6

369 Words
"Hazırsın." Aynaya baktığımda asıl benden çok farklı bir ben görmüştüm. Saçlarımın arasına bir profesyonel gibi geçişler yapmış ve bir usta edasıyla makyajımı da yapıp rahat bırakmıştı beni. "Neye hazır olduğumu da bilseydim keşke." diye söylendim o bana bir kaç adım geriden bakarken. "İkimiz de senin iyiliğini istiyoruz." "İyi de neden? Ailem bile düşünmüyorken." "İnan bana bu sorunun muhatabı ben değilim." dedi gülümseyerek. O buz küpü müydü yani sorularımın muhatabı. Onun kendi iyiliğini düşündüğünden bilr şüpheliydim ben. Tam anlamıyla bir soğuk hava deposuydu kendileri. "Soğuk kısmına okeyiz aslında." "Siz... Düşüncelerimi mi okuyorsunuz benim?" "Bunu engelleyebilirsin aslında." dedi Gülümsemeye devam ederken. "Sen istemediğin anda hiç kimse güçlerini üzerinde kullanamaz." "Şu anda da istediğimden emin değilim aslına bakarsan." "Önlemiyorsun da." "Nasıl yapıldığını bilmediğim için olabilir mi acaba?" "Bildiğini sen de biliyorsun." dedi göz kırparak odadan çıkıp. Neden bilmece gibi konuşuyordu bunlar? Ben bulmacalari çözemediğim zaman gazeteyi çöpe atan insandım. Yoktu ki bende o azim, o sabrın zerresi. Artık kızıl olan saçlarıma baktım aynadan. Mahalle yanarken saçını tarayan malum kişi gibi hissediyordum kendimi. Ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Sadece sinirlenince yaptığım o şey vardı. Aslında bende hep var olduğuna inandığım güçlerim. İçimde bir yerlerde onun annem olmadığını söyleyen bir tarafım. Kapı açılınca o tarafa çevirdim bakışlarımı. Adin bir kaç saniye bana bakmış sonra yaklaşıp elindeki şeyi boynuma takmıştı. "Ne olduğunu sormayacak mısın?" "Sorularıma cevap mı vereceksin? Asla inanmam." dediğimde gülümsedi. "Harekete geçtiğinde korkma diye söylüyorum. Kolyenin ayakları bir kaç saat içinde vücuduna bağlanacak." "Bağlanacak derken?" Kan kırmızı kolyenin dört ucuna baktım elime alıp. "Sanırım anladın." Bunlar... Bana. Yok ya. "Anladım anlamasına da." "Seni anında bulabilmemiz için bir navigasyon cihazı gibi düşün." "Neden kaybolayım ki durup dururken?" "Kaybolmayacaksın." dedi gözlerimin içine bakıp. Ben de tam olarak aynısını demiştim zaten. Bunun için göğsümün ortasına bu dört ayaklı şeyin girmesine hiç gerek yoktu cidden. "Merak etme. Sandığın kadar acı vermez." Tişörtünü sıyırıp kendi göğsünün biraz üstünde duran aynı şeyi gösterdi bana. "Neden sende de var ki? Hani bir tür navigasyon cihazıydı." dedim ellerimle hayali tırnak işareti açarken. "Özelliklerinin hepsini bilmek zorunda mısın?" "Tabi canım." deyip, odadan çıkmak üzere olduğu için sesimi yükselterek devam ettim konuşmaya, onun kahkahaları arasında. "Asla söyleme her şeyi. Bir yerin eksilir. Egoist. Duydun mu beni?" Hâlâ gülüyordu. "Duydum."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD