YÜZBAŞI AYAZ Sabah saatleri, benim için her zaman en güzel sessizlikti. Saat 05.00’i gösterdiğinde çoktan uyanmış, çelik yeleğimi alt kattan çıkarmış, dizimin üzerine çökmüştüm. Evdeki büyük balkonumun köşesine kurduğum küçük alanda, kontrollü nefeslerle şınav çekmeye başladım. Kollarımdaki damarlar her hareketimde kendini daha çok belli ediyordu. Kaslarım yanarken zihnim de temizlenirdi. Dünün gerginliğini atmanın, bugünün savaşına hazırlanmanın tek yoluydu bu. Birinci set bittiğinde dizlerimin üzerinde doğrulup sessizce gerindim. Gözüm istemsizce yan taraftaki odaya, küçük hırsızın kaldığı pencereye kaydı. Perde aralık. Ama içerisi sessizdi. Fark etmemişti ama ben onu gece boyunca da sabah da hep izledim. Uyurken bile temkinliydi. Vücudu gevşek değil, tetikteydi. Bir kadın öyle yatma

