Gözümü açtığımda eski divanda yatıyordum.
Çığlığa benzer sesiyle,yengem bagırdı
“Gökhan gel Dicle uyandı”
Kafamı kaldırdım,rüyamı gördüm ben diye düşündüm,ne oldu dedim.
Yine yengem bağırarak, “yemek bile yandı başımızın belasısın ne olacak” diye beni ne kadar sevdiğini tekrar hatırlattı .
Allah’ım bu nasıl bir insan diye düşünmeye başlamıştım ki ,bayılamadan önceki konuşma aklıma geldi.
Oturduğum yerden hızla kalkıp,”beni o adama veremezsiniz,kendimi dağın başından atarımda evlenmem”.
Gökhan abim yanıma hızlıca ulaşıp,sert bir tokat attı,”lan sen kimsinde benim tamam dediğime varmam diyorsun”diye bağırıyordu”
Tokat öyle sertti ki başım uyuştu,kendimi az toplayınca, “abi kulun köpeğin olayım benim size ne zararım var, söz kuru ekmek yerim yeter ki hayatımı yakmayın,ben ne yaparım yaşlı bir adamla ,dediğiniz adamın en küçük torunu benimle yaşıttır.”
Gözyaşlarım akarken,yalvarırım deyip dizine kapandım,anam ,babam görse kahrımdan tekrar ölür,yapma abi, diye dil dökmeye başladım.
Gökhan abim kötü bir adam değil,ben böyle kahrolurken vazgeçer,para için yapmaz ,diye umut ediyordum.
Ama yengemin saçıma yapışmasıyla,acıyla çığlık attım.
Yeter ,biz sana ne zamana kadar bakacağız,yeter zaten yüksün,en azından başlık parasıyla biraz düzene girer hayatımız,başımıza talih kuşu kondu,sen kendini ne sanıyorsunda,
“ağa seni istemişken isyan ediyorsun salak kız”diye bağırıyordu.
Bir yandan bağırıp, bir yandan vuruyordu,
daha fazla dayak yiyeceğim diye düşünürken,
iki yaşında ki yiğenim ağladı da,
“git Boran’ı sustur diye” beni savurdu.
Ayağa kalmadan, dizimin üstünde geri geri giderken,”şehre giderim çalışır size her ay para gönderirim ,ne olur beni vermeyin”diye yalvarmaya devam ettim.
Boran’ın yanına anası olacak kadın gitmeye karar verdi.
Zehir saçan sözleriyle, giderken abimi daha gaza getirerek, “git şehre orospu ol bizi rezil et demi”diye bağırdı.
Gökhan abim bunu duyunca tekrar vurmaya kalktı,”sen ne zamandır bu kadar konuşuyorsun,evlenip,bu evden çıkana kadar sesini duymayayım,yoksa elimden kimse alamaz”dedi.
Oturduğum yerden kalkıp,koşarak mutfağın yanında ki kilere girdim.
Yani yatak odama,
ikinci çocukları olunca zaten iki oda evde bana burası kalmıştı.
Beton zemine bir döşek attık,kendimce toplayıp bir şeye benzetmeye çalıştım,ama evdeki erzaklarla, atılacak ama kıyılamayan eşyalarla,aynı yerdi.
Bana layık görünün,yer işte benim yerim düşündüm.
İçinde bulunduğum durumdan,nasıl kurtulurum diye,düşündüm.
Ne yapabilir hiç bir şey teyzeme gitsem,oda beni koruyamaz ki,zaten köyde ki herkesin hali ortada iki ineği olan zengin ,olmayanda ilçeye çalışmaya gider,evde bekar oğluda vardı.
kimse bana yardım edemezdi.
Abim kararını vermişti,artık sadece ölürsem kurtulurdum,bir yanım neticede ağa,belki buradan iyi olur diye düşünmek istedi.
O kadar başlık parası veriyorsa, durumu iyi olmalydı.
Ama evde üçüncü karısı olacağım,bir adamla,dedem yaşında bir adamla,ne yapardım.
Benim daha yaşım on yedi bile olmamıştı.
Ağlayarak uyuya kaldım ,sabah abinim ayağının ucuyla dürtmesiyle uyandım.
“Kalk kalk akşam istemen olacak .”