BAĞIRMA KULAĞIMIN DİBİNDE!

1196 Words
Elif'in bugün sabahtan dersi yoktu. Bu yüüzden çalan alarmının sesiyle saat 11:00'de uyandı. Evde kimse yoktu. Elif'de öğleden sonraki dersine yetişebilmek için hızlıca bir duş aldı ve bir şeyler atıştırıp okula gitmek için hazırlandı. Dersine 20 dakika kala evden çıkmıştı ve muhtemelen geç kalacaktı. Normal zamanda bile yürüyerek ucu ucuna yetişecebilecekti ki dün ayağını burktuğunu da hesaba katarsak şu an 20 dakikada okulda olması mümkün değildi. Bu durumun stresiyle evden çıktı ve kapıyı kilitlerken Yusuf'la karşılaştı. -"Günaydın Sarı." -"Günaydın." -"Nereye böyle?" -"Sence?" -"Yine formundasın." Bu sohbetler yapılırken ikisi de evlerinin kapısını kilitlemiş gitmek için hazırlardı. Elif okula doğru seke seke, yavaş yavaş yürümeye başlamıştı. -"Okula mı?" -"Evet, Yusuf. Okula gidiyorum." Yusuf o sırada saate baktı. -"Gel ben bırakayım. Geç kalmışsın." -"Gerek yok ben giderim." -"Bu ayakla 15 dakikada yetişmen mümkün değil. İnat etme işte yemeyeceğim seni." Elif, Yusuf'un haklılığı karşısında bir şey söyleyemedi ve arabaya bindi. Polis arabasıyla okula gitmek garip hissettirmişti. -"Konuşsana sessiz sessiz mi gideceğiz." -"Evet." Yusuf birden arabayı kenara çekti ve Elif'in oturduğu koltuktan tutarak ona yaklaştı. -"Sen bana neden böyel davranıyorsun?" Elif şok olmuş bir şekilde kalakalmıştı. -"Na-nasıl davranıyorum?" -"Sert, soğuk, düşmanınmışım gibi." -"Öyle davranmıyorum." -"Öyle davranıyorsun. İlk andan beri hem de." -"Sana öyle gelmiştir." dedi Elif, Yusuf'a bakmamak için yola dönerken. Yusuf'sa, Elif'i çenesinden tutup kendine çevirdi. -"Konuşsana Elif! Kocaman kızsın. Sorun var, neyse söyle halledelim." -"BİR SORUN FALAN YOK! UZATMA! SÜRECEKSEN SÜR; YOKSA BEN İNECEĞİM!" -"Peki!" Yusuf olabildiğince hızlı bir şekilde sürerek okula gelmişti. Elif de hızla arabadan indi ve kapıyı sertçe çarptı. Yusuf camı açıp arkasından bağırdı. -"YAVAŞ; YAVAŞ! DEVLETİN MALI O!" -"ÖZÜR DİLERİM DEVLETİN MALI!" -"İyi dersler!" -"Sağ ol." -"ÖKÜZ!" -"SENSİN O!" Elif'in dersi başlayalı birkaç dakika olmuştu. Hızlıca spor salonuna geçti ve düdüğünü çaldı. Sınıf hızlıca toplandı ve sıralandı. -"Evet sınıf! Rahat, hazır ol! Sağ baştan say!!" Hızlıca sınıfı saydırıp yoklamayı aldıktan sonra çocukları serbest bıraktı. İstedikleri gibi spor salonunda takılabilirlerdi. Elif de spor salonunun içini gören öğretmenlere ayrılmış bölmeye geçti ve oturdu. Özkan Hoca'da sınıfını serbest bırakmış ve Elif'in yanına gelmişti. -"Oooo hocam! Siz sınıfınızı serbest bırakır mıydınız ya?" -"Size de merhaba Özkan hocam. Dün ayağımı burktum o yüzden bırakmak zorunda kaldım." -"Geçmiş olsun hocam. Nasıl oldu?" Elif dün arabanın kendisine çarpmak üzere olduğunu bir komşunun onu kurtardığını anlattı. -"Bu kahraman sizi bugün okula bırakan kişi mi?" -"Evet hocam." -"Hayırlı olsun hocam bayağı yakışmışsınız. Allah tamamına erdirsin." -"Komşum sadece hocam aramızda öyle bir şey yok." -"Peki hocam siz öyle diyorsanız." Elif bu imadan çok rahatsız olmuştu. Özkan, zaten patavatsız bir adamdı. Elif'in de onu çok sevdiği söylenemezdi. Yaşı en az 45 olsa da çok yaşının adamı olduğu söylenemezdi. Yeni tayin olmuştu buraya. Daha fazla Özkan'la konuşmamak için bahçeye çıktı ve Huriye'yi aradı. -"BACIIIMMM!!" -"Nasılsın bacım?" -"Noldu Elif? Sesin kötü geliyo?" -"Evde konuşuruz onları. Ne yapıyorsun? -"Osman'ı bekliyom. Kötüysen hemen yanına gelim." -"Yok ya iyiyim bir şey yok. Özkan'a canım sıkıldı." -"Ne yaptı gene hamsi?" -"Bomboş kouşuyornişte her zamanki gibi." -"Takma kızım sen de kafana." -"Sabah kimse yoktu evde nerdeydiniz?" -"Ankara'ya indik annemle akşama misafirler var. Hazırlık yapacaz." -"Kim gelecek benim neden haberim yok?" -"Nası haberin yok gız? Kaç gündür söylüyoz. Aklın bi garış havada" -"Söylesene işte kızım kim gelecek?" -"Gelince görürsün. Kapatıyorum ben Osman geldi." -"Tamam bacım görüşürüz." -"Görüşürüz, dikkat et." -"Sen de canım." Akşama kimin geleceği Elif'i germişti. Zilin çalmasıyla öğrenciler bahçeye akın etmeye başlamışlardı. Elif merdivenin trabzanlarından tutunarak yavaşça yukarı çıkmaya çalışıyordu. Henüz birkaç adım atmıştı ki bir öğrencinin ona çarpmasıyla kendini önce havada sonra da Yusuf'un kucağında buldu. -"ŞAKA MI BU YA?!!" -"Gerçekten şaka olmalı bu artık." -"İNDİR BENİ!" -"BAĞIRMA KULAĞIMIN DİBİNDE!" -"Oooo hocam hayırlı olsun eniştemiz yakışıklıymış." dedi Elif'in öğrencilerinden Cenk. -"KAYBOL CENK KULAKLARINDAN TAVANA ASARIM SENİ!" -"Biraz sakin mi olsan?" dedi Yusuf. -"Çıkma artık karşıma ya! Ne işin var senin okulda!" -"İş için geldim. Ben de sana çok meraklı değilim." -"Ne işi okulda polis değil misin sen?" -"Seminer için geldim Elif. Bitti mi sorgun?" -"Bitti! Uzak dur benden!" -"Dururum!" Yusuf'un bu kadar karşısına çıkması Elif'i çileden çıkartmak üzereydi. O kaçtıkça Yusuf dibinde bitiyordu. Yusuf'un kucağından inmesiyle hızlı hızlı yürümeye başladı. Ayağı düşerken tekrar dönmüş ve incinmişti. Üstüne bir de bu kadar hızlı yürümesiyle canı daha da çok acımıştı. Müdürün odasına giderek hastaneye gitmek için izin istedi. Ayağı daha da çok şişmişti ve bu halde yürüyemeyeceği için okul müdürü Harun Hoca'nın biraz beklerse seminerden sonra onu bırakabileceğini söylemesiyle Elif beklemeye başladı. Harun Hoca, Elif'in zamanından beri okulun müdürüydü ve o zamandan beri Elif'i çok severdi. Aradan geçen yarım saatin ardından Harun Hoca Yusuf'la birlikte odaya geldi. -"Sizi çok bekletmedim umarım Elif Hocam." -"Yok hocam beklemedim." -"Sizi tanıştırayım. Eski öğrencilerimizden Yusuf BEKAR. Uyuşt*rucu ile alakalı bir seminer vermek üzere okulumuza geldi." -"Biz tanışıyoruz zaten hocam." dedi Yusuf ve ekledi. "Elif benden 2 alt dönemdi." -"Aaaa öyle mi? Sizin gibi pırıl pırıl öğrencilerimizi tekrar burada böyle görmek bizler için çok gurur verici." -"Teşekkürler hocam." -"Teşekkür ederim hocam teveccühünüz." dedi Elif. -"Elif Hocam sizi hastaneye bırakacaktım ama okulla alakalı acil bir işim çıktı. Onu halletmem lazım kusura bakmayın lütfen. Taksi çağırayım hemen. Doktordan sonra da bana haber verin lütfen." -"Estağfurullah hocam ne kusuru. Taksiyle giderim hiç sorun değil." -"Ben bırakırım Hocam taksiye hiç gerek yok. Yolumun üstü zaten." -"Hiç gerek yok Yusuf Bey teşekkür ederim." -"Olmaz Elif hanım. Hem Harun Hoca'mın da aklı kalmaz." -"Evet Elifciğim şu an öğretmenlikten uzak bir abin olarak aklım kalır. Yusuf oğlum götürsün." -"Peki hocam." dedi Elif ve kolunu uzatan Yusuf'un koluna girerek okuldan çıktı. -"Ben taksiyle gidebilirim. Hatta öyle gideyim. Sen de işinden kalma." -"Elif, işim gücüm bitti. Allah aşkına bir kere inat etme, beni yorma başka bir şey istemiyorum." -"Tamam, peki." Nerdeyse hiç konuşmadan hastaneye gittiler ve işlerini halledip eve döndüler. Kapıda birbirlerine veda ettikten sonra Elif eve girdi ve misafirlerin geldiğini gördü. Çok tanıdıklardı ama nereden tanıdığını çıkaramamıştı. -"Hoş geldiniz!" -"Hoş bulduk Elifciğim! Nasılsın?" -"İyiyim teşekkür ederim. Siz nasılsınız?" -"Biz de iyiyiz kızım." -"Ben bi üzerimi değiştireyim." dedi ve Huriye'ye kaş göz yapıp odasına geçti. Hızla üzerini değiştirmeye başladı ve o sırada Huriye de odaya geldi. -"Çok tanıdıklar ama kimler çıkaramıyorum." -"Kaynananla kayınbaban işte kızım. Tanıdıklar ama çıkaramadım diyorsun bir de. Vallahi alem kızsın." dedi ve kahkaha attı Huriye. -"Ha ha ha gerçekten Huriye. Yine formundasın." dedi Elif. -"Düzgün bir şeyler giyin bu ne paspal paspal." dedi Huriye ve siyah bir elbise tutuşturdu Elif'in eline. Elif mecburen elbiseyi girdi ve sinirle odadan çıktı. Gördüğü manzara karşısında donakaldı. Huriye'nin söyledikleri kısmen doğruydu. Yusuf anne ve babasının ortasında ellerinde çiçek buketi ve çikolata ile oturuyordu. "Eve beraber gelmişlerdi neden akşam istemeye geleceklerini söylememişti ki" diye düşündü Elif. Sonra düşüncesinin ne kadar mantıksız olduğunu fark etti. ŞU AN YUSUF VE AİLESİ ELİF'İ İSTEMEYE GELMİŞTİ! -"ŞU AN TAM OLARAK NE OLUYOR BURADA?!" -"Gızıııımm ne diye bağırıyon ayıp değil mi kaynatanların karşısında!" diye kızdı Şerife. -"Klasik Elif işte Şerife Teyzeciğim alıştım ben artık müstakbel nişanlımın bu haline, merak etmeyin." -"Derken?" -"Neyse Fikret Bey, gençler birbirini görmüş beğenmişler, sevmişler. Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızımız Elif'i oğlumuz Yusuf'a istiyoruz." -"YA NE OLUYOR ŞU AN!" -"Verdim gitti Mehmet Bey. Allah tamamına erdirsin." -"KİMSE BENİ DUYMUYOR MU BİRİ BANA AÇIKLAMA YAPMAYACAK MI?" -"Kız cırlayıp durma. Enişte öpsene nişanlını." dedi Huriye. -"NE?!" Yusuf, Elif'i belinden kavradı ve o an gözgöze geldiler. Tam öpüşmek üzereydiler ki Elif bir ses duydu -" ELİİİFFF GALK GUZUM OKULA GEÇ KALACAKSIN!!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD