Takipçi

1041 Words
Onun bacaklarına yaslanmış Korhan'a bakarken o, üstten bakarak saçlarımı okşadı ve ayağa kalktı. Yere doğru eğilip beni kucaklarken anında kollarımı onun boynuna sardım ve beni taşımasına izin verdim. Nefes nefese kalmış, kucağında oturuyordum ve o da yorgunlukla sırtını koltuğa yaslamıştı. Bordo saten elbisem vücudumda buruşmuş, saçlarım dağılmıştı ama hiç umursamıyordum. Tek umursadığım, Korhan'ın gözlerindeki yorgun ama doymuş ifadeydi. "Bunu hak ettin," dedi, sesi boğuktu. Parmakları, yüzümdeki ıslaklığı temizledi. "Hayır, Komutan," dedim, hafifçe sırıtarak. "Bunu ikimiz de hak ettik." Oturduğum yerde, yüzümü göğsüne yasladım. Kalp atışları hala hızlıydı. Kolları beni sıkıca sardı. O an, ne emir veren komutandı ne de meydan okuyan bir asi. Sadece birbirini inanılmaz arzulayan iki insandık. Benim normale döndüğümden emin olunca tekrardan ayağa kalktı ve beni banyoya taşıdı. Küveti doldururken, ben de ayakta onun tişörtünü ve eşofmanını çıkardım. Vücudunu ilk kez bu kadar çıplak ve tüm gücüyle görüyordum. Bacaklarındaki ve kollarındaki kaslar, askeri eğitiminin birer imzasıydı. "Bana bakmaktan bıkmadın mı?" diye sordu, banyonun buharında sesi boğuk çıkıyordu. "Hayır," dedim dürüstçe. "Senin de bana bakmaktan bıkmadığın gibi." Bordo saten elbisemi üzerimden çıkardıktan sonra sadece gözlerimin içine bakarak tangamı da çıkardı. Vücuduma hiçbir şekilde bakmamıştı ama istediğini ve bakmamak için direndiğini biliyordum. Beni küvetin içine bıraktı. Ilık su, çok iyi gelmişti. Korhan, küvetin kenarına oturdu ve eliyle saçlarımı yıkamaya başladı. Parmakları saç diplerimde geziniyordu. Bu, yaşadığımız tüm yoğunluğun ardından gelen huzurlu bir andı. Onun dokunuşlarını hissetmeyi seviyordum. "Reyna," dedi, sesi yumuşaktı. "Sen nereden çıktın benim karşıma?" "Bundan şikayetçi gibisin," dedim sakin bir sesle. Korhan duraksadı. "Değilim." Korhan, beni duruladıktan sonra banyodan çıktık. Temiz bir havluyu bana sarıp beni kucakladı ve tekrardan odasına götürdü. Yataktaki çarşafı değiştirip beni yatağa bıraktıktan sonra dolabından kendi kıyafetlerini çıkardı ve bana döndü. Havluyla iyice bedenimi kuruladıktan sonra kendi kıyafetlerini bana giydirdi. Onun şefkatli dokunuşları beni mayıştırmıştı. Her an kolları arasında uyuyakalabilirdim. Beni giydirdikten sonra yatırdı ve üzerime yorganı örttü. Alnıma bir öpücük kondurup fısıldadı. "Hemen geleceğim güzelim." Kafamı sallayıp gözlerimi kapattığımda o, odadan çıkmıştı. Saniyeler sonra gelen su sesinden, onun da duş aldığını anlamıştım. Gittikçe mayışırken uykuya dalmama ramak kalmıştı ama yatakta bir hareketlilik hissettim. Umursamadan yastığıma iyice sokulurken güçlü bir kol beni kendisine doğru çekti ve sıkıca sarıldı. Korhan'ın nefesi boynuma çarparken ona biraz daha yaklaşıp kendimi dünyanın en huzurlu uykusunun kollarına bıraktım. Sabah gözlerimi araladığımda yatakta tek başıma olduğumu fark etmiştim. Gözlerimin önüne dün gecee yaşanan anlar saniye saniye gelirken utançla yorganı kafama kadar çekip yüzümü kapattım. Ben neler yapmıştım öyle! Ama bir taraftan da mutluydum çünkü çok istemiştim. Yataktan kalkıp evin içerisine bakındığımda mutfaktan kahve kokusu almıştım. Mutfağa gittiğimde, Korhan'ı üniformasıyla, sırtı bana dönük, kahve içerken buldum. Askeri üniforma üzerindeki duruşu, geceki tutkulu adamın tamamen yerine otoriter komutanın geçtiğini gösteriyordu. Nefesim kesilmiş şekilde ona bakarken onun bakışları bana dönmüştü. "Günaydın." "Günaydın," dedim gülümseyerek ve yanına gittim. Tam karşısına geçip bir kolumu onun boynuna doladım ve boştaki elimle, onun kahvesini alıp bir yudum aldım. Yudumlamamla yüzümü buruşturmam bir oldu. Bu kadar acı kahveyi nasıl içebiliyordu? Korhan yüz ifademe karşı gülerken alnıma bir öpücük kondurdu. "Sana sütlü kahve yapayım, gel." "Nasıl içebiliyorsun bunu?" dediğimde bardağı elimden alıp kafasına dikti. Bana da kahve hazırladıktan sonra beraber masaya geçtik. Daha doğrusu o geçmişti. Ben tabi ki kucağına oturmuştum. "Gidecek misin?" "Görev var güzelim," dediğinde kafamı salladım. Ben de biraz antrenman yapardım. Ralli yarışmacısı olacağımı hocalarım hariç kimse bilmiyordu sonuçta. Korhan'a da söylemeyi düşünmüyordum. Bunun, herkese sürpriz olması taraftarıydım. Antrenman ve bolca spor yapmalıydım ama bunu gizlice yapmaya çalışacaktım. Sporu düşününce aklıma platin sarısı saçlı kızın gelmesiyle kaşlarımı çattım. "Spor salonuna sık sık gidiyor musun?" Kafasını belli belirsiz salladı. "Sadece ağırlık çalışmak istediğimde. Ya sen?" "Eski düzenimi yeniden kurmak için ben de başladım," dediğimde bu sefer o kaşlarını çatmıştı. "Mümkünse ben varken gitmeye çalış. Sana salça olmalarını istemem." "Yok ya sen orada tekken iyisin. Özellikle de platin sarısı saçlı kızlarla," dediğimde sırıttı. "Muhabbet açmaya çalışan çok oluyor ama pas vermiyorum." "Neden ya? Seversin sen," dedim alaycıl bir şekilde. Kıskanan tavırlarım ona keyif veriyor gibiydi. "Çünkü oraya sadece spor için gidiyorum." "Benim için öyle değil ama," dediğimde tek kaşını kaldırmıştı. Ben ise onu kıskandırmaya devam ettim. "Cennet gibi yer sonuçta kaslı erkeklerle dolu." "Onların hepsini," diyip duraksadığında dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu halinin bana tatlı gelmesi normal miydi? Korhan'ın birden telefonu çalınca kupasını masaya bıraktı. "Gitmem gerek." Beraber ayaklandığımızda elimi tuttu ve beraber dış kapıya doğru yürüdük. O, asker botlarını giyerken gülümseyerek onu izledim. Kalktı ve bana sıkıca sarılıp alnıma bir öpücük kondurdu. Onun parfüm kokusunu soluduğumda gözlerimi kapattım. O kadar güzeldi ki onu bırakasım gelmemişti. "Dikkatli ol." "Sen de. İyi görevler," dedim. Kapıyı açıp evden çıktığında bana dönüp gülümsedi. Ben de gülümseyerek ona el salladım. Sanki evli gibi hissetmiştim ve onu işe uğurlamak bana çok güzel gelmişti. Kapıyı kapatıp kahvemi içmeye dönerken aklıma gelen fikirle eve bakındım ve onun parfümünü aramaya başladım. Banyoda siyah parfüm şişesini bulmuştum. Gülümseyerek üzerimdeki, onun tişörtüne sıktım ve kahvemi bitirip evden çıktım. Bizim evin kapısını çaldığımda Asya beni karşılamıştı. Gözleri, üzerimi süzerken kocaman olmuştu. "Kızım ne yaptın sen?" "Şşh sessiz ol. Herkese duyurmak mı istiyorsun?" dediğimde kolumdan tutup beni içeriye çekti. "Ay sonunda yattınız mı?" "Hayır be. Saçmalama," dediğimde şüpheyle bana baktı. "Bu halin ne o zaman?" "Sadece yakınlaştık. İlerisi olmadı," dediğimde şok içerisinde ağzını kapattı. "Ne kadar yakınlaştınız?" "Biraz tadımıza bakmış olabiliriz," dedim kızararak. Asya kıkırdadı. "Ee nasıldı?" "Harika," diye fısıldadığımda sesli bir şekilde kahkaha attı. "Ay biliyordum, Doğanay ağabey seninle ilgilenince öyle bir geldi ki yanınıza ikinizi de sikecek sandım." Söylediğine karşılık istemsizce gülerken onun koluna vurdum. "Salak kız." Odama geçip antrenman için hazırlanmaya başladığımda koyu mor elbisemi giyip hafif bir makyaj yaptım ve evden çıkıp arabama geçtim. Artık antrenmana başlayabilirdim. Son hız caddeye sürerken yolların boş olması beni gülümsetmişti. Ama dakikalardır gözüme çarpan bir araba vardı ve ben nereye gidersem o da oraya gidiyordu. Ben, takip mi ediliyordum? Daha da hızlanarak onu atlatabilirdim ama henüz iş saati olduğu için trafikte bir engel teşkil etmek istemiyordum. Süratsiz bir şekilde sürdüğümde ileride karşıma arabalar çıkabilirdi ve feci kazanlar olabilirdi. Korkarak bir petrol ofisi bulmaya çalıştım. Bana zarar vermeye çalışırsa oradakilerden yardım istemeyi planlıyordum. Korhan'a da yazamazdım çünkü görevdeydi. Yolun biraz ilerisinde gördüğüm petrol ofisine giriş yaptım ve arabamı kenara çektim. Siyah araba da peşimden gelmişti ve tam yanımda durmuştu ama içerisini göremiyordum çünkü camlarda film vardı. Ben kaşlarımı çatarak arabaya bakarken birden arabanın camı aşağıya indi. Karşımda gördüğüm kişiye şaşkınlıkla bakakaldım. "Doğanay?"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD