Sokak Yasağı

1051 Words
Zaman ilerledikçe hava karardı, sohbetler derinleşti. Defne, Merve ve Astsubay Eylül ile çok iyi anlaşmıştık. Onlar da bizim gibi güçlü ve disiplinli kadınlardı ama üniformalarının altında sıcak kalpler taşıyorlardı. "Hep beraber kızlar gecesi yapmalıyız," diye önerdi Asya, her zamanki neşesiyle. "Madalya kutlaması bahane, tanışma şahane!" Bu fikir hepimizi heyecanlandırdı. Hep birlikte toparlanıp kalktıktan sonra arabalara geçtik ve tüm timle vedalaşıp ayrıldık. Erkekler giderken biz de markette durup gece için bir şeyler almıştık. İşlerimizi halledince bizim sitenin yolunu tuttuk. Gece, bol kahkahalı, itiraflı ve dertleşmeli bir kızlar gecesine dönüştü. Eylül, gitarıyla bize naif şarkılar söylerken, Defne ve Merve askeri anılarını anlattılar. Asya, Mert'e olan gizli hayranlığını itiraf etti. Sedef ise İlhan'la olan huzurlu ilişkilerini anlattı. Ben ise, Korhan'la olan kaos dolu ama tutkulu ilişkimizi ilk kez bu kadar açık anlattım. "Aramızda öyle bir çekim vardı ki karşı koymak çok zordu. İkimiz de uzak durmaya çalıştık ama yapamadık." Kızlar güzel yorumlar yapıp iyi dileklerde bulunmuşlardı. Ben, Asya'ya Mert'in yanık olduğu kişinin kendisi olduğunu söylemek istiyordum ama doğru bir an kolluyordum. Saat ilerledikçe Merve'nin telsizi cızırdamaya başladı. Merve, telsizi dinledi ve yüzünün rengi anında attı. "Ne oldu, Merve?" diye sordu Defne. Merve, sesi titreyerek cevapladı: "Çok kötü bir istihbarat gelmiş. Şehrin kritik noktalarında terör saldırısı tehlikesi var. Tüm şehirde sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Sokaklar boşaltılacak." Sinirle Defne masaya vurdu. "Ne demek sokağa çıkma yasağı! Tam da Milli Bayram'ın coşkusu doruktayken mi! Hainler özellikle bugünü sabote etmek istiyorlar." Asya'nın yüzü öfkeyle kasıldı. "Babam da arıyor." "Asya! Sakın dışarı çıkmayın. Evde kalın. Sokağa çıkma yasağı emri yürürlüğe girdi. Çok kritik bir durum var!" Asya onunla konuştuktan sonra telefonunu sinirle kapattı. "Babam, evden adım atmayacağımızı söylüyor! Bütün şehir paniklesin, hainler kazansın diye!" İşte o an, içimdeki asi ruh, vatanseverlik duygusuyla birleşti ve patladı. "Hayır!" diye bağırdım. Yüzüm, öfkeden yanıyordu. "Hiçbir hain, bu topraklarda bizim bayramımızı kutlamamızı engelleyemez! Onlar korkutarak bizi eve kapatmak istiyor. Ama biz, inadına sokağa çıkacağız!" Defne'nin gözleri parladı. Onun jandarma ruhu, bu isyana hemen ayak uydurdu. "Doğru söylüyorsun, Reyna! Korkarsak, onlar kazanır!" "İnadına kutlama yapacağız!" dedi Sedef bile, normalde en uslu olanımız. Eylül, gitarını kenara bıraktı. "O zaman ne bekliyoruz? Şarkılarımızı bu sokağa çıkma yasağının ortasında söyleyeceğiz!" Hızla kararımızı verdik: En merkezi meydanlardan birine gidecek ve Milli Bayram'ı orada kutlayacaktık. Defne, Jandarma tecrübesiyle yolun en güvenli planını yaparken, ben her birimiz için Türk bayrağı ve rahat giysiler getirdim. Hepimiz giyinip yanımıza güvenlik amaçlı aletler aldıktan sonra evden çıktık. Ben, büyük bir bayrağı sırtıma takmıştım. - Korhan, timiyle birlikte karargâha dönmüştü. Tam Mert'e yarınki görevle ilgili talimatları verirken, Albay Gökhan'ın emri geldi: Sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Sokak Yasağı için talimatlar verilirken birden telefonu çaldı. Arayan Mert'ti. Korhan telefonu açtığı anda, Mert'in panik dolu sesi kulağına ulaştı. "Komutanım, Kızların hepsi dışarıdalar. Sokağa çıkma yasağını umursamıyorlar! Bayraklarla çıkmışlar." Korhan'ın damarlarında buz gibi bir öfke yayıldı. Reyna, kural tanımamazlıkta sınır tanımıyordu. Bu kez ileriye gitmişti. Üstelik Asya'yı, Albay Gökhan'ın kızını da bu tehlikeye sürüklüyordu. Korhan, çelik gibi bir sesle telsizden timine seslendi: "Mert, Arda, Faruk, Yunus, İlhan, Erdem! Toplanın! Acil takip emri var! Reyna ve kızlar, sokağa çıkma yasağını ihlal ettiler! Önceliğimiz, sivilleri ve Asya'yı güvence altına almak. Onları yakalayın ve derhal karargâha getirin!" Korhan, üniformasının düğmelerini sıktı. "O kızı, kendi ellerimle yakalayacağım ve bunun bedelini ödeteceğim!" Tim, dehşetle ama hızla hareketlendi. Bir yandan terör tehlikesiyle mücadele edecekler, bir yandan da kendi sevgililerini, arkadaşlarını o yasaklı sokaklardan yakalamak zorunda kalacaklardı. Aşk ve görev, o sokağa çıkma yasağı gecesinde, ölümcül bir kovalamacada çarpışmak üzereydi. - "Hazır mıyız, kızlar?" diye sordum, sesimdeki adrenalin titriyordu. "Unutmayın, bugün milli bayram ve hainleri sevindirmeyeceğiz." "Hazırız!" diye haykırdılar. Hepimiz, o an hem askerdik hem de vatansever vatandaşlardık. Ben direksiyona, Defne de yan koltuğa geçti. Sokağa çıkma yasağının ilanından sonra sokaklar hızla boşalmıştı. Bu ıssızlık, bir av alanı gibiydi ve biz, o av alanının ortasında, bayraklarla ve cesaretle ilerliyorduk. "Defne, Korhan'ların peşimize düşeceğini biliyorsun, değil mi?" diye sordum. Defne, dikiz aynasına bakıp sırıttı. "Biliyorum, Reyna. Ama benim de taktiklerim var. Askeri rotaları biliyorum. Onlar bizi resmi yollardan ararken, biz ara sokaklardan süzüleceğiz." Yol boyunca radyodan sokağa çıkma yasağı anonsları yapılıyordu. Her anons, bizim içimizdeki isyanı daha da körüklüyordu. Hiçbir terör tehdidi, bizim bayram coşkumuzu ezemezdi! Asya, arka koltukta Merve ile fısıldaşıyordu. "Babam beni öldürecek. Ama umurumda değil! Mert'ten bile vazgeçerim vatanıma olan sevgim ve saygımdan vazgeçmem." En yakın arkadaşıma kesinlikle gurur duyuyordum. Biz, ara sokaklardan hızla ilerlerken, Merve'nin telsizi yeniden cızırdadı. Bu kez gelen ses, askeri komuta merkezinden bir uyarıydı. "Dikkat! Sivil plakalı, siyah bir araç, sokağa çıkma yasağını ihlal ederek merkez meydana doğru ilerliyor. Yakalanması için timler görevlendirildi." Defne, hızla bana baktı. "O sivil plakalı siyah araç, kesinlikle Korhan'ın arabası! Başka kim bu kadar hızlı organize olabilir ki?" Kalbim göğüs kafesimi dövüyordu. Bir yandan heyecan, bir yandan Korhan'la gireceğimiz çatışmanın gerilimi. "Korkuyor musun, Reyna?" diye sordu Sedef, sesi endişeyle titriyordu. "Korkmuyorum," dedim, ama bu bir yalandı. "Korkudan çok, öfkeliyim. Hainlere itaat etmeyeceğim." Tam o sırada, arabamızın yanından hızla geçen bir cipi fark ettik. Koyu renkti ve içindeki silüetler tanıdıktı. "Reyna, hızlan! Onlar!" diye bağırdı Defne. Gaza bastım. Kornadan çıkan ses bile, bir isyan marşı gibiydi. Ardından, benim telefonum çalmaya başladı. Ekran Korhan'ın adıyla parlıyordu. Cevap vermeyecektim. Ama Sedef, dayanamadı ve telefonu kaptı. "Korhan duramayız bizi anlaman lazımdı." Sedef, telefonu hızla hoparlöre aldı ve Korhan'ın buz gibi öfkeyle dolu sesi arabanın içini doldurdu. "Reyna! Derhal aracı durduruyorsunuz! Bu bir oyun değil, Devlet emrini ihlal ediyorsunuz! Eğer o arabadan inmezseniz, sizi askeri güçle yakalamak zorunda kalacağım!" "Yakala beni, Komutan!" diye bağırdım, telefona doğru eğilerek. "Bayramımızı sabote eden teröristler değil, cesur milletimiz kazanacak! Biz korkmuyoruz!" Telefonu kapattım ve kahkahalarla güldüm. Bu, hayatımın en çılgın, en tehlikeli, ama en coşkulu isyanıydı. Ben ustaca manevralarla Korhan'ın timini birkaç sokak geride bıraktım. Merkez Meydan'a ulaştığımızda, meydan terkedilmişti. Bomboştu. Aracı meydanın ortasında durdurdum. "İndik!" diye bağırdım. Kapıyı açtığım gibi dışarı fırladım. Asya, elindeki küçük Türk bayrağını sallayarak meydanda koşmaya başladı. Sedef, önce tereddüt etti ama sonra o da coşkuyla bize katıldı. Tuğçe, Defne, Merve de bizden farksız şekilde bayraklarını sallamaya başladılar. Yaptığımız bu direniş çok güzel bir amaca hizmet ediyordu ve tüm askerlerin de bizi desteklemesini umuyordum. Eylül, gençlik marşlarından birini bu kez daha isyankar, daha özgür bir sesle söylemeye başladı. Biz de ona bağırarak eşlik ettik. Ben, sırtımdaki büyük bayrağı açtım ve meydanın ortasında, tüm yasaklara inat, onu dalgalandırdım. Yasağın sessizliği, bizim coşkumuzla yırtılıyordu. O an, Korhan'ın öfkesi bile umurumda değildi. Biz, vatanseverdik ve kimse bayramımızı sabote edemezdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD