Soğuk dağ gecesi, yüzüme tokat gibi çarpıyordu ama içindeki ürpermenin nedeni sadece rüzgâr değildi. Mayının üstünden kurtulduğum o dakikalardan sonra zaman, daha keskin akıyordu. Her adım, her nefes, sanki hayatla daha bilinçli bir pazarlık gibiydi. Ölümle göz göze gelmişti ve şimdi yaşamak, sadece bir içgüdü değil, bir bilinçti. Kuzey’in daha önceden dediği gibi: yaşamın kıymetini bilmiyorsun. Bir kere daha ölümle burun buruna gelmiştim, ama bu daha farklıydı. O zaman korkmamıştım; ama az önce çok korkmuştum. Belki de gerçekten yaşamın kıymetini bilmiyordum. Acaba Kuzey kaç kez ölümle burun buruna geldi? Bana “yaşamın kıymetini bilmediğimi” söylemişti; acaba kendisi biliyor muydu? Çünkü bu alanda yaşamak mucize gibiydi; ölüm ise sıradandı. Operasyonun ardından Gölge Timi, dikkatli adı

