26

3159 Words
26 Aras elindeki örtüyü son masaya da serdiğinde geriye çekildi ve eserine memnun bir şekilde baktı. Bütün kitapları yerleştirmişlerdi ancak kütüphane eski sessizliğine devam ediyordu . Aras bu duruma üzüldüğünü dile getirdiğinde Ezgi ona bir fikir vermişti ve Aras da bu fikri Halil’e söylemişti. Aras geldiğinden beri kütüphaneyi kendisine emanet etmiş olan Halil ise bu konuyu da Arasa bırakmış ve ona güvendiğini söylemişti. Şimdi ise kütüphaneyi daha çekici hale getirmek için konsept uygulamaya çalışıyorlardı. Önce güzel bir levha yaptırmışlardı. Sonra da ders çalışmak isteyenler için bir köşede masalar sadece kitap okumak ve sessizlik isteyenler için bir köşeye yere puflar atılmıştı. Hatta kitaplara dikkat edilmesi şartı ile içecek servisi de yapılması için makinalar getirilmişti. Etrafa çeşitli tablolar asılmış ve dekorasyon tamamlanmıştı. “ Bitti sanırım “ Ezgi eli belinde etrafına şöyle bir bakarken Aras da onun yanına geldi ve kıza belinden sarılıp onu onayladı. Boydan cam olan giriş sayesinde kütüphanenin yeni hali dışarıdan görülebiliyordu ve Aras merakla ilk gelcek olan şanslı okuru bekliyordu. Bu ilçede okunma oranını yükseltmek onun için en önemli şey olmuştu . “ Şey merhaba . “ Aras ve Ezgi arkalarına döndüklerinde sırtında çantası üzerindeki okul forması ile onlara bakan iki kız gördüler . Aras “ Merhaba “ dediğinde kızlar tekrar konuştu. “ Açık mısınız ? Yani şey biz ders çakışmak için cafeye gidecektik ama içeriyi görünce burada oturmak istedik .” Aras gülümseyerek başını salladı. “ Burada oturtabilirsiniz tabiki ama yiyeceğimiz yok . Yine de içecek alabilirsiniz .” Kızlar kafalarını sallayıp masaya geçerken Aras memnun bir şekilde Ezgi’ye baktı . Şu an çok mutluydu. Akşama doğru kütüphaneye iki kişi daha gelmişti ve genelde sinek avlayan mekan için bu gün gelenler nimet değerindeydi. Aras masanın üzerinde titreyen telefonuna bakarken duygusuz gözlerle etrafına bakındı . Kütüphane boşalmış Ezgide üzerini değiştirmek için bir saat önce gitmişti. Akşam yemeğine onlara gelecekti. Aras ise şimdilik yalnız kalmış ve öylece sosyal medya da geziniyordu. Ayhan’ın kayboluşunun üzerinden yirmi gün geçmişti. O günden sonra pek çok şey olmuştu. Ablası ve Sinan sürekli birşeylerin peşindeydi ama ablası ne olduğunu Arasa henüz söylememişti. Sürekli haber işleri diye geçiştiriyordu. Onur ile Narin daha çok yakınlaşmışlardı. Sevgili değillerdi ama çok yakında olacak gibi görünüyorlardı. Narinin abisi Murat ise ara ara Onura sinirli baksa da her hangi bir hamle de bulunmamıştı. Ama kardeşi ile Onurun flörtleştiklerini görüyordu. Ömer ise sessizdi. Çoğu buluşmaya gelmez olmuştu. Hatta yapılan futbol antrenmanına bilek bir kaç kere gelmemişti. Bütün bunlar olurken ise Üniversitedeki öğretim görevlilerinden biri kütüphaneye gelerek Aras ile bir anlaşma yapmıştı. İlçedeki üniversitede kütüphane yoktu. Okulun içinde küçük bir kütüphane açmak istiyorlardı ancak bakanlıktan bir türlü onay alamamışlardı. Ve öğrencilerinden Arasın çalıştığı kütüphaneyi duymuş gelmişti. Kendi öğrencilerini internet haricinde sadece kitaplardan yapabilecekleri araştırmaları içeren ödevler vermeyi amaçlayan Eren hoca Aras ile konuşmuş ve öğrencilerini oraya yönlendireceğini söylemişti. Bu proje ile beraber Aras üniversitenin sitesine eklenmişti. Tabiki bunun Onurun başının altından çıktığını tahmin ediyordu. Öğrenci olmamasına rağmen öğrencilerin ortak sitesinde dolaşan Aras neredeyse bütün dedikodulara hakimdi. Paylaşılan fotoğraflar yapılan açıklamalar yazılan dedikodular derken okula gitmiş kadar oluyordu ve son günlerde Arasın tek eğlencesi bu sitede takılmak oluyordu . Tabi birde sevgilisi ile vakit geçirmek. Ezgi ile üç haftadır süren ilişkisi sakin ve seviyeli olarak ilerliyordu. Ezgi’nin çocuksu enerjisi Arası da etkiliyordu ve onunlayken Aras kendini sürekli mutlu hissediyordu. İster istemez bazen Ezgi ile olan ilişkisini Buseyle olan işkisi ile kıyasladığı zamanlar oluyordu ve hemen bu düşünceleri kafasından atmaya çalışıyordu . Yine de sonuçta Ezginin onu mutlu etmesi her zaman ağır basıyordu. Kızla geçen günler süresince bir çok defa öpüşmüşlerdi ama daha fazla ileri gitmemişlerdi. Hatta sarılırken bile onun tepkilerine bakıyordu. Eğer ufacık bir tereddüt görse kendini geri çekecekti ama kız her defasında Arastan önce kendisi hamle yapıyordu. Bu durumda Aras için daha heyecanlı oluyordu . Düşüncelerinin arasında parmakları telefonunun ekranında gezinen oğlan gördüğü fotoğraf ile kaşları yukarı doğru kalktı. Yirmi gündür durgun olan ve doğru düzgün konuştuğunu bile görmediği Kayanın bir fotoğrafı paylaşılmıştı. Ama Arası şaşırtan bu değildi. Kayanın üzüntülü bir dönemde olduğunu bilmeyen yoktu. Ayhan’ın kayboluşu yüzünden kendisini suçladığını herkes biliyordu. Ama Arası şaşırtan şey fotoğrafta Kaya ile beraber Narinin de olmasıydı. Fotoğrafın habersiz çekildiği belliydi. Narin elindeki telefonuna başını eğmiş kampüste ayakta duruyordu. Kaya ise bir kaç adımlık mesafede Narine bakıyordu. Ama gözlerindeki duygu yoğunluğunu görmemek imkansızdı. Sanki aşık gibi bakıyordu. Fotoğrafı yükleyeni tanımıyordu. Fotoğrafın altındaki başlığı okudu. Yeni biR Aşk mı doğuyor. ( Kaya & Narin ) “ Kavga çıkacak .” “ Ne kavgası ?” Aras duyduğu ses ile irkilerek başını kaldırdığında kapıdan giren ablasını gördü. Daha önce bir iki kere yanına gelen İdil kütüphanenin yeni dekorasyonuna beğeni ile bakıp kardeşine sarıldı. “ Burası çok güzel olmuş. “ “ Değil mi ? Ezgi’nin fikriydi.” “ Zeki kız. Gençliğe hitap etmeyen hiç bir şey ilgi çekmiyor artık. Güzel düşünmüş.” Aras tek kaşını kaldırıp geriye yaslandı. “ Öyledir benim sevgilim. Ee sen neden geldin bakalım ?” İdil kardeşine gülümseyerek boş olan kütüphanede ne olur ne olmaz diye sesini alçalttı. “ Seninle konuşmam gereken bir şey var. “ “ Konuşalım.” “ Ayhan meselesinin üzeri kapatılacak gibi duruyor.” Aras anlamayarak ablasına baktı. İdil ise canı sıkkın bir şekilde kardeşine bakıp devam etti. “ Üç haftadır Sinan ile bu işi araştırıyoruz ama hiç bir sonuç yok. Karakola gidip gelmemizi bile kısıtladılar artık. O çocuk da işaretliydi büyük ihtimalle. “ “ Bunu bende düşündüm. Kaçırılması normal değildi. Hele ki kaçırılmadan hemen önce çıkan fırtına doğal bir olay hiç değildi. Birileri yaptı. “ İdil hızla başını sallladı. “ Bence de . Ama karakol her zaman ki gibi bunun da üzerini örtmeye karar verdi. Avcılar ile ilgili her olayın üzeri kapatılıyor. Bu da bana bir şeyler düşündürttü. Aras ilgi ile ablasına bakmaya devam etti. “ Neymiş peki bu düşünce ?” “ Emniyetin Avcılar ile anlaşması olabilir .” “ Ya da polislerin içimde de avcılar olabilir ?” Aras da kendi düşüncesini dile getirdiğinde İdil kardeşini onayladı. Bu düşüncelerini henüz Sinan’a söylememişti. Ama biriyle de paylaşması gerekiyordu . “ Eğer öyleyse bile abla ben ne yapabilirim ki ? Hatta sen ne yapabilirsin ?” İdil omuzları çökerek oturduğu yerde küçüldü. “ Bende bilmiyorum . Ama aklımdan geçenleri birine anlatmalıydım .” Aras sandalyesinden kalkıp ablasının yanına geldi ve önünde diz çöktü. “Kafandan her ne geçiyorsa arkanda olduğumu bil. Ama kendini tehlikeye atacak bir şey yapmanı istemiyorum. Bu avcılar gerçekten. Çok tehlikeli abla. “ İdil kardeşine gülümseyerek onun ellerini tuttu. “ Biliyorum ve seni çok seviyorum .” Aras da gülerek ayağa kalktı ve elini ensesine attı. “ Valla bu kadar duysallık bana fazla ablacım. “ İdil kardeşine gözlerini devirerek çantasından bir fotoğraf çıkardı ve ona uzattı. “ Bu fotoğrafı arkadaşınızın kaçırıldığı yerde ben çekmiştim . Dikkatli bakarsan bir sembol olduğunu fark edeceksin . Polisler bunu delil olarak aldılar ama tabiki bir sonuç çıkmadı. Acaba arkadaşlarına göstersen , Onura ve Ezgi’ye yani. Belki bir bildikleri olabilir.” İdil uzun açıklamasından sonra bakışlarını kardeşine çevirdiğinde onun kaşlarını çatmış bir şekilde fotoğrafa baktığını gördü. Yavaşça ayağa kalktı. “ Aras. Ne oldu ?” “ Ben bu sembolü biliyorum abla. Daha önce görmüştüm .” İdil heyecanla kardeşini kolunu tuttu. “ Öyle mi ? Neymiş anlamı Peki? Nerde görmüştün?” Aras sıkıntı ile fotoğrafı indirdi. “ Onur ve ailesi ile ilgili bir şey var. Onlara danışmadan sana nerede gördüğümü söyleyemem. Ama anlamını söyleyebilirim. Bu sembol avcıların sembolü abla. Bu işareti yapanlar avcılar .” && İdil kardeşinden duyduğu şeyle derin bir nefes verdi. Tahminleri doğruydu. Bu ilçede çok büyük olaylar dönüyordu ve şimdiye kadar oturtulmuş yasa dışı bir sistem vardı. “ Ananem arıyor .” İdil kardeşinin sesi ile daldığı düşüncelerden çıktı. Onun telefonu cevaplamasını izledi. “ Nasıl yani ? Kim ?” Aras karşı taraftan ne duyduysa kaşları daha da çatıldı. “ Ne alaka ya ? Tamam birazdan geleceğim .” Aras telefonu kapattığında İdil kardeşine “ Ne oldu ?” diye sordu. “ Valla anlamadım ki . Geldiğimiz yerden misafirim varmış. Evde beni bekliyormuş .” “ Kim ?” Aras omzunu silkerek yerine geçti. “ Bilmiyorum . Sürprizmiş söylemedi. Arkadaşın dedi sadece .” İdil başını sallayıp çantasını aldı. “ Benim gitmem lazım . Gelecek misin ? Misafir de var madem .” “ Yok sen git. Misafir de olsa birazcık bekleyecek. Halil abi yok ben kapatacağım bu gün .” İdil kardeşi ile vedalaşıp kütüphaneden çıktı. Doğruca eve doğru yürüdü. Soğuyan hava yüzünden burnunun ucu kızarmıştı ve elleri çok üşümüştü. Yarım saatin sonunda ev göründüğünde sessizce Sinan’ın evine doğru adımladı. Arasın misafiri bile olsa uğraşamayacak kadar kafası doluydu. Merdivenleri çıkıp zili çaldı. Çok geçmeden Kapıda görünen Sinan’a gülümseyip içeri girdi. Bu gün Sinan eve erken gelmişti. Kendini biraz halsiz hissetmiş ve Gencay onu zorla evine göndermişti. Beraber salona geçtiklerinde İdil elini adamın alnına koydu. “ Nasıl oldun ?” “ Daha iyiyim. İlaç aldım gelir gelmez etki etti. “ Ateşinin olmadığını gören İdil memnun bir şekilde kendini koltuğa attı. Yanına çöken Sinan da gülümseyerek kıza omzundan sarıldı. “ Arasla konuştum .” Sinan ilgi ile gözlerini karşısındaki televizyondan aldı “ Ve ?” diye sordu. “ İşareti tanıyormuş . Nerde gördüğünü söylemedi. Avcıların sembolü dedi.” Sinan kaşlarını çatarak sevgilisine baktı. Onunla ilişkisi başlayalı neredeyse bir ay olmuştu. Tahmin ettiğinden daha güzel ilerliyordu her şey. İdil ile ilk tanıştığında kendisinin böyle bir aşka düşeceğini hiç düşünmemişti. Geçen zaman içinde bunu da kabullenmişti . Belki çok çabuk olmuştu ama bu kıza aşıktı Sinan. Neden inkar edip zaman kaybı yaşadın ki . Gayette aşıktı İdile. Hatta seviyordu onu. Onun için endişeleniyor her an korumaya çalışmak istiyordu. İdil ile gelecek düşünüyor ister istemez bu eve geldiğinde bir daha gitmesin hep onunla kalsın beraber uyuyup beraber uyansın istiyordu. Demek ki seviyordu . İdil açık açık söylemese de onunda kendisini sevdiğini hissediyordu. Bir ay kısa bir zamandı ama Sinan birbirlerinden ve sevgisinden çok emindi. “ Sinan?” Adam yanındaki kızın sesi ile daldığı düşüncelerden çıkıp başını salladı. Halen ona cevap vermediğini fark etti. “ Avcılar uzun zamandır var. Ama son günler de bir şeyler değişti . Kendilerini artık gizlemiyorlar. “ İdil sevgilisine kısaca bakıp gözlerini kaçırdı. Bunu farkeden Sinan onun söylemek istediği bir şey olduğunu ama çekindiğini fark etti. Parmakları ile kızın çenesini tutup kendisine bakmasını sağladı. “ Hadi söyle .” İdil gözlerini adama sabitleyip “ Emniyetin içinde avcıların olduğunu düşünüyorum .” diye bir çırpıda konuştu. Sinan kaşlarını çatarken gaza gelen İdil aklına gelen diğer ihtimali de hızla söyledi. “ Hatta bence senin ihracında da avcıların parmağı olduğunu düşünüyorum.” Sinan bu sefer şaşkınlıkla baktı İdile. Elini kızdan çekip kafasını iki yana salladı. Tamam emniyette bir köstebek olduğunu kendi de düşünüyordu. Hatta Avcı olma olasılığı da aklına gelmişti. Ama kendi ihracı ile Avcıların ne ilgisi olabilirdi ki ? “ Sanmıyorum güzelim. Eğer benim işaretli olduğumu anlasalardı ortadan kaldırırlardı. Sadece ihraç ile kalmazdı. “ İdil ona katılmadığını belli ederek adamdan uzaklaştı. Kafasından geçen şeyler hiç iyi değildi. Bir sürü düşüncesi vardı. Geçen zaman içinde gördüğü , duyduğu , araştırıp bulduğu bazı bilgiler kesinlikle büyük bir şeylerin başlangıcı olduğunu düşündürüyordu. Yerinde duramadığını fark edip ayağa kalktı. Salonun içinde bir ileri bir geri yürürken konuşmaya başladı. “ Emin değilim ama Sinan düşünsene . Sen kesinlikle çok iyi bir polistin . Görmesem bile buna eminim. Yani onlar için büyük tehdit olmalısın. Baksana geldiğimden beri kaç kere cinayet işlendi ve hepsi de avcıların işi. Ve hepsinin de üstü kapatıldı. Eğer sen halen komiser olsaydın bu cinayetlerin üstünü örter miydin ? Avcıların yaptığını bilsen bile ?” Sinan başını iki yana salladı. Yapmazdı. Ne olursa olsun sonuna kadar gider katilleri bulmaya çalışırdı. “ Bak gördün mü ? Bı yüzden sen ayak altından çekilmeliydin ki emniyette işler onların istediği gibi gitsin .” Sinan düşünceli bir şekilde kaşlarını çattı. Böyle düşününce İdilin söyledikleri mantıklıydı. Ona büyük bir oyun oynanmıştı ama nedenini hiç bir zaman anlayamamıştı. “ O zaman Yaman . Ya bir Avcı ya da onların kuklası .” İdil ağır ağır onu onayladı. “ İfade verdiğim zaman . O adamın karşısında kendimi çok kötü hissettim . Boğuluyormuş gibiydim. AğZımdan çıkanları kontrol edemedim sanki. Çok değişikti . “ Sinan uzun bir nefes vererek ayağa kalktı ve ayakta dikilen kızın karşısına geçti. “ Yaman her zaman kapalı kutuydu. Ayrıca onun tehlikeli biri olduğunu düşünüyorum . Eğer bu düşündüklerimiz gerçek ise kesinlikle bu işe karışamazsın .” “ Ama Sinan Eğer o müdürün kızını bulursak ve gerçekleri söyletirsek belki sen geri dönebilirsin .” Sinan hızla iki yana salladı başını. “ Uzaklaştırma yasağım var İdil. Onu öldürmeye teşebbüs ile yargılandım. Kızın sözleri haricinde bir kanıt yoktu. Üzerinde benim DNA mı bulamadılar. Bu yüzden o konuda suçsuz bulunmuş ta olsam ailesi sürekli uzaklaştırma çıkartıyor. Eğer yanına gidersem kendimi içeride bulurum .” “ Tamam. Haklısın . Sen gelme o zaman . Ben gidip konuşabilirim .” Sinan hemen itiraz etti. “ İdil hayır. Bu işe karışma. Zaten mahkemeye az kaldı. İtiraz ettim ancak biliyorum ki yine kaybedeceğim. Boş ver . Alıştım ben artık .” İdil üzgün bir şekilde karşısındaki adama baktı . Ona yapılan haksızlığa içi el vermiyordu. Olanları Sinan’ın ağzından dinlememişti ama Gencay ona tek tek anlatmıştı her şeyi. İkisinin ilişkisini öğrendiği ilk an zaten İdil ile daha daha yakınlaşmıştı. Hatta Arzu ile vakit geçirsin diye İdile sürekli izin veriyordu. İdil de evde canı sıkılan Arzunun yanına gidiyordu. Gerçi Gencay bunu evde sürekli söylenen karısı için yapıyordu biraz da. Yine de İdil halinden memnun olduğu için itiraz etmiyordu. Yine Arzulara gittiği bir gün Gencay da erkenden eve gelmiş ve konu Sinan’dan açıldğında ihraç dönemini ayrıntıları ile anlatmıştı İdile. Sinan’ın nasıl üzüldüğünü , kendini dağıttığını ama sonradan toparlandığını öğrenmişti. “ Bu konuyu tekrar konuşacağız . Ama önce başka bir konu daha var .” Sinan ayakta dikilen kızı kendine çekip önüne katarak salondan çıkardı. Mutfağa doğru giderken “ Neymiş yeni konumuz ?” diye sordu. “ Aras, Ezgi , Onur .” Mutfağa girdiklerinde Sinan kızın saçlarına dudaklarını dayayıp geri çekildi ve buzdolabına gitti. “ Dinliyorum .” İdil sırtını tezgaha yaslayıp dolabı kurcalayan adamı izlerken konuştu. “ Yani çok emin değilim ama onlar da bir şeyler var. “ “ Ne gibi ?” “ Yani mesela Biz tüm bu işaretler , güçler , avcılar meselelerini onlardan öğrendik. “ “ Burada yaşayanların neredeyse hepsi bu konuları biliyor güzelim .” İdil omzunu silkerek devam etti. “ Tamam haklısın . Ama Aras bu Avcı sembolünü yine onlardan öğrendiğini söyledi .” Sinan eline aldığı tencereyi çıkarırken “ Nasıl yani ?” diye sordu. İdil Sinan’ın elindeki tencereye kaşlarını çatarak bakarken konuşmaya devam etti. “ Bilmiyorum işte . Açıklayamazmış. Onurun ailesinin özeliymiş.” Sinan tencereyi ocağa koyduğunda düşünceli bir şekilde İdile baktı. “ Onurun büyük annesi bilim insanıydı. “ Bu sefer İdil şaşkınlıkla adama baktı. Aklından geçenle temkinlice “ Şu büyük yangın ne zaman çıkmıştı. Ormandaki . Tesisin olduğu?” diye sordu. Sinan kızın düşüncelerini destekleyerek “ 50 yıl kadar olmuş . “ dedi. İdil “ Küçümsediğimden değil ama bir bilim insanının bu küçük ilçede ne işi olabilirdi ki ? Hem de tam da tesisin yandığı döneme denk geliyor gençliği sanırım .” dedi. Sinan başını sallayarak kızın söylemeye çalıştığı şeyi düşündü. Olabilirdi. “ Pekala. Sanırım Aras ve arkadaşlarıyla bir görüşmemiz gerekecek.” İdil adamı onaylarken gözleri yine tencereye kaydı. “ Sen yemek mi yaptın ?” Sinan da bakışlarını bir anlık tencereye kaydırıp tekrar İdile döndü. Aralarındaki mesafeyi tamamen kapatıp iki yanından kollarını tezgaha dayadı. Hareket alanı kalmayan kız yakınlığın verdiği heyecanla kızaracağımı hissederken Sinan başını yukarı kaldırıp cıkladı. Mutfak konusunda berbattı. Tamamen yiyici taraftı. “ Eskiden her akşam aşağıda yerdim. Ama siz geldikten sonra aile sofranızı bozmamak için pek gelmiyorum malum . Zeliha sultan da arada bana yemek getiriyor. Aslında kaç kere dedim gerek yok diye ama kıyamıyor sanırım. “ İdil küçük bir an vicdan azabı çekti. Sonuçta Sinan Simay gibi değildi. Ama yine de onlara saygı duyuyordu. Simay ise sürekli burunlarının dibinde bitiyordu. Boşta kalan kollarını adamın boynuna dolayıp yüzlerini daha da yakınlaştırdı. “ Hımm. Üzüldüm şimdi. “ Sinan onun gerçekçi olmayan sözlerine gülümseyerek kıza eğildi ve burnunu kızın burnuna sürttü yavaşça. “ Emin misin ? Bana pek öyle gelmedi.” İdil onun nefesini yüzünde hissettiği an da düşünme yetisini birazcık kaybetti. Ama halen cevap verecek durumdaydı. “ Belki birazcık üzülmemiş olabilirim .” Sinan daha da gülümseyip ikisine de işkence etmeyi bıraktı ve dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Anında aldığı karşılık ile aralarındaki boşluğu tamamen kapattı ve kendini kıza yasladı. Tezgahta duran kollarını çekti ve İdilin beline yerleştirdi. İkisini de sarmalayan arzu etrafa yayıldı. Sinan hiç bırakmayacakmış gibi kızı öperken hava için bağıran ciğerlerini duymazdan geldi. İdilin de aynı durumda olduğunu fark ettiğinde ise dudaklarını çekip çenesinde soluklanmaya başladı. Kızın hızla inip kalkan göğsünü kendi bedenimde hisseden Sinan dudaklarını tekrar hareket ettirdi ve kızın çenesinden başlayarak boynuna doğru öperek ilerledi. İdilin başını yana yatırması ile adamın dudakları muhtemelen ona kalıcı bir iz bahşetti. Sonrasında ise o dudaklar tekrar yukarıya kaydı ve kızın dudaklarını geri buldu. Dudaklarını aralayan ikili dillerinin çarpışması ile ilk inlemelerini dışarıya duyurdular . Bir ayrılıp bir buluşan dudakları ile öpüşmeleri hoyratlaştığında Sinan’ın elleri kızın kazağını buldu ve yukarı doğru çekiştirdi. Tamamen çıkarması ise bir kaç saniyesini aldı. Hiç duraksamadan kendi üstünü de çekip çıkardı ve durumu eşitledi. İdil utandığını hissetse de bunu dışa vuramadan tekrar dudaklarının esir alınması ile tepki veremedi ve kendini hissettikleri şehvetin ellerine bıraktı. Bir kaç dakika süren öpüşmelerinin sonunda adamın kendisini geri çekmesi ile nefes nefese kalan kız onun hiç durmadan önce çenesine oradan da göğsüne doğru inen öpücükleri ile gözlerini kapattı. İlişkileri boyunca olan yakınlaşmaları daha önce bu kadar ileri gitmemişti. Şimdi ise adamın dudakları iç çamaşırının dışında kalan göğsünün kenarında dolanıyordu. Adamın bir eli kızın çıplak belini koşarken diğer eli kızın boşta kalan göğsünü sütyenin üzerinden okşuyordu. İkili kendilerini kaptırdıkları zevk dalgasında kaybetmişken evin içinde yankılanan zil sesi ile Birden hareketsiz kaldılar. Bir kaç saniye süren hareketsizlik İdilin Sinan’ın kafasını tutup hızla kendinden uzaklaştırması ile kayboldu. Sinan soluk soluğa kendine gelmeye çalışırken ağzından kaçan küfürler ile yerdeki kazağına uzandı. İdil ise az önceki halleri aklına geldikçe kıp kırmızı kalarak kendi kazağını giymeye çalışırken zil sesi tekrar duyuldu ve Sinan tekrar küfrederek bağırdı. “ Geliyorum patlama.” Sinan üzerini düzeltip İdile hızla bşr bakış attı. Onun da giyindiğini görünce kapıya doğru adımladı. Önümdeki kabarıklık yüzünden her adımında canı yanan adam yine küfretti ve sinirle kapıyı açtı . Gelen her kimse sağlam dövecekti ancak karşısında gözlerindeki gerginlik ile dikilen Arası görünce bir an duraksadı. “ Ablam burda mı?” Sinan sadece başı ile onu onaylarken Arasın sesini duyan İdil mutfaktan çıkarak adamın arkasından ilerledi ve kapıda göründü. “ Aras ? Ne oldu ?” Aras kendi gerginliğini bir kaç saniyeliğine kenara bıraktı. Önce dudakları kızarmış ve şişmiş, yanakları ateş almış , soluk soluğa duran ablasına , sonra da saçı dağılmış aynı şekilde dudakları şişmiş olan Sinan’a baktı. Sinirle bir kaç saniye gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Biraz daha geç gelse ablası bu herif ile . Lafın gerisini düşüncelerinde bile tamamlayamayan Aras İdilin “ Aras cevap versene ne oldu ?” diyen sesi ile kendine geldi. Şu an da onları basmanın sinirini yaşayamazdı. Aşağıda onu bekleyen bir bela vardı ve ablasına ihtiyacı vardı. “ Eve gelmen lazım . “ “ Neden ?” “ Buse gelmiş . Aşağıda ve gitmemekte direniyor .” &&&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD