Nazlı'sız Bir Hayat

1407 Words
NAZLI Başımı yastığa koyduğumda içimi kemiren beni yiyip bitiren duygular nihayet gün yüzüne çıktılar. Üç gündür Aras'la doğru düzgün konuşamamıştık bile. Ne zaman arasam müsait olmadığını söylüyor ya da telefonlarıma cevap bile vermiyordu. Ne olmuştu bu adama anlamıyorum. Okul meselesi yüzünden mi bu şekilde davranıyordu acaba? Eğer öyleyse boşuna çabalıyor, ne olursa olsun ben okumak istiyorum. Başka bir şeyler olmalı diyerek fikirler üretmeye başladım. Kendimi rahatlatmaya ihtiyacım vardı. Belki de annesi rahatsızdı ya da işle ilgili sıkıntıları vardı. Bir ümit arar diye elimde tuttuğum telefonumun ekranını açtım ve mesajlar bölümüne girdim. Her gece iyi geceler Nazlı'm diye mesaj atan adam bu saat oldu hâlâ tek bir kelime bile yazmamıştı. Kalbim sıkışıyor nefes almamı engelliyordu. Cesaretimi topladım ve son kez mesaj atmaya karar verdim. Buna da cevap alamazsam bundan sonra onu asla ne arayacak ne de mesaj atacaktım. Mantıklı gelen bu düşünceyle; "İyi geceler," yazıp gönderdim. Bir dakika geçti. Telefon hâlâ elimde ama hiçbir bildirim yok. İki dakika. Beş dakika. On beş dakika. Yarım saat. Artık ümidi kesmiştim ki mesaj geldi. Boşuna evham yapıyorsun Nazlı bak hiçbir sorun yok işte. Mesajı okuduğumda içimi büyük bir korku kapladı. "Konuşmamız gerek Nazlı. Yarın seni ikide alırım." Yazdıklarını tekrar tekrar okudum. Konuşmamız gerek canım. Seni çok özledim. Yarın seni ikide alırım yazmak yerine. Gayet soğuk ve mesafeli bir şekilde konuşmamız gerek Nazlı demiş. Bu düşüncelerle sabaha kadar gözüme bir gram uyku girmedi. Öğleye doğru anneme canımın sıkıldığını biraz hava almak istediğimi söyledim. Neyse ki benim durgun halimi görünce; "Tabi kızım çık gez biraz. Yasemin'e ya da Ayça'ya da haber ver istersen sana arkadaş olsunlar," dedi "Yok anneciğim tek başıma olmak istiyorum." Her zamanki gibi çıkmadan önce yanaklarından öptüm. Aras'ın beni aldığı sokağa geldiğimde arabası oradaydı. İlk defa ayaklarım gitmek istemiyor bana geri dön Nazlı diye yalvarıyordu. İçimde kötü bir his var. Sanki bu aşkın sonuna gelmiştik ve fırtınalı başlayan büyük aşkımız fırtınaya kapılıp yok olup gidecekti. Ellerim titredi kapıyı açarken, sessizce koltuğa yerleşip oturduğumda çekinerek ondan tarafa dönüp baktım. Düşünceliydi hatta anlamlandıramadığım şekilde öfkeli görünüyordu. Kime ve niçin? "Nasılsın?" "Çok iyiyim." Hayır hiç iyi değilim Aras. Neler oluyor deli gibi merak ediyorum ve ölesiye korkuyorum. "Sen?" "Ben..." dedi ve sustu. Derin bir nefes alarak arabayı çalıştırdı. Yol boyunca tek kelime bile etmedi. Bense dudaklarımı kemirmekten, parmaklarımla oynamaktan başka hiçbir şey yapamadım. *************** ARAS Gerçekle yüzleşmem gerekiyordu. Nazlı'yı daha fazla kandıramazdım. Onu kaybetmek istemiyordum ama biliyorum ki gerçeği söylediğim an beni terk edecek. Bu boktan hayatımı güzelleştiren, beni mutlu eden ve sevdiğim tek gerçeğimi kaybedeceğim. Aldığım nefesti o benim, kalbimin ritmini hızlandıran beni heyecanlandıran, dünyamı aydınlatan güneşimdi. Tekrar karanlığa mahkûm olmak istemesem de, ne olursa olsun ucunda onu kaybetmek bile olsa bunu ona yapmamalıyım. Karar onun ve ne derse ona saygı duyacağım. Yine onunla tenhalarda buluştuğumuz bir gündü. Temmuz ayının son haftasıydı. Ben oturmuş arabada onu beklerken, nihayet görüş alanıma girmişti. Tanıştığımızdan beri neşesi eksik olmayan Nazlı'yı ilk defa bu kadar durgun, üzgün ve düşünceli görüyordum. Allah'ım ben ne yapmıştım böyle bu kıza? Koltuğa yerleşirken o kadar ürkek ve çaresiz görünüyordu ki, kendimi zor zapt ettim. Ona sarılmak, teselli etmek istesem de onun iyiliği için uzak durmalıyım. Yol boyunca konuşacak cesareti bulamadım. Nihayet her zamanki tenha yerimize geldiğimizde arabayı durdurdum. Nazlı'ya baktığımda kucağında birleştirdiği elleriyle oynuyordu. Nihayet beni rahatsız eden vicdanımı dinledim ve cesaretimi toplayarak konuyu açtım. "Nazlı." O güzel yeşillikleriyle baktı bana. İnsanın bakmaya doyamayacağı bir yüzü vardı ve belki de bu güzel yüzü son görüşümdü. "Efendim Aras?" "Sana bir şey söylemek istiyorum." "Dinliyorum aşkım." Ha siktir. Bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum. Onun üzülmesine dayanamam ki. Benim tepkisiz halimi görünce hafif tebessüm etti. Benim neşesi eksik olmayan Nazlı'm. "Eh hadi ama." Ah Nazlı'm ne söyleyeceğimi bilsen duymak için bu kadar hevesli olmazdın. "Senden çok önemli bir gerçeği sakladım." Durgunlaştı. Korku dolu bakışlar almıştı az önceki aşkla bakan gözlerinin yerini. Sabırsızca "Devam et," dedi bana. "Ben..." Allah'ım bana yardım et. Söyleyemiyorum. "Sen ne Aras?" Öfkelenmişti anlaşılan. "Ben bunu sana söyleyemedim çünkü seni kaybetmekten korktum." "Allah aşkına neler olduğunu söyle? Kaç gündür bir tuhafsın. Sebebini bilmek istiyorum." "Hiç hoşuna gitmeyecek şeyler duyacaksın Nazlı'm." "Bırak da buna ben karar vereyim." "Ben..." Duraksayıp gözlerimi kaçırdım. "Ben seninle tanışmadan birkaç ay önce evlenmiştim Nazlı." Söylemiştim sonunda. Resmen yumruk yemişe dönmüştü. İki kaşını birden kaldırdığında, duyduklarını idrak etmeye ve sindirmeye çalışıyor gibiydi. Ne kadar sessiz kaldı bilmiyorum ama dakikalar bana saat gibi gelmişti. Boğazını temizledi konuşmadan önce "Sen..." Kelimeler ağzından zor dökülüyordu. "Sen gerçekten evli misin? Şaka yapıyorsun değil mi?" Gözlerinde gördüğüm yıkılış beni yerle bir ederken, gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Korkak bir adam olmadım hiçbir zaman "Üzgünüm Nazlı. Ben bunu sana en başında söylemeliydim ama yapamadım. Senin büyüne öyle kapıldım ki, beni terk etmenden korktum." Yaşadığı hayal kırıklığını gözlerinden süzülen yaşlar eşliğinde ortaya koydu. Aman Allah'ım ben ne yapmıştım böyle. "Peki şimdi değişen ne? Artık korkmuyor musun beni kaybetmekten?" Yanağına süzülen inci gibi gözyaşlarını silmek için elimi uzatmıştım ki, başını geriye çekerek benden uzaklaştı. "Ne kadar çok korkuyorum bilemezsin ama sana her baktığımda sakladığım bu gerçeğin altında ezildiğimi hissediyorum." Arabanın kapısını açtığı gibi kendini dışarıya attı. Ben de hemen inip peşinden gittim. Elini tutmaya çalıştığımda hızla benden uzaklaşıp birkaç adım geriledi. "Çok üzgünüm Nazlı. İlk defa ne diyeceğimi bilmiyorum. Tek bildiğim yanımda olman bana mutluluk ve huzur veriyor. Seni kaybetmek istemiyorum." Ne kadar üzgün olduğumu anlasın istiyordum. Komik bir şey söylemişim gibi kahkaha attı. O kadar kızgın ve kırılmış görünüyordu ki ona bakmak kalbimin sızlamasına neden oldu. Hiç konuşmadan öylece durdu ve ağladı. Onun kalbini kıranın ben olduğumu bilmek kendime öfkelenmeme sebep oluyor, beni çaresiz bırakıyordu. "Beş ay önce evlendim. Anlaşmalı bir evlilikti," diye açıklama yapmaya başladığımda bana öfkeyle baktı. "Bunları duymak istemiyorum," diye bağırdı ve aynı tonla devam etti. "Lanet olsun ben seni sevmiştim. İlk defa sevdim Aras ve sonucunda ne oldu biliyor musun, aldatıldım. Sen bunun ne demek olduğunu asla bilemezsin." Durdu gözlerimin içine baktı. "Bunu bana neden yaptın? Oysa ben seni sevmekten başka hiçbir şey yapmadım." Hiçbir şey söyleyemedim, içimden kendime lanetler okumaktan başka. Burnunu çekti ve ellerinin tersiyle gözyaşlarını sildi. "Senden nefret ediyorum. Sakın bir daha karşıma çıkma ve beni arama." "Nazlı..." Devam etmemi engelledi o aşkla bakan yeşil gözleri. Beni tek başıma bırakıp giderken kendi kendime, bırak gitsin Aras, o mutlu olmayı hak ediyor, diye tekrarladım. Hayatımın en zor anıydı bu an. Onun beni terk edip gidişini izlemek. Keşke gözlerinde nefret görseydim. Bana hakaretler edip tokat atsaydı. Lanetler yağdırsaydı, belki bu kadar zor gelmezdi. Bu kadar acı çekmezdim. Onun gidişinin ardından yarım saat oturdum orada. Bu bitişi kabullenmek benim için çok zor olmuştu. Sonunda kontağı çevirdim ve istemeyerek de olsa evime gittim. "Erkencisin hasta mısın yoksa oğlum?" Annem erken gittiğim için doğal olarak şaşırmıştı. Şeyma etrafta görünmediğine göre her zamanki gibi dışarıda olmalıydı. "Hasta falan değilim anne. Keyfim yok." Sesim buz gibi çıkmıştı. Keyfim olmadığında bana dokunulmasından nefret ederim. Bunu bildiği için sesini çıkarmadı. Nefes alamıyordum, üzerimde bir ağırlık vardı. Her şey herkes beni öfkelendiriyordu o anda. Ne yapsalar batıyordu bana. Buraya gelmenin iyi bir fikir olmadığına kanaat getirdim. "Neler oluyor canım?" diyen anneme baktım. Beni en iyi tanıyan ve karşılıksız seven kadına. Sıkıntıyla ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. "Ben..." Ah anne. Biriyle konuşmaya nasıl ihtiyacım var bilemezsin. Âşık olduğumu söylesem, onsuz olamayacağımı ve onun yanında mutlu olduğumu söylesem. Beni anlayabilir misin? Sıkıntıyla dolanıp durdum ortalıkta. Annem telaşlanmaya başlamıştı. "Oğlum Aras'ım neyin var? Neden bu kadar gerginsin?" "Ben çıkıyorum anne. İşlerim var. Beni merak etme." Oturduğu yerden kalkarak peşimden geldi. "Aras nereye gidiyorsun?" Birkaç adım atmıştım ki arkamı döndüm "Bu akşam beni beklemeyin." Evden çıkıp iş yerime gittiğimde mesai saatinin bitmiş olması iyi olmuştu. Kendimi odama attım ve koltuğuma çöktüm. Artık Nazlı'sız bir hayat vardı önümde ve ben daha ilk günden zorlanmaya başlamıştım. Bitmişlik, tükenmişlik sarmalamıştı her bir yanımı. Meğer onsuz ben yaşamıyor nefes bile alamıyormuşum. Eski ruhsuz ve mutsuz Aras geri dönmüştü sonunda. İki gün boyunca evdekilerin huzurunu bozmamak için eve hiç uğramadım. Benim yüzümden sıkıntıya düşmelerini istemiyorum. Zaten Şeyma hamileydi bu durumdayken çocuğumun etkilenmesi iyi olmazdı. Baba olacağım için fazlasıyla seviniyordum ama annesinin Şeyma gibi sorumsuz bir kadın olmasına üzülmüyor değildim. Oysa Nazlı ne kadar harika bir anne olurdu. Onun hamile hali gözümün önünde canlanınca, elimde olmadan gülümsedim. Acı gerçek ise beynimde yankılanırken yumruklarımı sıkmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. Ben asla onun çocuğunun babası olamayacaktım. Başımın ağrıdığını hissedince, parmak uçlarımla şakaklarımı ovdum. Bütün bedenim uyuşmuş gibi ne yapsam onu aklımdan çıkaramıyordum bir türlü. Onsuz yapamıyordum, Nazlı'yı mutlaka görmem gerekiyordu. Şirketten çıktığım gibi arabama bindim. Soluğu Nazlı'nın evinin önünde aldım. Onu görmeli ve sesini duymalıyım. Yoksa çıldırmam an meselesiydi. Telefonumu elime alıp hiç düşünmeden aradım Nazlı'yı. Ne durumdaydı ve ne yapıyordu acaba? 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD