Giriş

212 Words
"Evimde ne işin var lan senin? Anlat çabuk!" Gözlerim yaşlarla dolarken bu durumu nasıl açıklayacağını bile bilmiyordum. Bir anda beni kollarımdan ters kelepçe yapar hale getirip duvara yaslamış ve kendi iri bedenini de üzerime kapatmıştı kaçmamam için. Oysa zaten kaçamayacak kadar kötü haldeydim. "B-ben kötü bir amaçla girmedim yemin ederim!" "Yalan söyleme! Hırsız mısın yoksa birinin adamı mı?" Korkuyla derin bir nefes aldım. "Kimsenin adamı değilim, hırsız da değilim! Sadece... birilerinden kaçmam gerekiyordu bu evin bahçesine girdim." Arkamda adeta kızgın boğa gibi soluyordu. o kadar hızlı hareket etmişti ki yüzünü bile görmemiştim. "Ne tesadüftür ki bir yüzbaşının evine girdin. İnanayım mı sana küçük hırsız?" Yüzbaşı mıydı? Lanet olsun Melek gire gire yüzbaşının evine mi girdin? Tek kapısı açık bahçe burasıydı mecbur buraya girmek zorunda kalmıştım. Üstelik cam da açıktı. "T-tek bahçe kapısı açık ev burasıydı. Yoksa devletimizin askerinin evine niye gireyim! Gerçekten mecburdum girmeye. Bırakın kolumu her şeyi anlatayım." Bir anda bileklerimi bırakıp beni kendine doğru çevirdiğinde sırtım duvar ile sertçe temas etmişti. Canımın acısı ile yüzüm buruşurken, kafam göğüslerine gelen heybetli adam karşısında bir an titredim. Sonra yavaş yavaş gözlerimi yukarıya doğru kaydırdım. Simsiyah saçları alnına yapışmıştı. Dışarıda şiddetli bir yağmur vardı, onun etkisindendi sanırım. Ama gözleri... Koyu mavi gözleri tıpkı karanlığı anımsatıyordu. "İncelemen bittiyse anlat. Çünkü vereceğim karar yaşamanı sağlayacak!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD