Ateş mi ? Buz mu ?

1512 Words
Sena'nın Anlatımıyla Ömer beni kucağında sınıfa kadar getirmiş, sırama bırakırken de bacaklarımın altında kalan eliyle elbisenin içinden bacağımı okşayıp sıkmıştı . Hemen yüzüne baktım. Zaten oda geri çekildi ve " Çıkışta görüşürüz. " diyerek sınıftan çıktı. Sınıftakilerle çok samimi değildim. Bakışlar umurumda değildi yani. Bütün derdim netlerimin daha çok olmasıydı. İyi bir üniversite, iyi bir bölüm ve güzel bir hayat demekti. Babam her ne kadar bunu kendi için istese de öyle olmayacaktı. Sema ile gidecektim o cehennemden. "Geçmiş olsun!" dileklerine sağ olun teşekkürler gibi kısa cevaplar verdim. Telefonum titreyince Şeyda mesaj attı sandım. Ancak tanımadığım bir numaraydı. " O pamuk gibi teninde parmaklarım gezsin istiyorum. " Ateş basmış gibi yanmaya başladım. Bir mesaj daha geldi. " Ellerimin altında nasıl da titriyordu bacakların ! " Şu an sadece bacaklarım değil her yerim titriyordu. Daha önce emdiği boynum ve bugün okşadığı bacağım, temaslarını hatırlamış gibi yanmaya başlamıştı. Bir mesaj daha geldi. " O boynunda morluklar bırakana kadar alıştıracağım seni. Değil huylanmak, bana fazla alan açmak için diğer tarafa çevireceksin o kafanı. " İki ayağım iki kıyıda sanki. Bir taraf buz, diğer taraf ateşti. Ondan önce her şey soğuk, renksiz ve cansızdı. Tıpkı bir buzdağı gibi... Ama şimdi her şey yanıyor, alev alıyordu. Benden büyük olması bile bir şey ifade etmiyordu. İçimde bir yerler yangın yerine dönüyordu. Ona bağlanmaktan korkuyordum.Bir mesaj daha ve irademe atılan son darbe ! " Ve dediğim gibi ben yapamayacağım ya da tutamayacağım sözleri asla vermem Bebeğim" Canhıraş son mantık dallarını arayıp bulmaya çalışıyordum. Kimse ilk günden bir erkekle bu raddeye gelmezdi. Hele ikinci gün bu konuşulanlar hiç normal değildi... Güç bela parmaklarım titreye titreye " Sus lütfen... " yazdım. Telefonu yerine koyarken bir kez daha titredi. Ancak o mesajı okursam, benim de titreyerek boşalmam an meselesiydi. Hayatıma giren bu duygular bana çok yabancıydı. Öğle arasında Şeyda geldi. Ona olan biteni telefonda anlatmıştım bir önceki ders arasında. Duyar duymaz koşup gelmişti . Sarıldı önce sıkı sıkı. Şimdi nasıl olduğumu sordu. İyiyim diyerek geçiştirdim. Çünkü bundan daha büyük bir sorunum vardı. Kulağına tuvalete gitmem gerek diye fısıldadım. Yardımıyla tuvalete geldik. Şeyda " utanmayacaksan gelip yardım edeyim. " dedi. " Saçmalama lütfen ! " diyerek işimi hallettim. " Çıkıyorum " diye seslendim ama Şeyda'dan ses yoktu. Ne oldu acaba diye düşünürken çıktım. Elinde benim telefonumla kalakalmış Şeyda, hemen karşımdaydı. Ekranı bana çevirerek bakışlarını bana dogrulttu. Yanakları kızarmıştı. Numarasını hala kaydetmemiştim. Önceki mesajlar göründüğü gibi, yeni mesajları da ekranda yerini almıştı. " Zamanla susma söyle diye yalvaracaksın bebeğim. Ve ben sana yapacaklarımızı zevkle anlatacağım ! " " Güzelim, derslerini dinliyorsun değil mi ? Yoksa mesajları okuyup hayal mi kuruyorsun ? " " Offffff, eğer hayalini kuruyorsan bilmem gerek. Söyle bana bitanemm. Seni de ateş bastı mı ? " " Belli bir yerlerin zonkluyor mu ? " Okumayı bitirince benim de yüzüm yanmaya başlamıştı. Şeyda'ya Ömer'den bahsetmiştim ama, böyle sapıkça konuşmalarını utandığım için söyleyememiştim. " Kanka neden izinsiz mesajlarımı açıyorsun ? " Birden sesim sinirli ve gergin çıkmıştı. Kaşlarım kendiliğinden çatılmış, bakışlarım ok gibi ona saplanmıştı. Telefonu aldım hemen elinden. Ekranı kilitledim. Kollarını birbirine bağlayıp lavabonun kenarına kalçasını yasladı. Tek kaşını kaldırdı. Bu onun ' Anlat ' deme şekliydi.. O mesajlar benimdi. Bana aitti ! Ne hakla bana sormadan okuyabilirdi ki ? Ellerimi yıkarken sakinleşmeye çalışıyordum. Şeyda 'ya bir sapık olduğunu, ne kadar engellesem de farklı numaralardan ulaştığını söyledim. Arada yazıyor sonra kayboluyor gibi bir şeyler saçmaladım. İnanmadı ama yapacak bir şey yoktu. O gidince ben telefona sarıldım hemen. " Attığın mesajları arkadaşım gördü. Beni rezil ettin ! Her ne yapmaya çalışıyorsan buna bir son ver ! " " Ne hissettin peki ? " " Mesajları gördüğünde ? " " Utandın mı bu konuşmalardan ? " " Yoksa o da bunları hayal eder diye kıskandın mı ? " " Cevap ver bana asi kızım, dürüst ol ! " " Bana ne hissettiğini söyle bebeğim ! " " Sana o hissin daha fazlasını vereyim ! " Bir mesaj atmıştım ama peşine bir sürü şey demişti. Ne hissettiğimi düşünürken, yeniden mesajlar gelmeye devam ediyordu... Aklım puslu bir hava gibi sislerle çevrilmişti. Her sisin ardında, Ömer'in silueti vardı. O normal değildi. Dikkatli olmam gerekiyordu. Beni değiştirecek diye korkuyordum. Galiba kıskanmıştım. Cevabım buydu. Çünkü biz Şeyda ile her şeyi paylaşırdık. Gizli saklımız yoktu. Bakabilirdi yani ama... Bu sefer verdiğim tepki onu da beni de şaşırtmıştı. Son ders de bitmiş kitaplarımı topluyordum. Ömer içeri girince sınıftaki kızlar birbirini dürttü. ' Şuna bak ' der gibi. Kimseye bakmadan direk yanıma geldi ve bana yardımcı oldu. Eteğime ve ayağıma dikkat ederek beni kucağına aldı yine. Keyfi gayet yerinde duruyordu. Ona bakakaldığımı görünce dönüp bir göz kırptı " Çok mu özledin bebeğim hımmm ? " Utanıp kafamı çevirdim. " Ya yaa ne demezsin ! Gözüm kapıda kaldı, bir an önce gel diye ! " Birden iyice beni sıkarak bağrına bastı ve bıraktı. Şaşkınca ona bakarken " Bir gün bunları alayla değil gerçekten söyleyeceksin küçük hanım ! " diyerek beni susturdu. Arabaya bindik ve yola düştük. Radyoda güzel bir şarkı çalıyordu ama yabancıydı. Müsait bir yerde sağa çekti arabayı. Kontağı kapatınca ne oluyor diye ona baktım. " Şimdi sen bana cevap verene kadar, bu araba çalışmayacak. Üstelik bu sefer senin yüzünden geciktigimizi söylerim babana. O yüzden hızlı ve doğru bir şekilde cevap ver bana. " " Ne cevabı? Neden bahsediyorsun sen ? " Bir nefes aldı ve ciddi bir şekilde baktı. " Mesajları oku ve hepsinin cevabını ver şimdi. " Kafamı salladım ve mesajları açtım. İçimden okuyup, dışımdan cevaplarını verecektim. Yanaklarım kızarıyor, yanıyordum. Derin bir nefes de ben aldım. Ciddiyetle ona baktım. " Titriyordum çünkü daha önce hiç bir erkek bana öyle dokunmadı. Bunları hayal edip heyecanlanmadım. Devamını istemedim. Kulağıma edepsiz şeyler fısıldamanı arzulamadım. Arkadaşım gördüğünde utandım. Kıskanmadım. " Cümleleri zar zor tamamlayabilmiştim. Yutkunamıyorum da.. Boğazımda bir şey takılı kalmış gibiydi. Bakışları dalgalandı. Yutkundu. " Pekala, ben senin de gözlerinde o isteği gördüğüm için öyle yaklaşmıştım. Amaaa... Eğer istemiyorsan, seni zorlayacak ya da taciz edecek değilim. Ben sana karşı bir şeyler hissetmiştim . Madem karşılığı yok ben de içime atarım bebeğim. Pardon artık bebeğim yok, Sena diyeceğim. Sen de rahatlayabilirsin. " Bu kadar kolay ikna olacağını düşünmemiştim. İncinmiş gibi duruyordu. Utanmasa çocuk gibi dudağını sarkıtıp ağlayacaktı. Benden bir cevap beklemeden önüne döndü ve arabayı çalıştırdı. Yol boyunca bana hiç bakmadı. Sadece yola bakıyordu. Öyle bir hale gelmişti ki kendimi sorguladım. Aman neyse ne bende zaten böyle olmasını istemiştim. Neyse ne ! Eve getirdi beni. Kapıdayken kucağından indirdi. Kapıyı babam açtı ve Ömer'i içeri davet etti. İstemedi elindeki içki poşetini babama verip iyi geceler diledi ve gitti. Arkasından bakakaldım. Babam " gir artık içeri. " dedi. Yemeğimi yiyip yatağıma girdim güç bela. Aklıma takılmıştı. Düşünürken uyuyakalmışım. Sabah " 5 dakikaya kapıdayım hazır olur musun ? " diye mesaj atmıştı. Ben zaten erkenden kalkmış onu beklemiştim. Dediği sürede geldi ve bir yabancı gibi beni kucağına aldı, bıraktı ve kendi yerine geçti. Hiç konuşmadı. Hiç bana bakmadı. Dershanenin önüne gelince yine aynısı oldu. Eve yakın bir yere geldiğimizde dörtlüyü yakıp aşağı indi. Karşıdaki tekele girdi. Bir haftadır o kadar resmiydi ki, karşısında çekinmeye başlamıştım. Onu beklerken bende hüzünlendim sebepsizce. Geri dönerken bile bana bakmadı. Elindeki büyük siyah poşeti aramızdan arkaya doğru uzanıp bıraktı. Yine bakmadı. Koluna temas edip " Yüzüme bakmayacak mısın ? " diye sordum. " Hislerimle oynama Sena. Kendimle başa çıkmaya çalışıyorum. Bunu daha fazla zorlaştırma olur mu ? " Tamamen yabancı biri gibi olmuştu. Ne teması vardı, ne bakışlarındaki o müstehcen hava, ne de aurasi... Bu yeni adam hoşuma gitmemişti. Hayatım sanki yine o buzdan günlere evrilmişti. Sesimi sert tutup sağdaki araya girmesini söyledim. Ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu. " Orası evinizin yolu değil " dedi. " Sen sağa dön " dedim. Sıkıntılı bir nefes verip sağa döndü. Bu sokak terkedilmiş evlerle doluydu. Hepsi geri dönüşüm için yıkılıp tekrar yapılmak üzere boşaltılmıştı. "Dur burada" Durdu ve bana baktı. " Ne yapmaya çalışıyorsun Sena, geç kalacağız ! " " Asıl sen söyle ! Neden yapıyorsun bunu ? Arkadaş gibi olabilirdik. Ama sen öyle bir duvar ördün ki aramıza seni göremiyorum bile. Ya hep ya hiç mi sen de ? Bir ortan yok mu ? " Dişlerini sıktı. Direksiyona vurdu birden. " Yok ulan yok ! Aşık oldum kızım ben sana ! İlk bakışta aşk nedir bilir misin sen ? Bilme amenna ama bana uzak dur dedin, yaklaşma dedin! Kendimi dizginlemeye çalışıyorum. Şurada bir hafta sonra alçı çıkacak. Kurtuluyorsun benden işte ! Görmezsen de sorun olmaz. Ama beni de düşün Sena. Zor dayanıyorum yapma ! " Kalbim sıkıştı. İlk kez bir ilanı aşk alıyordum. Ama onu dinleyince ne kadar kırdığımı gördüm. Bir an da yaşadığı öfke patlamasıyla itiraf etmişti her şeyi.. Üstelik dediği o kadar doğruydu ki ! 1 hafta sonra alçı çıkınca o gidecekti. Ben yine aynı boktan hayatıma geri dönecektim. Ama o geldiğinde renkler coşmuş, hava ısınmış hatta her dakika yanmaya başlamıştım. Cehennem ateşi buysa yanmaya razıyım diyecek noktaya gelmiştim. Bu bir hafta onun uzak duruşu ve kalan bir hafta beni korkuya sürükledi. Düşünmedim, duygularıma teslim oldum. O bir şeyler söylüyordu hala. Ama ben kendi duygularıma odaklanmışken ne dediğini anlamadım. Önemli de değildi zaten. Sol elimi uzatıp ensesinden kendime çektim. Sağ elimle yanağını kavrayıp dudaklarına kapandım... . . . . . Devam edecek.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD