2 AY SONRA
Ocak ayının serin akşamı İzmir’in sokaklarına düşmüştü. Şehrin kalabalığı günün yorgunluğunu atmak üzere yavaşlamış, sokak lambalarının sarı ışıkları ıslak kaldırımlarda titrek yansımalar oluşturuyordu. Denizden gelen hafif bir esinti, havadaki nemi taşıyor, insanların montlarının yakalarını kaldırmalarına neden oluyordu. Murat ve Leyla ise sahil boyunca yan yana yürüyorlardı. Ellerini sıkıca tutmuş, birbirlerine sığınmış gibiydiler; soğuğun aralarına girmesine izin vermiyorlardı.
Uzun zamandır yürüdükleri bu sahil yolu, onlar için artık sadece bir güzergâh değil, aynı zamanda konuşmadan birbirlerini anlayabildikleri bir alan olmuştu. Aralarındaki sessizlik, konuşmanın önüne geçmiş, zaman zaman birbirlerinin varlığıyla yetiniyorlardı. Ancak o akşam Murat’ın içinde bir şey kıpırdanıyordu. İçinde sakladığı, Leyla’ya açmak istediği bir düşünce vardı. Daha önce söylemek için cesaret edememişti, ama bugün farklıydı. Biliyordu ki güven ve samimiyetle örülü ilişkiler, küçük sırların saklanmasına dayanmazdı.
Birkaç adım daha attıktan sonra durdu. Leyla’nın gözlerine baktı. Gözlerinde hafif bir tereddüt vardı ama aynı zamanda kararlılık ve samimiyetle doluydu.
“Leyla,” dedi, “sana birini tanıştırmak istiyorum.”
Leyla bir an duraksadı, sonra hafifçe başını kaldırıp ona baktı. “Kim o?” diye sordu, sesi sakin ve merak doluydu.
Murat, derin bir nefes aldı ve gülümsedi. “Beste... Çocukluk arkadaşım.”
Bu kelimeler, Leyla’nın yüzünde bir sürpriz etkisi yarattı. Çünkü daha önce hiç duyduğu bir isim değildi. O anda zihninde, Murat’ın geçmişine dair pek çok soru belirdi. Ancak o, merakını belli etmemeye çalıştı.
“Çocukluk arkadaşın mı?” diye tekrar etti, hafifçe tebessüm ederek.
Murat başını salladı. “Evet, küçük yaşlardan beri tanışırız. Aramızda yılların getirdiği bir bağ var. Uzun süredir görüşememiş olsak da...”
Sözünü tamamlamadan Leyla hafifçe gülümsedi ve onu nazikçe durdurdu. “Devam et, dinliyorum.”
Murat, devam etti: “O benim için önemli biri. Ama sadece bir arkadaş. İlişkimiz, diğer insanlarla olanlar gibi… basit ve net. Seninle aramızda da aynı şekilde açıklık olmasını istiyorum. O yüzden sana bunu açıkça söylemek istedim.”
Leyla, onun sözlerinden etkilendi. Gözlerinde samimiyet ve güven vardı. “Bunu duymak beni rahatlatıyor. İlişkimizde dürüstlük ve açıklık benim için çok önemli, Murat. Bu yüzden seninle bu tür şeyleri paylaşman güzel.”
Bir an durdular. Denizden yükselen dalga sesleri ve rüzgârın hafif uğultusu arasında, kelimeler yerini sessizliğe bıraktı. Murat, Leyla’nın elini daha sıkı tuttu. “Onu seninle tanıştırmak istiyorum. Böylece her şey daha net olur.”
Leyla, Murat’ın gözlerine baktı ve hafifçe başını salladı. “Tanışmayı isterim. Senin için önemliyse, benim için de öyle olur.”
Birlikte yürümeye devam ettiler. Murat’ın içinde bir yük kalkmıştı; çünkü artık saklayacak gizli bir şey yoktu. Leyla’ya karşı dürüst olmak, aralarındaki bağı daha da güçlendirmişti. Leyla ise kendini daha huzurlu hissediyordu. Murat’ın geçmişinden gelen bu önemli ismi tanımak, onu daha iyi anlamasına yardımcı olacaktı.
Yol boyunca sohbet etmeye başladılar. Murat, Beste’yle olan çocukluk anılarından bahsetti. İkisi beraber büyümüş, aynı sokaklarda oyunlar oynamış, birbirlerinin ailelerini tanımışlardı. Ancak hayatın farklı yönlere savurmasıyla bir süre uzak kalmışlardı. Şimdi ise birbirlerinin hayatlarında farklı roller üstlenmişlerdi.
Leyla, anlattıklarını ilgiyle dinledi. Murat’ın geçmişine dair böyle gerçekleri bilmek, onunla olan bağını derinleştiriyordu. “Ne güzel,” dedi, “gerçekten hayatın küçük mucizeleri var. Eski dostluklar bazen yeniden canlanır.”
Murat gülümsedi. “Evet, ve umarım seninle birlikte o dostluğun içinde olma şansım da olur.”
Akşam ilerlerken, iki genç insanın kalpleri arasında yeni bir sayfa açılmıştı. Hem geçmişin köklerine saygı duyan, hem de geleceğe güvenle bakan bir sayfa.