Aramızda geçen konuşmanın ardından ayaklandık. İçimi kemiren sorularla kaldığımız odaya gelmiş, kardeşimi uyandırmıştım. Kısa bir süre sonra aşağıya inerek sessizce kahvaltı yaptık. Kararsız kaldığım ve durmadan her şeyi sorguladığım saatlerin ardından Melih’i karşıma aldım. “Bugün hastaneye gitmemiz gerekiyor,” “Neden?” dedi merakla. “Sana sözüm vardı hatırlıyor musun? En büyük hayalin…” dediğim anda gözlerindeki ışıltı boğazıma yumru gibi oturdu. “Gün gelecek özgürce yürüyeceksin demiştin.” “Gerçekleşmesi için elimizde fırsat var, bunu değerlendireceğiz,” diyerek gülümsedim. Gözleri önce irileşti sonra doldu. Dolu gözlerini görmek yüreğimi sızlattı. “Abla, çok teşekkür ederim. Seni hiç üzmeyeceğim.” Bana sıkıca sarılıp başını boynuma gömdü. Daha fazla dayanamadım, gözyaşlarım yana

