Gözlerimi araladığımda kanepede uyuyakaldığımı fark etmiştim. Hızlıca telefonuma bakıp saati kontrol ettim. Daha günün doğmasına çok vardı. Kalkıp kendime papatya çayı hazırladıktan sonra resim malzemelerimi alıp balkona çıktım.
Masaya yerleştiğimde gözüm istemsizce Korhan'ın balkonuna kaymıştı. Masasında üç su şişesi ve tişörtü vardı. Demek ki geçtiğimiz gün balkonda spor yapmıştı ve ben kaçırmıştım. Buna üzülmem yüzümü kızartsa da onun iri ve sıkı vücudu çok güzeldi ve doyasıya izlemek istiyordum. Hatta belki de biraz dokunmak...
Onun tenine dokunmanın nasıl hissettirdiğini çok merak ediyordum doğrusu. Spor yaptığı anlar aklıma gelince karnım karıncalanmaya başladı. Derin bir nefes alarak üzerimdeki hırkayı çıkardım. O kadar sıcaklamıştım ki sadece onu düşünmüştüm. Ya gerçekten dokunsam? O zaman ne olurdu?
Kafamı dağıtmak için defteri karalamaya başladığımda Korhan'ı çizmek istemiştim ama bende öyle bir şans vardı ki çizsem büyük ihtimalle birilerine yakalanırdım. Korhan bir anda balkonda belirebilirdi ya da Asya. Hatta Erdem ağabey bile!
Defterime yarış arabası çizimleri yaptıktan sonra yumuşak esen meltemin yüzüme çarpmasıyla mayıştığımı hissettim. Kalkıp yatağıma yatmak istiyordum ama hiç halim yoktu. Bıkınlıkla kafamı masanın üzerindeki koluma yasladım ve ağırlaşan göz kapaklarımın kapanmasına izin verdim.
Gelen takırtı sesleriyle uykum bölünürken mırıldanarak kaşlarımı çattım. "Reyna, odana geç hadi."
"I-ım," diye mırıldanıp sesi reddettiğimde balkonda bir hareketlilik hissettim. Hemen ardından da belimde bir el. Başkasına ait olan kollar beni havaya kaldırdığında gözlerimi hafif araladım. "Korhan?"
"Balkondan atladım. Uyuyakalmışsın. Seni odana götüreyim, güzelim." Güzelim mi? Korhan bana hayatta bunu söylemezdi ki. Tabi ya rüya görüyordum. Bu yüzümde bir gülümseme oluştururken hayalini kurduğum şeyi yapıp elimi onun vücudunda gezdirmeye başladım.
Korhan'ın bedeni dokunuşumla kasıldığında bu halinin daha çok hoşuma gittiğini fark etmiştim. Odama girdiğimizde Korhan beni yatağa bırakınca aşağıdan ona baktım. O ise yukarıdan bana bakıyordu. Uykulu olduğum için gözlerim hala kısıktı, o yüzden ifadesini net olarak göremiyordum.
Güçlükle kollarımı kaldırdım ve tişörtünü tutup çekiştirdim. Bana doğru yaklaştığında ellerimi tişörtünün içine sokup onun vücudunda gezdirdim. Sıcak ve sert tenine dokunmak düşündüğümden çok daha güzel bir histi. Özellikle de karın kasları...
"Çıkarsana," diye fısıldadığımda Korhan öylece kalmıştı. Ben ise yapacağım şeyler için sabırsızdım çünkü bunları yapmaya yalnızca rüyamda cesaret edebilirdim. Korhan duraksarken ben tişörtünü yukarıya doğru çekiştirdiğimde ısrarıma karşılık çıkarmıştı. Çıplak gövdesine hayranlıkla bakarken tam ona yaklaşacaktım ki beni durdurdu. "Reyna, kendinde değilsin. Uyuyacaksın, hemen."
Kelimeleri bastırarak konuşurken ofladım. "Rüyamdayken bile gıcıksın."
Beni yatağa uzandırırken kaşlarını çattı. "Rüya mı?"
Ona cevap vermediğimde gözleri şortumu buldu ve gözleri irileşti. Tıslar gibi ismimi fısıldadı. "Reyna."
Ben sessiz kaldığımda bahsettiği şeyi anlamıştım. O kadar etkilenmiştim ki ondan, şortumda nem izi oluşmuştu. Korhan ise oldukça afallamıştı.
Kafasını başka yöne çevirip birkaç derin nefes aldı. Tekrardan bana dönünce üzerimi örtmek için geldi. "Uyu artık."
"Sen de gel," dediğimde umursamadan kapıya doğru yürüdü ama duraksadı. Sırtı bana dönük halde biraz düşündükten sonra geri gelip yanıma uzandığında gülümseyerek onun çıplak gövdesine sokuldum. Gitmemesi hoşuma gitmişti ama nedenini çözememiştim. Neden kalmak istemişti ki?
Yanağım onun çıplak göğsüne değerken teninin sıcaklığı beni iyice mayıştırmıştı. Gözlerimi kapatıp kendimi, hayatımdaki en huzurlu uykuya bıraktım. Korhan'ın saçlarımı okşayan elinin bana hayatımdaki en güzel hissi yaşatacağını hiç düşünmezdim.
"Ay bu ne! Bu haliniz ne sizin!" Asya'nın cırlamasıyla yüzümü buruşturarak gözlerimi araladım. Ben, ne olduğunu anlamaya çalışırken birden Korhan ile dip dibe olduğumu fark edince bir çığlık da ben attım. Korhan da yüzünü buruşturmuştu. "Ne ses teliniz var kızım sizin!"
"Senin ne işin var burada?" Asya ile aynı anda bağırdığımızda Korhan daha çok yüzünü buruşturdu. "Reyna kalmamı istedi."
"Ne? Ben mi istedim?" dediğimde dudağının kenarı yukarıya doğru kıvrılmıştı. "Hı-hım."
"Nasıl yani?" dedi Asya şok olmuş halde. "Reyna balkonda uyuyakalmıştı, ben de duvardan atlayıp onu kaldırdım, kalkmayınca da odasına taşıdım. Evde tek olduğu için korkmuştu ve benim de kalmamı istedi."
Aklıma gece olanlar geldiğinde kıpkırmızı olmuştum. Ben neler yapmıştım öyle! Resmen içimden bambaşka bir kadın çıkmıştı ve rüyada olduğumu sanarak o kadının bana hükmetmesine izin vermiştim.
Korhan bana baktığında utançla kafamı eğdim. Evde korktuğum yalanını söyleyip, beni Asya'ya karşı mahcup etmediği için minnettardım ama onun yüzüne bir daha nasıl bakacaktım?
"Ben yanlış anladım kusura bakmayın. Bir an da sinirlendim çünkü Reyna, senin çevrendeki kızlara benzemez. Öyle bir erkekle uyumaktır falan çok ters şeylerdir ona." Asya, Korhan'a karşı beni savunurken gülümsedim. Korumacı tavrı çok tatlıydı. Korhan ise bakışlarını benden çekmemişti. "Evet, gördük onu."
Utançla bakışlarımı kaçırırken yerin yarılmasını ve içine girmeyi diledim. Hatta en dibine girmeyi istiyordum.
"Ben kahvaltı hazırlayayım siz de ayılın. Korhan ağabey gitme bizimle yap kahvaltını." Asya'nın sesiyle düşüncelerimden ayrıldığımda yataktan kalktım. Asya çıktığı anda ona döndüm. "Korhan ben."
"Sen," dedi kısık bir sesle. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum ama çok utanıyordum. "Özür dilerim eğer olanları hatırlıyorsan. Uyku sersemiydim."
"Beni fazlasıyla şaşırtın. Bu yüzünü hiç belli etmemiştin," dediğinde kaşlarımı çattım. "Ben genç bir kadınım ve benim de dürtülerim var hatta eminim senden bile fazla vardır ama sadece özel insanlara karşı."
"Özel insan ben miyim?" dediğinde dudağımı dişledim. Kendimi açıklamaya çalışırken iyice batırmıştım. "Hayır sevgililerimi arzularım normalde ama uzun zamandır öyle birisi hayatımda olmadığı için hormonlarım bu hale geldi sanırım. Bir de gece saati olunca."
"Sevgililerin?" dedi sert bir şekilde. "Evet?"
"Başkalarını arzuladın mı?" dediğinde kafamı salladım. "Sen arzulamadın mı?"
O da kafasını salladığında içimde anlamsız bir öfke hissetmiştim. Hem kendisi de arzuladığı halde beni sorguladığı için hem de başkalarını arzuladığı için. Sanırım dün gece beni arzulamasını isterdim ama sadece beni...
"Kahvaltıya geçelim en iyisi," dedim ve odadan çıktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra Asya'ya yardım ettim. Hep beraber masaya geçtiğimizde yemeklerimizi yemeye başladık. Asya imalı bir şekilde bakışlarıyla Korhan'ın yemek yiyişini işaret ettiğinde istemsizce bir kahkaha attım.
Korhan bunu anlamamıştı ama Asya ve ben çok iyi anlamıştık. Korhan o kadar titiz ve görgü kurallarına uyarak yemeğini keyfini çıkara çıkara yiyordu ki. Asya'nın bunu ima etme nedeni geçenlerce beraber aynı videoyu izlememizdi. Bir adam, erkeklerin yatakta iyi olup olmadığını anlamanın en iyi yolunun, yemek yiyiş şekline bakmak olduğunu söylemişti. Yemeğe saldıran, hızlıca, hayvan gibi yiyen erkeklerden uzak durun demişti. Korhan gibileri ise övmüştü.
Biz birbirimize bakarak sırıtırken Korhan'ın sesiyle gülmeyi ekstik. "Asya, o küçük beyninden geçen şeyleri durdur."
"Ne şeyleri? Aa ben biraz kahve alayım," diyerek ayaklandı ve mutfağa kaçtı Asya. Onun bu, delidolu halleri beni gülümsetiyordu doğrusu. Kendisini kurtarıyordu ama beni de yakıyordu.
Birden kulağımda Korhan'ın fısıltısını hissedince titredim. "Merak ettiğini bana söyleseydin, gösterirdim."