile hem sinirlenmiş hem can acısı nedeni ile yine küfür etmişti. Ayağa kalkmaya çalışmış ama acı yüzünden kalkamamış ve sinirden ağlayacak duruma gelmişti. Telefonunu çıkarmış ve gereksiz arkadaşlarını arayıp haber vermişti. Ancak onların da en az bir saate geleceklerini öğrenince daha da çok sinirlenmişti. Acısının geçmesini bekleyip tekrar ayaklanmayı düşünürken uzaktan gelen konuşma sesini duymuş ve sessizce durmuştu. Yardım istemek gururuna dokunsa da ayağının acısı hiç geçecek gibi durmamış ve yine sinirlenerek gittikçe yaklaşan sese doğru bağırmıştı. “Hey . Kim var orda? Yardıma ihtiyacım var ?” Susup beklediğinde konuşan kişi her kimse susmuş ve adım seslerinin yakınlaştığını fark etmişti. Bir dakikanın sonunda görüş açısına giren kız ile kaşları çatılmış ve şansına küfretmişti yine. Onun yaralı halini fark eden kız ise önce kaşlarını çatmış sonra elinde tuttuğu telefona “ Ben seni sonra ararım Ezgi “ diyerek telefonu kapatıp oğlanın yanına gelmişti. Hızla onun yanına yere çöktüğünde “ İyi misin? Ne oldu ?” diye sormuş ve Kaya mırıltı ile “ düştüm “ diyebilmişti. Onun ayağını dikkatle inceleyen kız ise sadece başını sallamış sonra da oğlana bakıp göz göze gelmişti. Kaya o an içinde farklı bir şeyler olduğunu fark etmiş ve ne olduğunu anlayamamıştı. Kalbi hızlanmıştı. Kendisine bakan gözlere takılı kalmış ve bir türlü bakışlarını çekememişti. En sonunda kulaklarına kızın sesi ulaştığında daldığı yerden çıkabilmiş ve kendisine uzattığı eli fark etmişti. “ İsmim Narin . Gerçi biliyorsundur . Abimlerle pek anlaşamıyorsunuz .” Kaya konuşacak gücü bulamamış ve sadece başını sallamıştı. Zar zor kızın uzattığı eli sıkmış ve onun sırt çantasından ilk yardım malzemelerini çıkarmasını izlemişti. Daha önce onu fark etmeyen kendisine şaşırmış ve sonunda onun abim dediği kişinin Murat olduğunu ve o kızın Onurların grubundan olduğunu anlamıştı. O gün Narin ona pansuman yapmış onu ayağa kaldırmış ve topallayarak da olsa ilk geldiği alana kadar yürümesine yardım etmişti. Sonrasında da hiç konuşmadan yanından ayrılmıştı. Kaya artık Onurlarla her karşılaştıklarında gözünün Narini aradığını , okulun bahçesinde sürekli Narini gözetlediğini kendisine itiraf etmiş ve kızı gözlemledikçe kendi karakterini sorgulamaya başladığını fark etmişti. Bu barışma işini ise sırf bu yüzden ortaya atmış ve bir nevi Ayhan’ın kaybolması ile sonuçlanan bu buluşma yüzünden çektiği vicdan azabının yanında Narin ile aynı ortamda olduğu için pişman olmadığını fark etmişti. Ve Narin ile aynı ortamda olmanın verdiği hissin arkadaşına karşı hissettiği üzüntünün önüne geçmesi yüzünden tekrar vicdan azabı çekiyordu. İçinde yaşadığı çelişki daha da başını ağrıttığında seslice ofladı. Beste yaşadıklarını halen sindirememiş ve titreyerek dururken kuzenine baktı. “ Ne oldu ?” Kaya ona bakmadan “ Başım “ diye söylendi sadece . Beste ise gözlerini devirdi. Sinirleri bozulmuştu. Güzel başlayan bir sabah boktan bitmişti. Bir gün içinde hoşlandığı oğlan tarafından aşağılanmış herkesin gözü önünde yere düşmüş , yuvarlanmış ve yaralanmıştı. Tırnağı kırılmış , saçları bozulmuş ve bedeninde çamurlar vardı. Kendini leş gibi hissediyordu. Ve bütün bunların suçlusu salak kuzeniydi. “ Her şey senin yüzünden oldu. Senin Narin sevdan yüzden.” Bestenin söyledikleri ile Kaya hızla kafasını kaldırdı. Önce etrafına baktı . Onları dinleyen kimse yoktu. Sonra kızgınlık ile kuzenine döndü. “ Sesini alçalt beste . Benim sinirimi bozma .” Beste sadece omzunu silkerek önüne döndü. Bir an önce evine gitmek istiyordu. Banyoya girip temizlenmek ve babasının kucağında ağlamak istiyordu. && Sinan telefonu kapatarak sıkıntı ile önüne döndü. İdil kaşlarını çatmış onu izliyordu. “ Ne diyor Gencay .” Sinan gözlerini devirerek “ Sağlam bir haber yapmamızı tabi ki . Arzu rahatsızmış. Erkenden evde gitmiş. Eh Ali de izinliydi bu gün. Bütün işler bize kaldı.” dedi. İdil herhangi bir yorum yapmadan bakışlarını etrafında gezdirdi. Polisler çevreyi aramıştı. Herhangi bir delil yoktu. Ayhan’ın kaçırıldığı yerde boğuşma iZi vardı ancak herhangi bir ipucuna rastlanılmamıştı. Ancak İdilin en çok merak ettiği şey Ayhan da bir işaretli miydi ? “ Sence o oğlan da senin gibi mi ?” Sinan kaşlarını çatarak İdile baktı. “ Benim ?” “ İşaretli işte .” Sinan başını iki yana sallayarak kıza yandan sarıldı ve dudaklarını saçlarına bastırdı. Onun kokusuna şimdiden müptela olmuştu. Üstelik tam anlamıyla yakınlaşmamışlardı bile . “ Bizim gibi yani . Seninle benim gibi. Maalesef bilmiyorum güzelim. “ İdil dudaklarını büzerek adamın sözlerine gözlerini devirirken üzerinde hissettiği bakışlar ile karşıya baktı. Harun dikkatle onları izliyordu. Üstelik çok kızgın bakıyordu. İdil rahatsızca yerinde kıpırdandığında Sinan kıza bakarak ne olduğunu anlamaya çalıştı . İdil yavaşça onun kollarından çıkınca ise anlamayarak “ Ne oldu ?” diye sordu ancak İdil bir şey diyemeden yanlarına doğru gelen Harun’un sesini duydu. “ İdil ?” Sinan derin bir nefes ile sakinleşmeye çalıştı. Harun sadece karşılıksız seven bir adamdı. Her hangi bir icraat göstermediği sürece Sinan ona sinirlenmeyecekti. Yine de sevgilisini kıskanmak tabi ki onun hakkıydı. “ Olay yeri inceleme işini bitirdi. Fotoğraf çekmek için izin istemiştin. Artık çekebilirsin .” İdil hızla başını salladı. Makinesi zaten boynundaydı. “ Tamam gideyim hemen.” İdil hareket edeceği sırada Harun tekrar konuştu. “ Ama maalesef yeni kurallarımız var .” İdil ve Sinan dikkatle Harun’a baktığında adam kısa bir an Sinan’a bakıp tekrar İdile odaklandı. “ Üst üste gelen cinayetler nedeni ile olay yerinde bir süreliğine giriş yasağı olacak. O yüzden fotoğraf çekerken bir polis refakat edecek sana . “ Adam sözlerini bitirdiğinde Sinan alayla “ Tahmin etmek gerekirse o polis de sen mi oluyorsun ?” dedi. Harun istifini bozmadan aynı alaylı ifade ile Sinan’a baktı ve konuştu. “ O polis sen olamayacağına göre. Evet ben oluyorum.” Sinan dişlerini sıkarak Harun baktığında İdil korku ile iki adama baktı. Birbirlerini zayıf noktalarından vuruyorlardı ve her an kavga çıkabilirdi. Ancak Sinan sakinleşmeye çalışırmış gibi gözlerini kapatıp açmış ve “ Tamam o zaman. Gidelim “ demişti. İdil tam rahatlama ile tekrar yürüyeceği sırada Harun yandan bir gülüş atmış ve “ Sen gelemiyorsun Sinan. Emrah’a anlatacakların var. “ dedi. Sinan “ Ne anlatacağım Harun . Burda bile değildim .” dediğinde Harun “ Değildin ama çocuklardan bazılarını buraya sen göndermişsin. Ayrıca bu buluşmanın nedeni de senmişsin .” Dedi. Sinan tamamen oyun olduğunu düşündüğü bu hareket karşısında “ Ayhanın kaçırılması ile bu konunun ne alakası var.” Dedi ancak Harun geri adım atmayan bir tavırla ellerini cebine soktu ve konuştu. “ Alakasını sonra öğreniriz. Emrah seni bekliyor .” Sinan sabır dilenir gibi Harun’a baktığında İdil ne yapacağını şaşırdı. Kavga çıkacaktı. Yardım dilenir gibi etrafına baktığında onlara dikkatle bakan Aras ve Ezgi’yi gördü. Aras pek ne olduğunu anlamamış gibi dursa da Ezgi tamamen kontrollü görünüyordu. Aklına gelen şey ile gözleri parladı. Ve sessizce fısıldadı. “ Duyuyor musun ?” Ezgi sadece gözlerini kapatıp açınca gülümseyerek önüne döndü. “ Harun bize beş dakika verir misin ? Sonrasında seninle geleceğim .” Harun kafasını sallayıp uzaklaşınca Sinan kaşları çatık bir şekilde İdile döndü. “ O herif ile ormana girmeni istemiyorum.” İdil adamın elini tutarak gülümsedi . “ Sakin ol .” “ Sakin falan olamam İdil. Ona güvenmiyorum .” İdil gözlerini devirip konuştu. “ Sana anlatmam gerekenler var. Ama öncelikle eğer başıma bir şey gelirse senin haberin olacak. Bundan emin ol.” “ Nasıl ?” İdil “ Ezgi. O sana haber verecek. Sürekli beni dinliyor olacak .” dedi. Sinan anlamayarak kaşlarını çattığında İdil “ Bana güven lütfen. Bu gece sana anlatacağım “ dedi. Sinan içi rahat etmese de başını salladı. “ Yarım saat. Yarım saat içinde işini bitirip dönmüş ol.” İdil parmak uçlarında yükseldiğinde Sinan ona yardımcı olmak için eğildi ve kız onun yanağına ufak bir öpücük bıraktı. Sinan gülümseyerek gözlerini kapattı ve sadece İdilin duyabileceği kadar fısıldadı. “ Bu gece konuşacağız ve bu öpücüğün gerçeğini vereceksin .” &&& İdil, Harun’un yönlendirmesi ile yürürken gergindi. Ne kadar kendini rahat hissetmeye çalışsa da gerilmekten kendini alakoyamadı. “ Sinan ile -“ Harun sessizliği bozup konuştuğunda İdil ona baktı ancak lafını yarıda bırakan adam ile ne söyleyeceğini bilemedi. Sonrasında Harun’un tekrar devam etmesi ile dikkatini ona verdi. “ Onu seviyor musun ? Sinan’ı ?” İdil uzun bir nefes vererek karşıya bakmaya devam etti. Sinan’ı seviyor muydu ? Ondan hoşlanıyordu. Etkileniyordu da . Ve kıskanıyordu. Sürekli beraber olmak istiyordu . Sürekli onu öpmek istiyordu. Bu sevgi miydi? Sevgi bu kadar basit bir kavram olmazdı . Daha Derindi. Ona aşık mıydı ? İnkar etmenin anlamı yoktu. Aşıktı. Çok kısa bir süre de aşık olmuştu. Ama Harun’un sorduğu soruya cevabı yoktu. Şimdilik. “ Harun “ “ Boş ver . Bilmek istemiyorum .” Harun başını iki yana sallayıp başka bşr şey sordu. “ Benimle beraberken aklın onda mıydı ?” Bu sefer ki soruya İdil kaşlarını çattı. “ Biz seninle hiç beraber olmadık Harun .” “ Hadi ama İdil. Tamam aramızda bir teklif geçmedi ama seninle flört ettiğimi anlamamış olamazsın. Senden hoşlandığımı pek ala biliyordun.” İdil adamın haklılığı ile başını eğdi. Evet biliyordu ve bu hoşunada gidiyordu. Bir erkek tarafından beğenilmek kimin hoşuna gitmezdi ki. Ama sadece o kadardı. Konuşmalarının Harun’a bu kadar Ümit verdiğini bilseydi asla konuşmazdı. Belki ilk zamanlar olabilirdi ama Sinan’dan etkilendiğini anladığı andan sonra Harun’la olamayacağını zaten kabullenmişti. Yine de adam ile konuşmayı kesmemişti ve Harun’un ümitlenmesine neden olmuştu. İdil burada hatalıydı . “ Harun ben özür dilerim . Senin duygularının bu kadar dern olduğunu fark edemedim.” Harun gülerek başını iki yana salladı. Bu gülüş sinirli bir gülüştü. “ Harun . Ne desen haklısın. Sana karşı net olmamak benim hatam . Ama buraya geldiğimden beri bana yardımcı olmaktan başka bşr şey yapmadın. Ve ben senin gibi bir arkadaşı kaybetmek istemem. “ Harun sadece bir nefes aldı ve İdili cevapsız bırakarak “ Geldik .” dedi. İdil etrafına bakındığında kamerasını eline aldı. Sürüklenme izleri , kırılmış dal parçaları ve yerlere sıçramış kan izleri. İdil tek tek her ayrıntının fotoğrafını çekmeye başladı. Sonrasında olduğu yerde doğruldu ve geri geri yürüdü. Amacı resmin bütününe bakmaktı. Ama bu sefer ara ara arkasına bakıyordu . Çünkü geçen sefer olanları unutmamıştı. Harun da onun yanında ilerlediği için korkmuyordu. Yeterince uzaklaştığını düşünüp tekrar makineyi kaldırdı. Bir kaç kare fotoğraf aldıktan sonra başını eğip resimlere bakmaya başladı. Hemen yanında Harun vardı. Onunla birlikte fotoğraflara bakıyordu. İdilin parmağı sıradaki fotoğrafa geçtiğinde gördükleriyle irkildi. Hızla kafasını kaldırdığında Harun’un yanı başında “ Siktir “ dediğini duydu. İdil şok içinde bir fotoğrafa bir gerçeğine bakarken Harun çoktan telefonuna sarılmıştı. Harun bir kaç saniye sonra telefonu kapattığında yine İdilin yanında aldı soluğu . Ona sanki şahasere bakar gibi bakıyordu . “ Sen kesinlikle Yanlış meslektesin İdil. “ İdil ise buldukları ile hem gururlu hem de heyecanlı hissetti. Daha önce bir ceset bulmuştu . Şimdi ise göz önünde olan bir resmî bulmuştu. Olay yerinden uzaklaştıklarında şekillerin aslında bir sembole benzediğini fark etmişlerdi. Hatta kuşbakışı bir fotoğraf çekilse daha iyi anlaşılabileceğine emindi. Bir kaç dakikanın ardından polisler ve Sinan yanlarına gelmişti. Harun onlara çekilen fotoğrafı gösterirken Sinan sabırla bekledi. Sonunda Harun ve Emrah yanlarına geldi. “ Bu fotoğrafı delil olarak almamız gerekecek.” “ Tamam gazeteye gider çıktısını alır size veririm.” Emrah “ Ve bu fotoğrafı basında kullanmayacaksınız .” diye uyardı. Yüzünde memnun bir ifade vardı. İdil yine başını sallarken Emrah Sinan’a yine tiksinerek bakıp yanlarından uzaklaştı. Harun ise hiç Sinan’a bakmadı. Direkt muhatabı İdildi. Ona gülümseyerek teşekkür etti. “ Sen gerçekten inanılmazsın İdil. Umarım meslek değişikliğini düşünürsün .” “ Ben halimden memnunum Harun sağol .” Harun iyi geceler dileyerek yanından ayrılıp diğer mesai arkadaşlarının yanına dönerken Sinan kaşları çatık bir şekilde İdile döndü. “ Meslek değişikliği olayı ne ?” “ Harun polis olabileceğimi düşünüyor.” Sinan sessiz bir şekilde başını iki yana sallarken fotoğrafa baktı. Gerçektende bütün izler birleştiğinde bir sembole benziyordu. Ancak Sinan bu sembolü tanımıyordu. “ Gazeteye gidelim . Şu fotoğrafı çıkartıp verelim. Sonra da eve gidelim .” && İdil evin sokağına girdiklerini gördüğünde yavaşça toparlandı. Sinan arabayı park edince ise kemerini çıkarıp arabadan indi. “ Yemeği bizde yiyelim “ Sinan kızı onaylayıp alnına bir öpücük kondurdu ve üzerini değiştirmek için kendi evine geçti. İdil de kendi evine girdiğinde direkt mutfağa doğru seslendi. “ Anane . Sinan da yemeğe gelecek .” Ananesinden beklediği cevabı Simay verdiğinde ise olduğu yerde kalakaldı. “ Tamam İdilciğim. Ben çoktan sofrayı kurdum zaten .” İdil sinir ile bir şey demeden odasına doğru gitti. Simaydan nefret ediyordu ve kız sürekli burnunun dilimdeydi. Ve tehlikeliydi. Ananesine zarar vermeyeceğini biliyordu ama bu kendisi için geçerli değildi. Kolundaki yanık yer halen ara ara sızlıyordu. “ Sinir şey .” Üzerini değiştirirken kapı zilini duydu. Hızla odadan çıkarken Simayın ondan önce davrandığını görüp yine sinirlendi. Kız Sinan’ın geleceğini biliyordu ve bilerek kapıyı açmıştı. “ Hoş geldin canım.” Sinan sadece başını sallarken, koridorun başında duran İdil gözlerini devirdi. Sinan sevgilisinin sinirli yüzünü görür görmez fark etti ve direkt onun yanına gitti. En son isteyeceği şey bir kıskançlık kriziydi. Simaydan korkmuyordu ama İdile Zarar verme pontasiyeli onu korkutuyordu. Gerginlik ve sessizlik ile geçen yemekten sonra Zeliha hanım Simayı zor da olsa evine gönderdi. Sinan İdil ile evine çıkarken Aras kendi odasına çekildi. Sinan evin kapısını kapattığında sonunda nefes alabildiğini hissetti. İdil aşina olduğu evde ilerleyip kendini koltuğa attığında Sinan da hemen yanına çöktü. İlk işi olarak kıza omzundan sarıldı ve kendisi de ona doğru eğilerek burnunu onun boynuna soktu. Derin dern kızın kokusunu içine çekerken İdil fısıltı ile konuştu . “ Sana söylemem gereken bir şeyler var. “ Sinan kafasını kaldırmadan boğukça cevap verdi. “ Söyle .” İdil gözlerini devirerek “ Ezgi “ dedi. “ O işaretli. Çok uzaktaki sesler duyabiliyor. “ Sinan burnunu sürttüğü boyundan kaldırmadan durakladı. Demek o yüzden bu akşam Harun ile gitmeye korkmamıştı. Derin bşr nefes daha aldıktan sonra bu sefer de kızın çenesine doğru dudaklarını bastırdı. “ Tamam .” Sinan’ın verdiği kısa cevaba karşılık İdil tekrar gözlerini devirdi ama adamın dudaklarını çenesinden sürterek kendi dudaklarına doğru getirmesi ile aklı bir anlığına durdu. Daha söylemek istedikleri bitmemişti. Ama Sinan rahat durmuyordu. Adamın dudakları tam kendi ağzına değmek üzereyken hızla konuştu . “ Aras da işaretli.” Sinan kızı öpmek üzereyken bu sefer duyduğu şeyle durakladı. Yüzünü uzaklaştırıp şaşkınlıkla kıza baktı. “‘Kardeşin .” “ Evet . Telekinezi yapıyor. Ve doğuştan . “ Sinan kafasını ağır ağır salladı. “ Bunu bana başta söylemedin çünkü ?” Adamın sorgulayıcı bakışları altında gözlerini kaçıran İdil yutkundu. O daha konuşmadan Sinan cevap verdi . “ Bana güvenmedin .” İdil bu sefer hızlı hızlı başını iki yana salladı. Başta birbirlerini tanımadıkları için güvensizlik elbette vardı . Ama sonrasında anlatmasının nedeni Aras istediği içindi. “ Aras istedi. Saklamayı yani. Kimseye söylememi istemedi. Halen daha istemiyor. Sana söylediğimi bilse sanırım bana çok fena kızacak. Bu onların özeli. Ezgi de Aras da. Ama bilmen gerektiğini düşündüm. “ Sinan yine ağır ağır başını salladı. Kızın söylediklerini düşündüğü belliydi. İdil dikkatle adamın vereceği tepkiyi beklerken Sinan’ın odağı tekrar İdilin gözleri oldu. “ Haklısın. Öğrenmem iyi oldu. Birbirimizden bir şey saklamamalıyız .” Adamın anlayışlı sözleri ile içi rahatlayan İdil dern bir nefes verdi. Sinan ise yüzü Gülen Kıza bakıp tekrar konuştu. “ Artık işime devam edebilir miyim ?” İdil anlamayarak “ Ne ?” dediğinde Sinan onu bekletmeden kızın dudaklarına uzandı. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD