Aslan Ağa, Karaca Dağı’nın eteklerinde kurulu geniş toprakların tek sahibiydi. Babasından devraldığı bu topraklarda sözü geçen, sert ve otoriter bir adamdı. Onu tanıyan herkes, bir bakışıyla insanı titreten karanlık gözlerine bakmaya cesaret edemezdi. Uzun boyu, keskin yüz hatları ve her zaman dimdik duruşuyla, onu görenler doğal bir saygı duyardı.
Aslan, 33 yaşındaydı. Küçüklüğünden beri güçlü ve sert bir adam olarak yetiştirilmişti. Babası ona duygularını göstermemesi gerektiğini öğretmiş, annesi ise hep "Ağalık yürek işi değil, akıl işidir" diyerek ona sabırlı olmayı telkin etmişti. Ama Aslan ne duygularını gizleyebilen ne de sabırlı biri olmuştu. O, bir şeyi isterse alır, karşısına kim çıkarsa çıksın yolundan çekilmesini bilirdi.
Köyde her şey onun sözüyle yürürdü. Tarlalar ne zaman ekilecek, hangi aile hangi araziyi sürecek, kim hangi işle meşgul olacak... Tabi birde koca şirket işleriyle ilgilenecekti. Bunların hepsi onun iki dudağının arasındaydı. İnsanlar ona hem hayranlık hem de korkuyla bakıyordu. Özellikle erkekler, onun gibi güçlü, sert ve dediğim dedik biri olabilmeyi isterdi. Ama Aslan Ağa olabilmek kolay değildi.
İki yıl önce kuzeni Leyla ile evlenmişti. Leyla, köyün en güzel kızlarından biriydi. Narindir, sessizdir, kocasına her konuda itaat ederdi. Onu ilk gördüğünde güzel yüzüne, zarif duruşuna hayran olmuştu.
Aklında hep tek bir şey vardı: Soyunu devam ettirmek.
Ancak ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, Leyla hamile kalamıyordu. Başta buna pek önem vermemişti. "Zamanla olur" demişti ama iki yıl geçmişti ve hâlâ bir çocuk yoktu. Aile büyükleri, dedikodular, baskılar derken iş çığırından çıkmıştı. Hele de annesi, Fatma Ana, buna kesin bir çözüm bulmaya kararlıydı.
Bir gün odasına girip ona sert bir dille, "Kuma alacaksın Aslan. Soyun devam etmeli. Bu işin başka yolu yok," dediğinde, içindeki öfkeyi zor bastırmıştı. Leyla’nın ’in üzülmesini istemiyordu ama ailesinin dediği de doğruydu. Ne yaparsa yapsın, sonunda ailesinin isteği olacaktı. Çünkü Aslan Ağa, her ne kadar bunu reddedip güçlü görünse de, aslında ailesinin haklı olduğunu biliyordu.
Ve işte o an, kaderini değiştirecek olan kararın ilk adımı atılmıştı. Kuma gelecekti... ama Aslan bunu asla kabullenmeyecekti. Onun düzenini bozan her şey gibi, bu gelen kadına da nefret besleyecekti.