"Hazel ben kapları yıkıyorum sen de tavukları yemleyeceksin. Annenin talimatıdır.” Milena ısırdığı salatalığı ağzında katır kutur çiğnerken Hazel ona ters ters baktı. "Milena davar gibi hıyar yersin ama bir iş yaptığın yok! Taa ne zamandan kalmış o bulaşıklar, Hala o kaplar orda durur daha yeni yıkayacaksın öyle mi?" "Ne yapayım Hazel? Anneyle baba gitmişken biraz pratik yaptım. Yeminle Romeo’yu bulsam benden iyi Juliet olur. Romeo Rome, neden Romeo’sun sen, bizim köyün delisi olsaydın kavuşmamız daha mümkün olurdu,” dedi rol keserek. Hazel kardeşini izlerken umutsuzca başını yana eğdi. “Babam oyuncu olmana müsaade eder mi hiç? Boşuna vaktini harcama.” Milena omuz silkti. “Neyse ne, sanki oyunculuk pratiği yapmasam da hemen iş tutsam anne bana madalya mı takacak? Hem belli mi olur, hay

