1...

2098 Words
 Bir kahve alabilir miyim?'' diye, karşıdaki masadan, siyah saçlı, uzun boylu,yeşil gözlü, güzel bir kız seslendi. Ona gülümseyerek,''Tabii, getiriyorum.'' hemen diye, kahve makinesine bardağı koydum.Kahvenin olmasını beklerken, bir yandan da ellerimle ritim tuttum. Kahvenin olduğunu belirten o bip sesi duyulduğunda , dumanı üstünde tüten mis gibi kahveyi,bardağa doldurdum.Bardağı elime aldıktan sonra da, 28 no lu masaya kahvesini verdim. Kıza bakarken ,kız bana,''Teşekkür ederim.'' dedi. Ben de, '''Afiyet olsun.'' dedikten sonra, ''Başka bir isteğiniz?'' diye sordum. Kız kibarca başını salladıktan sonra tekrar işime döndüm . Ben kim miyim? Ben Rüya Soylu, adaletli, merhametli bir insanım...Nerede aç, bir insan ya da hayvan görsem hemen yardımına koşarım.Ailemin ilk göz ağrısı...Babamın prensesi, annemin göz bebeğiydim.Biraz sakar, çılgın biraz maceracı ruhluydum... Benden sonra, bir kız, bir de erkek kardeşim vardı. Ben en büyükleriydim... Hayalim , hep bir kendime ait olan bir pastahane açmaktı.Bunun için çalıştım çabaladım . Çocukluğumda, ''Ne olacaksın?'' diye sorduklarında, ''Pastacı'' derdim . Ve işte , hayalimin olduğu yerdeyim ...İstanbul'un kocaman , güzel , sakin , kimsenin kimseye ilişmediği , bahçeli evlerin olduğu bir mahallede büyüdüm. Evimiz , mahallenin, en güzel, yerindeydi. Dükkanın hemen üstünde .. Yan yana bir sürü evler vardı .Hemen yanımızda ,akrabalarımız oturuyordu Annemin dayı kızıyla , amca oğluyla evlenmiş ,buraya yerleşmişlerdi. Müşteriler , ayağa kalkarak ücreti dedikten sonra,dükkandan ayrıldım.Bugünlük işim de bitmişti. Ben de dükkanı kapatarak eve doğru yol aldım. Eve girdiğimde bizimkiler hâlâ oturuyordu. Evimiz çok güzel, kocaman, ferah, 3 odalı bir evdi. İçeriden merdivenli, 2 katlıydı. Salonumuz, kocaman, ferah ,caddeye bakan bir salondu .Renk olarak, krem rengi tercih etmişti. Çünkü annem açık renkleri seviyordu .Önünde küçük, dar, uzun, caddeye bakan bir de balkonu vardı. İçeriye girdiğimde, annemler salondaydı.Onlara bakarken,''Ben, geldim.'' diye seslendim. Beni girince, annem gülerek,''Hoş geldin, kızım.'' dedi. Annem 50 yaşında siyah saçlı, yeşil gözlü, beyaz tenli, çok güzel bir kadındı.Çok korumacı bir ruha sahipti.Evlatları söz konusu oldu mu hemen tırnaklarını çıkarıverirdi. Ayrıca çok merhametli, iyi kalpli, sevgi dolu bir anneydi. Bizi her zaman sevgiyle büyütmüştü.. Babam da, 55 yaşında kır saçlı, gözlüklü, tombul bir adamdı.O da çok adaletli,merhametli, sevgi dolu bir babaydı.Bir dediğimizi iki etmezdi. Ne istersek yapmıştı bu zamana dek... Ben de ayaklarımı pufa uzatmış bir halde , ona bakarken ,''Hoş bulduk.'' dedim.Sonra etrafıma bakınırken,''Ardayla ,Melisa neredeler?'' diye sordum. Annem de ,''Arda okuldan sonra , arkadaşlarıyla mı,buluşacaktı ne? Gelir, birazdan.'' diyerek ayağa kalktı.Mutfağa yol alırken,''Melisa da odasında ders çalışıyor.'' dedi. Sonra da mutfağın yolunu tuttu .Ben de yardım için arkasından gittim . Annem ocak başında çorbayı kaynatırken, bende anneme,''Bugün hava çok güzel, balkon da mı yesek? Değişiklik olur.'' dedim.Ağustos ayındaydık , haliyle havalar epey sıcaktı.Annem başını olur anlamında salladıktan sonra da balkona masaya kurmaya başladım. Mutfağımız kocaman l, ferah ,güneş alan bir mutfaktı .Annem buraya da beyaz renkte seçmişti. Kapıdan girişte kocaman bir yemek masası vardı. Balkondaki işimi hallettikten sonra da, anneme,''Ben bir Melisa y'a bakayım.'' diyerek , odasına doğru yol aldım .Işığı yanıyordu .Belli ki hala ders çalışıyordu. Melisa; benim ortanca kardeşim, çok havalı , kendini bilmiş, bir o kadar uyuz..... Kıyafetlerimi izinsiz sürekli çalardı, buna uyuz olurdum.Elli kere söylesem de, söz geçirememiştim. Biraz da inatçıydı .Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük deyimiyle bir şeye hayır dedi mi, öldür Allah onu, yaptıramazdınız !Nuh der, peygamber demezdi. Bu sene 18 yaşına girecekti. Lise son sınıfı yeni bitirmiş harıl harıl üniversiteye hazırlanıyordu . Hayali , mimar olmaktı , bunun için gecesini gündüzüne katmış, sürekli ders başındaydı. Benim aksine sapsarı saçları vardı. Okyanusları andıran,masmavi gözleri, hokka bir burnu, bembeyaz teniyle, çok güzel bir kızdı .Mankenlere taş çıkartırdı . Gülerek kapısının önüne geldiğimde, kapısını yavaşça çaldım.İçeriden ''Girin.'' diye sesini duyduğumda , kapıyı açtım. Yavaşça kafamı içeriye uzatarak,''Girebilir miyim?'' diye sordum. Melisa sarı dalgalı saçlarına tutturduğu kalemiyle kafasını önündeki kitaptan kaldırarak bana baktı. Gözlerinin içi gülerek,''Gel abla. ''diye cevap verdi. Odası pembe beyaz renk ağırlıktaydı.Kapıdan girişte, hemen kocaman bir yatak, onun karşısında, krem rengi çalışma masası onun yanında ise, kocaman bir gardırop vardı. Yatağın üstüne en sevdiği, Duman grubunun posterini asmıştı . Melisa oldum olası Duman hayranıydı .Bütün şarkılarını ezbere bilirdi, hiçbir konserini kaçırmazdı .Bir tek bu yıl dışında...Onu da üniversite sınavı var diye, belki bir sürpriz yapabilirdim , kim bilir... Yatağa oturarak,ona ''Yorulmadın mı, bugünlük yeter bence! Yarın devam edersin, hem annem yemeğe bekliyor.'' dedi. Melisa da oflayarak,''Tamam abla, zaten ben de çok yoruldum.Yemekten sonra hemen yatacaktım.'' diyerek ayağa kalktım .Birlikte içeriye gittik . Salona girdiğimizde annemle babam masadaydı.Anneme şaşkınlıkla bakarken ''E, Arda gelmedi mi?'' Diye sordum.Annem endişeyle , telefonu eline alarak,''Ben, şunu bir arayayım.'' diye cevap verdi. Babam da anneme,''Telaşlanma hanım, bilmiyor musun oğlunu? Gelir kerata.'' diye onu teselli etti. Derken,kapının anahtarla açıldığını duydum. Hepimiz o tarafa baktık . Annem , derin bir nefes alarak,''Hah, işte geldi.'' diye cevap verdi. Arda, gülen yüzüyle,''Ben geldim.''' diye içeriye girdi. Arda; benim en küçük kardeşim, en çok babama benziyordu .Onun gibi esmer tenli kıvırcık saçlı, yeşil gözlü, yağız bir delikanlıydı . Ama biraz , serseri bir tipti .Dersle ilgisi olmayan , kendi alemindeydi. Henüz, 15 yaşında olmasına rağmen, o yer senin bu yer benim, bütün gün gezer dururdu.Kaç kere bu yüzden annemleri müdür aramıştı.Kimi zaman okuldan kaçardı . Babam buna çok sinirlenir, ''Akıllanmayacak senin bu oğlun, serserinin teki.'' deyip dururdu.Biz de ona bakarken, ''Hoş geldin.'' dedik. Annem eli yüreğinde, ''Nerede kaldın be oğlum, geleceğim dedin, gelmedin? Diye çekti. Arda da, bıkkınlıkla,''Geldim işte anne, elimi yıkayıp geliyorum.'' diyerek banyoya gitti. Annem ise başını sallayarak derin bir iç çekti. Erkek evlat zordu, onu evde tutamazdınız. Kız evlat öyle mi, hep dizinizin dibinden ayrılmazdı. Nihayet arda da masaya oturduğunda, hep birlikte yemeğimizi yedik.Ben, işimden bahsettim Melisa okulundan, Arda da, bugün gezdiği yerden ...Pürdikkat birbirimizi dinlemiş , bazen gülmüştük bazen de üzülmüştük. Neşe içinde yemeğimizi yedikten sonra da , yatmak için odalarımıza çekildik .Odaya gitmeden önce , babam beni ,''Bir saniye kızım , sen bir otursana.'' diyerek oturttu Şaşkınlıkla karışık merakla,''Hayırdır,inşallah baba.'' dedim.Babamın ne diyeceğini merak ediyordum. Babam da derin bir nefes alarak, boğazını temizledi. Ellerini masaya koyarak,bana,''Häla, başvurduğun şirketlerden bir haber yok değil mi? Böyle giderse pastahaneyi kapatacağız.'' diye iç çekti. Anlıyordum üzülüyordu... Ne emeklerle açmıştık o pastaneyi,babam pastahane için kredi bile çekmişti. Hâlâ onu ödüyordu .Ben de ona bakarken,''Birkaç yere, başvurdum .Bakalım, bekliyorum.'' dedim. Gerçekten de birkaç yere başvurmuştum.Kimi olumsuz dönüş yapmıştı.Ama içlerinden bir tanesi hâlâ cevap vermemişti. O da ''Zenginler Limitet şirketi.'' diye kocaman bir inşaat firmasıydı . Yüzümün düştüğünü anlayınca, gülerek babama,''Ben yatıyorum, hadi iyi geceler.''diyerek ayağa kalktım. Babam da arkamdan ''İyi geceler.'' dedikten sonra odama gittim. Odamın kapısını kapattıktan sonra iç çekerek yatağa yattım .Ellerimi karnımda birleştirerek, tavana gözlerimi diktim. Odam; Melisanı'n aksine beyaz renk ağırlıklıydı.Kapıdan girişte, hemen kocaman bir yatak vardı .Karşısında, bembeyaz bir gardırop... Sade,sıradan bir odaydı. Sadece yatağımın iki kenarını,ışıklarla donatmıştım.Perdemi de düz beyaz renkte seçmiştim. Hemen solunda ise, küçük,şipşirin bir balkon vardı .Buraya beyaz renkte,küçük bir masa, iki de sandalye koymuştum.Gece saat 3 sularına geliyordu.Ama ben hâlâ uyuyamamıştım. Oflayarak, ayağa kalktım ve masamın üstünde duran laptobumu alarak, yatağa oturdum.Labtobumu alarak, Google'den, ''Zenginler inşaat.'' diye yazdım.Sayfa açılırken, ellerimle ritim tuttum.Sayfanın açılmasını beklerken, derin bir iç çektim. Bir türlü lanet olası sayfa açılmıyordu. Oflayarak başımı iki yana sallarken, telefon, bir anda çalmaya başladı.Kaşlarımı çatarak ,kimin aradığına bakmak için telefonu elime aldım.Bu saatte kim beni arardı ki! Gecenin köründe! Kesin sarhoşun biri olmalıydı. Annemleri uyandırmamak için telefonu yavaşça alarak,balkona çıktım.Burada rahat konuşabilirdim.Laptobumu da o telaşla yatağa bırakmıştım. O sırada aradığım sayfa da şans eseri açıldı .Sanki, benim görmemi istemezmiş gibi.. Bende balkona çıktığımda, hava serindi. Üstüme kalın, çizgili, kırmızı hırkamı alarak,örtündüm. Telefonun ekranda isim yazmıyordu, sadece 500 lü bir numara vardı.Gittikçe merak etmiştim.Telefonu telaşla açarak, ''Alo."dedim. Karşıdan , ince , tatlı bir kadın sesi duyuldu.Benim soruma o da,''Alo, ben Rüya, Soyluyla mı görüşüyorum acaba? '' diye sordu.Ben de kaşlarımı çatarak,''Evet, benim de siz kimsiniz?'' dedim.Sahiden bu kadın kimdi, beni niye bu saatte arıyordu. Kadın soruma karşılık mahcup bir sesle,''Kusura bakmayın Rüya hanım.Sizi, bu saatte rahatsız ettim, ama, ben yarını bekleyemedim. Başvurunuzu gördüm, ben, Colliesum Cateringden Pınar, Patronumuz, iş başvurunuzu değerlendirdi. Olumlu bulundu , yarın saat 2 de, sizden, tadımlık bir kocaman, çilekli pasta yapmanızı istedi. Ben de bunun için aradım.Sizin için uygun mu acaba?'' Diye sordu Olumlu mu demişti o? hem de yarına...şu an öyle mutluydum ki, çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. O heyecanla konuşmanın bir dozunu da dinleyemedim. Sadece olumlu cümlesi vardı .işe kabul edilmiştim, yani şimdilik....Eğer pastamız beğenilirse, iş tamamen bizimdi. Pınar hanım cevap gelmeyince, ''Alo, Rüya hanım orada mısınız?'' diye sordu.Bir an afallayarak,kendime geldim.Heyecandan kadını tamamen unutmuştum . Heyecanla dolu sevinçle,''Evet, yarın benim için uygun.'' diye cevap verdim.O da gülerek,''Tamamdır ,yarın görüşürüz .İyi geceler.'' dedikten sonra da telefonu kapattık .Ellerimi yes, anlamında sallayarak odama gittim.Bu gece bu sevinçle uyuyamazdım. Hem şimdi başlasam sabaha ancak yetişirdi. O yüzden, odamın kapısını sessizce açarak, dış kapıya ilerledim. Annem de, sesimi duymuş,uykulu gözleriyle ''Nereye kızım bu saatte?'' Diye sordu.Kadını uyandırmıştım belli! Annem çok sorgulamadan bende ona ''Yok bir şey annem! Öyle uyku tutmadı.Hadi uyu sen! Uykun kaçmasın.Ben aşağıya ineceğim." diye cevap verdim. Annem de ''Eh iyi madem.Sabaha görüşürüz.Çok yorma kendini.'' diyerek odasına gitti. Onlara sürpriz yapacaktım.O sevinçle evden çıkarak pastaneye indim. İçeriye girdiğimde, hemen kolları sıvadım .Bir yandan da, ''Haydi kızım, Rüya iş başına.'' diyerek, tezgahın başına geçtim. İlk önce önlüğümü taktım.Saç düşmesin diye de saçıma, üstten, bandana taktım.Buzdolabından önceden yıkadığım çilekleri çıkartarak,tezgaha koydum. Onları güzelce bir kasenin içinde ayıkladım.Sonra da genişçe bir kap aldım.Dolaptan, yumurta ve sütü de çıkardım. Bir yandan yumurta ve şekeri çıparken, bir yandan da yüzümde gülümsemeyle, radyodan hafif bir müzik açtım Çıkan şarkı,Nil Karaibrahimgilin, ''Sana kek yaptım'' çalmaya başlayınca,''Ya!" dedim . Şarkı başladığında , ben de bir yandan keki yaparken, bir yandan da, şarkıya eşlik ettim .''Çıprtım, çırptım, karıştırdım.'' diye kendi kendime söylendim.Sonra da un, kabartma tozu ve bir kaç malzeme daha ekleyince, ''Kendimi onla, yatıştırdım.'' dedim. Gerçekten de bu pasta yapma işi benim için terapi gibi bir şeydi. Ne zaman üzülsem, kızsam, moralim bozuk olsa kendimi pasta yaparken bulurdum.Sabaha kadar pasta yapardım. En sonunda, pasta hemen hemen olmaya başlamıştı.Yaparken, terlediğimi hissedince, alnımı sildim.Alnım,yüzüm ,bütün unla kaplanmıştı .Pasta yaparken kendimi kaybediyordum. Pastayı yaptıktan sonra, direkt fırına attım. Sonra da yorulduğumu anlayınca, kendime bir duble kahve yaptım .Kahvem elimde, pastahanenin önüne çıkarak, masaya oturdum. E, o kadar çalışmıştım.Hak ettim değil mi? Kahvemden yudum alarak, derin bir nefes aldım.Gün yavaş yavaş ağarmaya başlamıştı. Birazdan burası cıvıl cıvıl inan sesiyle dolacaktı .İşi gidenler, sokakta oynayan çocuklar...Ben mahallemi çok seviyordum. Pasta oldu mu, diye ayağa kalkarak, kontrol etmek için, fırının başına gittim.Gittiğimde gayet güzel olmuştu.Puf puf kabarmıştı. Karşımda adeta bir şaheser duruyordu.''Vay be ,senin baban da mı, pastacıydı.'' dedim .Kendime övgüler dizerek... Sonra da soğuması için buzdolabına attım.İşte bitmişti ,geriye sadece pastayı götürmek kalmıştı.O sırada annem de dükkana girmişti. Arkamı döndüğümde, onu beklemiyor olacaktım ki ,küçük ''Ay!'' diye bir çığlık attım. Elimi ağzıma götürerek, damağımı çekiştirdim .Korkudan aklımı kaçıracaktım. Anneme bakarken,''Anne ya ! Öyle sessiz sessiz niye geliyorsun.Korktum.'' diye sızlandım.Annem ise masaya yaklaşarak, ''Sen uyumadın mı, hala mı çalışıyorsun?''dedi. Şaşırdığı her halinden belliydi. Annemin sorusuna oflayarak,''Evet annecim.Gece uyku tutmadı, ben de pasta yaptım.Şimdi bitirdim,çünkü kızın bir iş yerinden teklif aldı.Bugün de oraya gideceğim.'' dedim. Annem de şaşırarak ''Yavrum çok sevindim.Hadi bu sefer olur inşallah ha!'' Diye bana sımsıkı sarıldı. Anneme bakarken,''Bizimkiler uyandı mı diye sordum.O da bana,''Birazdan uyanırlar.Malum, saat öğlene geliyor neredeyse. '' Diye cevap verdi. Bende, ''O kadar oldu mu ya?'' diye kendi kendime söylendim.Pasta yaparken kendimi kaybetmiştim. Annem bana bakarken,''Hadi ben yukarıya çıkayım.Kahvaltıyı hazırlayayım.Sen de gel de, kahvaltı et.'' Diye beni uyardıktan sonra eve gitti. Bende, dükkanı kapatarak, yukarıya çıktım.Bizimkiler çoktan uyanmıştı. Hep birlikte masaya oturduğumuzda, onlara neşe içinde baktım.''Size bir müjdem var.'' dedim Hepsinin kafası bana döndü. Babam şaşkınlıkla,''Hayırdır inşallah kızım?'' diye merakla sordu. Annem zaten biliyordu, o da gülerek onlara baktı.Duyunca nasıl sevineceklerdi. Melisa da bana bakarken,''E, abla! Hadi söyle, çatlatma insanı.'' dedi. Ben de, bunun üzerine derin bir nefes alarak,''Tamam, tamam söylüyorum.Hazır mısınız?'' Diye sordum.Onlar da heyecanla başlarını salladı. Tek tek hepsine bakarken,''Ben, bugün görüşmeye gideceğim.Hani başvuru yaptığım bir catering şirketi vardı ya.'' derken Melisa,''E,'' diye sordu.Bende,''Hah işte oradan aradılar.Beni görüşmeye çağırıyorlar.'' diye sevinçle söyledim. Babam da, ''Yavrum çok sevindim.'' diye konuştu.Melisa ayağa fırlayarak yanıma geldi. Bana sımsıkı sarılarak,''Ablam hadi inşallah!''' Diye temennide bulundu. Ben de ona gülümsedikten sona, o da yerine oturdu.Saatime baktığımda saatin öğlen 2 ye geldiğini gördüm.''O çok geç olmuş hadi ben kaçtım.'' diye ayağa fırladım. Kahvaltı ederken bayağı zaman geçmişti. Odama giderek,dolabımı açtım.Üstüme beyaz düz bluz, onun üstüne pazardan aldığım, çakma deri , zebra ceketimi,altına da siyah pantolonumu giydim.Saçımı da arkadan topuz yaptım.Hafif de bir makyaj yaptıktan sonra aynaya baktım. İşte hazırdım.Çantamı da elime alarak, odadan çıktım Bizimkiler hala kahvaltı ediyordu.Onlara bakarken'Hadi size afiyet olsun, görüşürüz.'' diyerek evden ayrıldım. Arkamdan ''Bol şans!'' diye bağırdılar.Annem dua etmeye başlamıştı bile.Canım annem! Kızı için,mücadele ediyordu. Telaşla ayağıma geçirdiğim, topuklu ayakkabılarımla, koşturarak dükkana gittim. Dükkana giderken de, az kalsın yeri boyluyordum.Neyse ki, kazasız belasız dükkana gelmiştim.Hemen buzdolabından paket halinde olan pastayı elime alarak, dükkandan çıktım.Başıma bir felaketin geleceğini nereden bilebilirdim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD