16

617 Words
Züleyha kırık kapıdan çıkmış Mete'yi bekliyordu. Mete Züleyha'nın hala kırık kapıya bakıp ağladığını görünce " kapıyı da kırdım, o it de içerde böyle açık mı bırakacağız? " "Kapı da içerdeki de umrunda değil. İki ay içinde sınav sonuçları açıklanır. Tek isteğim ninemin iyileşmesi, Muhtara da söyleyeceğim şimdi bahçeleri biran önce satmam gerek, benim üstüme olduğu sürece bunlar vazgeçmez. Gidelim hadi, Melek arıyor sürekli. " "Babamda aramış kaç kere, gidelim." Avluya inip arabanın yanına gelince Mete arabaya bindi, binmesi için Züleyhaya bakıyordu. Züleyha arabaya binip binmemek arasında kararsız kalmıştı. Binse köyün içinden geçerken gören millet laf edecekti, binmeyip yürüyerek gitse hem ağladığını yüzünden, gözünden belli olduğu için karşılaştığı köylüler durup soru soracaklardı , hemde arabada kendini bekleyen kurtarıcısına ayıp olacaktı yine de "ben yürüsem daha iyi olur" dedi. " Züleyha bin hadi, evi bilmiyorum ki ben. Camlar film kaplı görünmüyor dışardan. Yürürsek daha çok dikkat çekersin." dedi Züleyha az önce aklından geçenleri acaba dışından da mı söylediğini düşünürken Mete şoför koltuğundan yandaki yolcu koltuğuna uzanıp kapıyı açtı. Züleyha arabaya bindi. Muhtarın evini tarif etti. Mete " biliyorum konuşmak istemiyorsun, bende üstüne gelmek istemem fakat az önce tecavüze uğruyordun, bak bu öyle üstü kapatılacak, ört pas edilebilecek birşey değil...ben hala şikayet etmen gerektiğini düşünüyorum" diyerek arabayı muhtarın evinin önünde durdurdu. " " Lütfen bu sorunu kendim çözmem gerekiyor. Bahçeler satılınca bu onlara zaten büyük bir ceza olacak, bu kadarla da kalmayacağım, sadece okulumu okuyup bitirmem gerekiyor hem kimsenin ahı kimsede kalmaz. Merak etme. Sanada çok teşekkür ederim." dedi yeşil gözlerine minnetle bakarken. Mete daha fazla ısrarcı olmak istemedi. İçinden tutup kolundan jandarmaya götürmek zorla şikayetçi olmasını sağlamak istesede daha fazla karışmaya hakkı olmadığının farkıdaydı. Bi şekilde, bi anda hayatına dahil olan bu küçük kız şimdiye kadar iyi idare etmişsede bundan sonra kendini ondan sorumlu hissetmesine engel olamıyordu. Arabadaki konuşmadan sonra birlikte içeri girmişler yemekler yenilmişti. Masadaki herkes Züleyha'nın doğru düzgün yemediğinin farkındaydı. Melek bir şeyler olduğunun, Züleyha'nın iyi olmadığının farkındaydı fakat arkadaşının hazır olduğu zaman zaten anlatacağını düşünüyordu. Mete ise hala ne yapabileceğini, nasıl yardım edebileceğini düşünüyordu. Yemekten sonra adamlar içeride sohbet ederken kadınlar ise mutfağı toplayıp çay yapıyorlardı. Annesinin mutfaktan çıkmasını fırsat bilen Melek daha fazla dayanamayıp Züleyhaya "canım, birşey olmuş belli, anlatmayacakmısın? O Mete mi canını sıkacak birşey dedi?" Züleyha arkadaşının gözlerinden kendisi için endişe ettiğini görebiliyordu fakat yaşadığı iğrençliği anlatmaya hazır hissetmiyordu kendini, sonra hazır hissedebilir mi onu bile bilmiyordu. "Melek ne desin adam benim canımı sıkacak, benim canımın sıkkın olması için daha başka birşeylere ihtiyaç mı var? Zaten sende dahil herkesin bildiği dünya kadar sebebim var." deyip acılı bir tebessüm etti. Birlikte içeri çayları götürdüler. Züleyha muhtara dönüp "Ayhan emmi ben dedemin üzerime verdiği bahçeleri satmak istiyorum. Acil alıcı bulman mümkün mü? Birde satılana kadar emmimin öğrenmemesi gerekiyor." Muhtar Ayhan nasıl anlatacağını bilemesede Züleyha'nın öğrenmesinin vaktinin geldiğini görüyordu. Herkesin meraklı bakışları altında kalkıp müsaade isteyip muhtarlıktan birşey alıp geleceğini söyleyerek hemen evin altındaki muhtar odasındaki dolaptan dosyayı alıp geri beraber oturdukları salona girdi. " Kızım alıcı bulmak sıkıntı değil ama deden oraları senin üstüne verirken bende yanındaydım. Bu dosyada tapuda ve noterdeki kağıtların bir kopyası var. Deden bana ne olur ne olmaz diye sende dursun demişti." sıkıntılı bir nefes çekip devam etti muhtar "Kızım deden emminin huyunu bildiği için, sana zorla kağıt imzalattırırlar elinden alırlar diye bir madde koydurttu satış sözleşmesine. Sen evlenip kendi yuvanı kurmadığın sürece bahçelerin satışı mümkün değil." Züleyha ve odadaki diğerleri muhtarın söylediği cümleleri anlamaya çalışıyorlar ve hiçbirinin aklına yatmıyordu. Züleyha dedesinin bir şekilde yine kendisini korumak için yazdırdığı bu maddenin yine kendine zarar vermesiyle iyice çöktü. "Emmim nasıl öğrendiyse biliyor bu maddeyi, şimdiye kadar sürekli evlilik diye tutturmasının sebebi de buymuş demek. Hiçbir zaman tapu istemedi ki, varsa yoksa Memetle nikah kıyacaksınız dedi durdu. Keşke daha önce söyleseydin bana da."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD