Laila'daSıradan BirGün

406 Words
Leyla Aslan, 25. kattaki panoramik manzaralı ofisinde, bir sonraki hafta yönetim kuruluna sunacağı yönetim raporu taslağını inceliyordu. Kapısı tıklatıldı ve İnsan Kaynakları Direktörü Selin Hanım, elinde kalın bir dosyayla, gergin bir ifadeyle içeri girdi. Selin Hanım, Leyla'nın babası döneminden kalma, gelenekselci ve biraz panik bir kadındı. "Leyla Hanım, kusura bakmayın ama bu dosya... Biraz kafamı karıştırdı," dedi Selin, dosyayı masaya uzatarak. Leyla, bakışlarını rapordan kaldırmadan, "Nedir, Selin Hanım? Yeni bir sendikal örgütlenme mi?" diye sordu. Sesi alaycıydı. "Hayır, hayır. Stajyer başvurusuyla ilgili. En çok puanı alan adayı işe alacağız biliyorsunuz. Ama bu genç... Emir Kayalı." Leyla nihayet ilgilenmişti. Dosyayı eline aldı. "Problem ne? Notları mı kötü?" "Tam tersi. Mükemmel. Sorun şu ki... kendisi bir gazetecilik mezunu, hem de ülkenin en iyi üniversitesinden dereceyle mezun olmuş yurt dışında master yapmış. Bizim başvuru ilanımız 'Yönetici Asistanlığı' pozisyonu için, Leyla Hanım. Kariyer hedefini kurumsal yönetim olarak gösteriyor. Üst düzey bir gazeteci adayı, neden ülkenin en büyük enerji holdinginde 'stajyer asistan' olmak istesin ki?" Leyla'nın yüzündeki alaycı ifade kayboldu. Gözleri daraldı, Emir'in özgeçmişindeki parlak satırlarda geziniyordu. Leyla, gazetecilerin holdingler için ne kadar tehlikeli olabileceğinin bilincindeydi. Babası yıllarca medya baskısıyla uğraşmıştı. "İlginç," diye mırıldandı Leyla. "Ne düşündünüz bu konuda?" Selin Hanım omuz silkti. "Belki gerçekten sektör değiştirmek istiyordur. Ama risk... Yüksek." Leyla, dosyanın kenarını parmağıyla tıklattı. Düşünüyordu. Eğer bu genç adam bir köstebekse, onu dışarıda bırakmak, başkasına sızma fırsatı vermekti. Eğer yanındaysa, kontrol altındaydı. Hem de bu kadar zeki birini reddetmek, ileride düşman olarak karşısına çıkmasına neden olabilirdi. "O zaman bir oyun oynayalım, Selin Hanım," dedi Leyla, dudaklarının kenarında yeniden o tehlikeli gülümseme belirirken. "Onu işe alın." Selin Hanım şaşkınlıkla gözlerini açtı. "Ama Leyla Hanım, ya bir gazeteciyse?" "O zaman onu kendi silahıyla vururuz. Ona en yakın pozisyonu verin. Doğrudan benim asistanım olsun. Eğer bir sırrı ortaya çıkarmaya çalışıyorsa, onu kimsenin sızmaya cesaret edemeyeceği kadar yakınımda tutarım. Hem de bu hırslı genç, 'büyük gücün' tam kalbine ne kadar dirençli olacak, onu da görürüz." Selin Hanım, dehşetle karışık bir saygıyla başını salladı. Leyla Aslan, risk almayı seven, acımasız bir oyuncuydu. Sadece "hırslı bir CEO" olmanın ötesinde, holdingin tahtına oturmak için yetiştirilmiş, keskin hatları olan bir figürdü. Hiçbir zaman "sıcak" bir görüntü vermezdi. Kıyafetleri zırhıydı: Hep siyah, lacivert ya da füme tonlarda, kusursuz terzilikle yapılmış özel dikim pantolon takımları veya minimalist elbiseler. "Hemen görüşmeye çağırıyorum o halde," dedi ve dosyayı alıp ofisten çıktı. Leyla, arkasından boş cam manzaraya döndü. "Emir Kayalı," diye fısıldadı. "Sen benden ne istiyorsan, ben de senden onu alacağım."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD