4. Bölüm

1974 Words
4 İdil yanındaki ananesi ile sokakta yürürken sessizdi. Arasın sinirlenerek evden çıkmasından sonra kadıncağız gözleri dolarak öylece kalmıştı . Onu sakinleştirmek ise İdile kalmıştı . Açıkçası bunu pek istemese de bir iki şey  söylemiş ve kafası dağılsın diye onu gezdirmesini istemişti. Bu teklif karşısında kadın mutlu olmuş ve torunu ile evden çıkmıştı. Geçtikleri sokaklarda onları görüp selam Veren  herkese İdili tanıştırmıştı kadın. Herkese torunum diyordu. Ve bundan gurur duyuyordu. Benimle yaşayacaklar artık demişti. Bu haberin ise çabucak yayılacağı çok belliydi.  “ Bu sokağın sonu meydana çıkıyor .” Zeliha hanım parmağı ile söylediği yeri işaret ederken İdil başıyla onu onayladı.  “ Benim burdan sonra işlerim var. Sen meydana çıkarsın . Aradığın her şey orda vardır.” İdil onun ne işi olduğunu merak etse de yorum yapmadan yine kadını onayladı. Zeliha teyze torununun kolunu sıvazlayıp başka bir sokağa döndüğünde İdil nefesini vererek meydan denen yere doğru yürüdü. Sonunda vardığında ise şaşırmadan edemedi. Bu ilçeyi gözünde çok küçülttüğü anlaşılıyordu. Çünkü gerçekten de oldukça büyük ve geniş bir yerdi. İdilin görebildiği kadarı ile bir kaç kafe, giyim mağazaları, kuaför ve çeşitli alışveriş imkanlarının olduğu bir yerdi. Hatta bir uçta spor salonu da görmüştü İdil. Meydanda etrafına bakına bakına yürüyen İdil önünden geçtiği kütüphaneyi görünce gülümsemeden edemedi. Arasın burayı görmesini isterdi. Gülümseyerek biraz daha ilerledi. Sonunda gözleri aradığı tabelayı bulduğunda yutkunarak durdu. Ananesinin bahsettiği yerel gazetenin ofisiydi burası. Basım yerini bilmiyordu ama dışardan gördüğü kadarı ile küçük bir dükkan gibi duruyordu . Bir kaç yıllık deneyimine güvenmek zorundaydı ve cesaretini toplayarak cam kapıdan içeri girdi.  Onun girişi ile beraber içeride olan üç kişi de ona döndü. İki tanesi karşılıklı olan masa da oturuyordu. Önlerindeki bilgisayarlarla bir şeyler yaptıkları belliydi. Biri oldukça genç görünen bir erkekti. Kardeşine benzetti İdil. Diğer ise kendisi ile yaşıt gibi duran bir kadındı. Diğer üçüncü kişi ise ayakta duruyordu. Bir elinde kahvesi , bir elinde ise dergi vardı. Yüzündeki gözlük kemikli çenesine pek uymamıştı. Ama yine de yakışıklıydı. Bir kaşı havada merakla ona bakıyordu .  “ Buyrun ?” İdil asıl sorunlunun o olduğunu anlayıp dikleşti ve özgüvenli bir şekilde adama doğru yürüdü. Tam karşısına geldiğinde elini uzattı .  “ Merhaba ben İdil. “ Adam elindeki dergiyi  yakınında ki başka bir masaya bırakarak kızın uzattığı elini  sıktı .  “ Gencay “ İdil gülümseyerek elini geri çekti.  “ Buraya yeni taşındım. Aslında iş arıyorum. Tabelayı görünce bir şansımı denemek istedim. “ Adam ilgi ile hemen arkasındaki masaya yaslandı. Yüzündeki gözlüğü çıkarıp kıza inceleyerek baktı. Ama bu bakış rahatsız edici bir bakış değildi. Adamda tam bir patron edası vardı. “ Daha önce nerede çalıştın ?” “ Aslında geldiğim yerde bir dergide çalışıyordum. Ama dergi küçültmeye gidince çıkmak zorunda kaldım . Sonrasında zaten buraya taşındık.” Gencay kıza başını sallarken İdil kısaca okuduğu bölümden ve deneyiminden bahsetti. Adamın onu ilgiyle dinleyişi kızı bir nevi heyecanlandırdı. Sonunda sustuğunda siyah saçlarını kulağına sıkıştırıp dudaklarını ısırarak beklemeye başladı.  “ Aslında bir elemana ihtiyacımız yok ve böyle bir şeyi hiç düşünmemiştim ama çalıştığın dergi ve az da olsa deneyimin bu ilçe için oldukça iyi bir avantaj. Sonuçta burada magazin haberlerinden çok halka yönelik bilgilendirme haberleri yapıyoruz. Hali hazırda çalışan iki tane arkadaşım var zaten. Ancak ikisi de gerçekte bu işle ilgili bir okulda eğitim almadılar. Bu durumda sen yine üstün kalıyorsun .” İdil anlamamış bir şekilde adama bakıp “ Yani ?” dediğinde Gencay gülümseyerek “ Yani bir profesyonelle çalışmayı deneyebiliriz “ dediğinde İdil gülümsedi. İlk günden iş bulmuştu.  Gencay bile neden böyle fevri bir karar aldığını anlamamıştı ama kızın anlattıkları ve özgüvenli duruşundan memnun olmuştu.  && İdil içindeki sevinç ile meydanda yürümeye devam etti. İlk günden iş bulmuştu. Gencay yani patronu kafa dengi bir adamdı. 30 yaşında olduğunu öğrenmişti. Editördü ve bu ilçede doğup büyümüştü. Masada oturan iki kişi ile de tanışmıştı. Kızın adı Arzuydu. Aynı zamanda Gencay ile evliydi. Tahmin ettiği gibi kendi yaşlarındaydı. Oğlan ise henüz 19 yaşında delikanlıydı. İsmi Aliydi. Bir de Sinan vardı ama bu gün işe gelmemişti. Gencayın da abisiydi. İdil bir an sabah ki konuşmada ananesinin de Sinan ismini kullandığını hatırladı. Ama aynı kişi mi emin olamadı. Gencay ona işleri anlatmış kişileri tanıtmış ve yarın işe başlaması için anlaşmışlardı. Şimdi ise aç karnını doyurmak için bir cafe arıyordu ama sonrasında cebindeki paranın azlığı aklına gelince vazgeçerek geri döndü. Şimdilik tutumlu olması gerekiyordu. El mahkum geldiği yoldan ananesinin evine doğru yürüdü bu sefer de. Ama daha sokağı geçmeden arkasından seslenen kardeşini duydu . “ Abla ?” İdil Arasa döndüğünde önce ona sonra da yanında yürüyen sarışın kıza baktı. Bir kaç adımda yanına geldiklerinde Aras ilk önce onları tanıştırdı.  “ Ezgi , ablam .” Kızlar birbiri ile tokalaştığında Aras merakla ablasına baktı. Yüzü gülüyordu . Mutlu gibiydi . “ Hayırdır abla. Ben gittikten sonra bir şey mi oldu ?” İdil omuzlarını silkerek kardeşine gülümsedi. “ Ananemle dolaştık biraz. Sonra ben buraya geldim işte. Ve iş buldum. “ “ Vayy iyimiş . Nerde ?” “ Ananemin bahsettiği yerel gazetede. “ Ezgi kaşlarını kaldırarak “ Tebrik ederim . Gencay abi çok iyi bir insandır . “ dediğinde İdil onu tanıyıp tanımadığını soracaktı ama vazgeçti. Burası küçük yerdi ne de olsa. Herkes birbirini tanıyordu. Ağzını açamadan Ezgi konuşmaya devam etti.  “ Orda gönül rahatlığı ile çalışabilirsin. Tabi arada Simay karısı gelir. Sırf Sinan abiyi görmeye. Sadece sizin miras ta değil ki gözü. Sinan abiyi de aldı radarına. “ İdil kızın söylediklerinden bir şey anlamayıp “ Ne ?” dediğinde Aras yine aynı ismi duymanın rahatsızlığı ile konuştu . “ Kim bu Sinan ?” Ezgi şaşkın şaşkın oğlana baktığında ise rahatsız oldu . “ AA tanımıyor musun ? Sizin kiracınız . Zeliha teyzenin üst katta oturuyor. Aynı zamanda Gencay abi ile kardeşler . Ama hangisi büyük bilmiyoruz . İkisi de söylemiyor. Bence bir yaş falan var aralarında ama ikiz olmadıkları kesin.” Ezgi kendi kendine gereksiz bilgiler ile onları aydınlatırken İdil aklına takılan diğer konuyu sordu.  “ Miras derken ?” Bu Sefer Ezgiden önce Aras konuştu.  “ O konuya hiç girmeyelim abla . Ben sana evde anlatırım . Şimdi Ezgi beni kütüphaneye götürüyordu . Özel kütüphaneymiş. Bende iş şansımı orda deneyeceğim. İstersen sen de gel . “ İdil başını iki yana sallayarak onu reddetti.  “ Yok. Siz gidin . Ben eve geçeceğim artık. “ Üçlü vedalaşıp ayrıldıklarında İdil yine geldiği yola doğru yürüdü. Gelirken kısa olan yol şimdi uzun gibi gelmişti. Yarım saatin sonunda evin önüne geldiğinde bir an eve nasıl gireceğini düşündü. Anahtarı yoktu. Şansını deneyip zile basmayı denedi ama açan olmadı. Ananesi daha gelmemiş olmalıydı. Telefonunu çıkardığında yaşlı kadını aradı ama onu da açan olmadı. Oflayarak kapının etrafında dolaştı. İlk günden dışarda kalmıştı. Neden anahtar almak aklına gelmemişti ki ? Pencereye yaklaştı . Etrafına baktı. Belki de dışarıda kalma ihtimaline karşı yedek anahtar falan saklamış olabilirdi ananesi. Sonra da kapının önüne geldi ama bir anahtar bulamadı. Ne yapacağını düşünürken aklına gelen bir ihtimal ile çantasını açıp cüzdanını çıkardı. Kredi kartını alıp kapı aralığına sürtmeye başladı.  “ Hadi ya . Off . Tuvaletim geldi bir de iyi mi ? Hep stresten bunlar . Açılsana be .” İdil kendi kendine konuşup kapıyı zorlarken birden ensesinden tutulması ile bağırdı.  “ Ayyyy . Ne oluyor be ?” İdil ensesindeki sıkı parmakların onu kapıdan uzaklaştırıp bir kedi gibi çekiştirmesi ile bir kaç adım atmak zorunda kaldı.  “ Bıraksana beni . Kimsin sen ?” İdil onu tutana bakmaya çalışırken yüzünden önce sesini duydu.  “ Esas sen kimsin küçük hırsız ?” Erkek sesiydi. Ve sesinde avını yakalamış bir Avcı gururu tınısı vardı. İdil ensesindeki parmakları tutup uzaklaştırmaya çalışırken “ Ben hırsız falan değilim . Bırak beni. Canım acıyor “ diye söylendiğinde parmakların gevşeyip uzaklaştığını hissetti. Kız ensesini ovarak sinirle arkasını döndüğünde avcısı ile burun buruna geldi. Tam karşısında duran ve tek kaşı havada ona bakan adam koyu kahve gözleri ile kızın içine işler gibiydi. Ondan yayılan otoriter hava ile İdil bir adım geriledi .  “ Hırsız değilsen neden başkasının kapısını açmaya çalışıyordun ?” “ Kendi evime girmeye çalışıyordum . “ Adam yüzünde alaycı bir gülüş ile karşısında suratı  kızarmış olan güzel kıza baktı. Simsiyah saçları omuzlarına dökülmüş kendisinin ki gibi koyu gözleri yüzü gibi kızarmıştı. Sinirli bir şekilde ona bakıyordu .Onu daha önce görmemişti. Belli ki buralardan değildi.  “ Orada dur bakalım güzelim. Yalan seni kurtarmaz. Burası senin evin değil. Ev sahibini tanıyorum .” İdil yüzünü asarak derin bir nefes verdi. Karşısındaki adam egoist bir psikopata benziyordu . Canını çok acıtmıştı manyak. Ayrıca kendisine de öyle bir tepeden bakıyordu ki İdilin iyice sinirlerine dokunmuştu.  “ Bu evin sahibi Zeliha Aydın. Benim ananem .” Adam çok kısa bir an yüzünde şaşkınlık belirtisi gösterse de hemen kendini toparladı ve aynı alaycı gülüş dudaklarına yerleşti.  “ Vay canına. Sende Simaya özendin herhalde. Hadi kızım hadi . Kimi kandırıyorsun sen. Torunu olsan niye kapıyı kartla açmaya çalışasın?” “ Çünkü anahtarım yok .” Adam onunla alay edeceği belli bir cümle daha kuracakken arkalarından seslenen ananesi ile İdil rahat bir nefes aldı. “ Sinan oğlum . Ne oluyor ?” İdil adamın ismini duyunca merak ve şaşkınlıkla adama tekrar baktı. Demek sabahtan beri duyduğu meşhur Sinan buydu. Yüzünü incelediğinde Gencay beye hiç benzemediğini düşündü.  “ Bu hırsızı senin eve girmeye çalışırken yakaladım Zeliha sultan .” İdil gözlerini devirdiğinde sonunda yanlarına gelen kadın gülerek kızın koluna girdi.  “ Sen ne diyorsun  be oğlum . İdil benim torunum.”  Şimdi de adamın suratı bir an çarpılmış gibi durdu. Yüzünde ki o alaycı ifade donmuş , şaşkınlığın verdiği tutukluk ile öylece bakakalmıştı. O daha bir yorum yapamadan Zeliha teyze tekrar konuştu. “ Aptallık bende. Anahtar vermeyi akıl edemedim. “ Sonunda şaşkınlığından kurtulmuş olan adam bu sefer de şüphe ile baktı kıza.  “ Zeliha sultan. Emin misin ? “ İdil adamın kendisinden şüphe etmesine sinir olsa da sustu. Karşı çıkıp ta ona malzeme vermeyecekti. Adama çok gıcık olmuştu.  Ananesi başını olumlu anlamda sallayıp İdile baktı. Gözlerinde ki parıltı uzaktan bile belli oluyordu.  “ Sen bu deliye bakma kızım. Kendini halen polis zannediyor. Hırsız yakaladım diye tutmuş torunuma laf ediyor işte .” Adam daha da bozularak küskün bakışlar ile yaşlı kadına baktı.  “ Eskiyi niye karıştırıyorsun şimdi Zeliha sultan Ya. “ “ Hadi hadi çok konuşma. Hava iesmeye başladı  Zaten. İçeri geçelim de birer çay içelim. İçimiz ısınsın .” İdil ananesinin arkasından eve girerken Sinan denen adamın da onları takip ettiğini gördü. Kaşları çatılarak “ Sen nereye ?” dediğinde adam bu sefer ona Sandece  yandan bir gülüş sergileyerek içeriye geçti. İdil gerçekten adama ifrit olmuş bir şekilde kapıyı kapatıp onları takip etti. Belli ki buraya gelmeye alışkındı.  Bir an Arasın söyledikleri aklına geldi. Ananesi maşallah kendi ailesini baştan kurmuş gibiydi. Gerçek kızını ya da torunlarını hiç düşünmüş müydü acaba ?  Kafasında dolanan sorular ile başını iki yana sallayarak mutfağa geçti.  Ananesi çoktan çayı koymuş tabaklara yerleştirdiği kurabiyeleri masaya götürüyordu. Sinan denen adam ise masada sabah Arasın oturduğu sandalyeye yerleşmiş önüne konulan tabağa elini daldırmıştı bile.  Ananesi “ İdil sen de geç kızım . Siz tanışmamıştınız bu arada değil mi ? “ dedikten sonra adama döndü.  “ Biliyorsun İdil benim torunum. Bir de küçüğü var . Aras. Onunla da tanışırsınız . “  Sonra da İdile döndü. “ Sinan benim kiracım. Ama oğlum gibidir .” dedi. İdil ise bir an kendini tutamayıp “ Zaten biz hariç herkes senin ailen olmuş .” dediğimde mutfakta bir an sessizlik oldu. Zeliha hanım torununun sözler ile içi acısa da zoraki gülümsedi. İdil onun kalbini kırmak istemese de kalbinden geçen kelimeler tam da böyleydi işte. Ona karşı anlayışlı olmaya çalışıyordu ama bazen annesinin yaşadıkları aklına geliyor ve ona kızmaktan kendini alamıyordu. Yine de yaşlı bir kadını üzmek vicdanını rahatsız etmiş ve söylediklerine çoktan pişman olmuştu. Sonuçta dışarda kalmış ve evini açmıştı ananesi onlara. Tam özür dilemeyi düşünürken  masada oturan  adam ile göz göze geldi. Çok sinirli bakıyordu. Neredeyse kalkıp kızı dövecekti. İdil bu bakışlara karşılık çenesini dikleştirdi ve onun tam karşısına oturdu.  Öyle Ya da böyle o artık buradaydı ve buna alışması gerekiyordu . Diğer herkesin alışması gerektiği gibi.  &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD