Ali İhsan bey teyzesinin uyuduğunu öğrenmiş, Muhtarla ve Meteyle birlikte doktorundan durumu hakkında bilgi almış, odasının önünde bekliyordu. Ayhan'a teyzesinin onu çağırma sebebiyle ilgili sorular soruyordu. Ayhan Züleyha'yı ve Hüseyin emmisinin ikisine de ettiği eziyetleri anlattı. Ali İhsan bey Hüseyin'in çocukluktan beri hırslı ve bencil biri olduğunu bilmesine rağmen, kendi öz yeğenine ettiklerine şaşırdı. Mete babasıyla konuşan adamın anlattıklarına inanamadı. Bir insan ölen kardeşinin kızını mal için nasıl kendi oğluyla evliliğe zorlar? Aklı almıyor du.
Züleyha ninesinin odasının olduğu kata gelince, muhtarın yanında daha bir saat önce onu düşmekten kurtaran adamı görünce küçük bir şok yaşadı. Melek'e "babanın yanındakiler kim tanıyor musun?" diye sordu. Melek " babam İstanbul'dan misafir gelecek demişti. Ninen çağırmış, akrabanızmış. Başka da bişey söylemedi. Babam da pek bi heyecanlıydı bu sabah misafirler önemli herhalde. Bahsetmemiş miydi hiç Hafize teyzem bu akrabalardan. Sen de tanımıyorsun kim acaba? Adam da ne öyle ya, bu ne yakışıklılık kızım boy, pos, karizma... Şimdi bu adam bizim buralı mı? Züleyha bırak bizim köyü, fakülte de bile yok böyle yakışıklı. dergilerden fırlamış mübarek...
Züleyha Meleğin aslında öyle erkek delisi bi kız olmadığını, kolay kolay bir erkek hakkında böyle konuşmayacağını bildiği halde o adamı bu kadar beğemesine bozulup, kızgın bakışlar atarak "Melek bi sakin mi olsan... Ne yükseldin tanımadığın adama. Kimse kim, küçük gelirsin hem sen ona" dedi imayla.
Melek Züleyha 'ya anlamayan gözlerle
" Ne anlamadım, küçük derken! "
"Aşağı inerken düşmekten kurtaran adam o işte. Teşekkür ettim, oda bana çocuk muamelesi yaptı. Hem kimse kim, ninem niye çağırdı acaba bu adamları? Hadi gidelim bakalım ninem uyanmadı mı daha "
Melek ile Züleyha kapının önüne gelince muhtar Ayhan "İhsan abi işte Züleyha da geldi." Züleyha'ya dönüp"Züleyha bak kızım bu İhsan amcan, Hafize teyzenin yeğeni. Bu beyde oğlu Mete. Nineni görmek için geldiler."
Bu tanımadığı akrabalardan ninesinin hiç bahsetmemesine anlam veremedi Züleyha, tıpkı orta yaşlı adamın kendine sevgiyle sıcacık bakışlarına anlam veremediği gibi. Oğlu demişti muhtar, Mete... adı bile bi değişik, gözleri de ne yeşili ki sanki fındık yaprağı gibi diye geçirdi içinden. Düşüncelerinden bir anda toparlanıp tanışma işinin yarım kaldığını hatırladı.
"Hoşgeldiniz" dedi. Ali İhsan bey'in elini öptü. Mete'ye de bi kafa selamı verip Muhtarın "buda benim kızım Melek" diye Meleği tanıtmasını izledi. Züleyha bir erkeğin gözlerine bakabilecek bir kız değil di, ama içinden bu adamın gözlerine bakma dürtüsüne bir türlü engel olamıyordu. İçinden kendine kızmaya başladı. bana ne? ne yeşiliyse yeşili, adamda bir şey sanacak, yanlış anlayacak...
Tanışma faslı böyle son buldu. Züleyha ninesini kontrol etmek için odaya girince ninesi uyandı. İlaçların sürekli uykusunu getirdiğine ve hiç halinin olmadığınına dair biraz söylendi. Züleyha ninesinin bu hallerine tebessüm edip, dinlenerek iyileşeceğini ve misafirleri olduğunu söyledi. Hafize hanım torunun bahsettiği misafirin beklediği kişi olmasını umarak
" Ali İhsan mı? Burada mı? Bekletme kızım gelsin." dedi.
Züleyha çıkıp "ninem sizi bekliyor buyrun" diyerek odaya davet etti.