8

506 Words
Züleyha ninesinin odasının kapısında doktordan duyacağı iyi bir kaç cümle için bekliyordu. Doktor bu sabah vizitesinde hastanın yine bütün kan değerlerini istemişti fakat sonuçlar yine ameliyat için değerlerinin uygun olamayacağını gösteriyordu . Doktor durumda bi değişiklik olmadığını, ilaçlara yenilerini ekleyeceklerini söyleyip ayrıldı Züleyha'nın yanından. Muhtar Ayhan hastane bahçesine giren İstanbul plakalı aracın beklediği kişiler olabileceğini düşünerek kendini belli etmek için duran aracın yanına gitti. Ali İhsan arabadan inip Ayhan'a elini uzattı. Ayhan "Hoşgeldiniz" dedi. Çocukluk dönemlerinden birbirlerini az çok tanısalarda yıllardır görmediği Ali İhsan beyi hemen tanıması mümkün değildi. Arabayı uygun bir yere park edip babasının yanına gelen Mete'ye dönüp "sizde hoşgeldiniz" dedi. Ali İhsan bey için bu şehirde bulunmak hiç kolay değildi. Babası ölürken üvey kardeşleri arayıp babam seni istiyo dedikleri zaman bile benim babam annemle birlikte öldü diyerek gelmemişti terkettiği bu şehre. Şimdi teyzesinin onu görmek istemesine şaşırsada, Hasan'a olan can borcunu ödeme sırasının geldiğini anlamıştı. "Ali İhsan abi beni hatırladın mı? Uzunlar'ın Ayhan'ım ben. Rahmetli Hasan abiyle sen merada hayvanları otlatırken peşinize takılırdım." diye tebessüm etti. Ali İhsan " muhtarın oğlu Ayhan, hatırlıyorum elbet seni, demek sende baban gibi muhtar oldun. Hayırlı olsun.. Teyzemin durumu nasıl, bi gelişme var mı?" dedi. Mete "baba siz geçin ben bi su alayım bulurum sizi" diye ayrıldı yanlarından. Ayhan ile Ali İhsan hastenin içine ilerlerken Mete Sevda'yı aradı. Sevda'ya yola çıkarken babasıyla birlikte ailevi bir mesele için Amasya'ya gideceğine dair mesaj atmıştı. Melek duş almak ve biraz dinlenmek üzere abisinin evine gitmişti. Yengesiyle birlikte Züleyha için de biraz yiyecek atıştırmalık ve giyecek bi kaç parça kıyafet ayarlamışlardı. Arkadaşı kaç gündür o odanın kapısından ayrılmıyordu. Telefonla geldiğini haber vermek için aradığında ninesinin ilaçlar yüzünden uyuduğunu öğrendi. Züleyha 'ya sadece bi kahve içmek için aşağı gelmesi konusunda ısrar etti. Züleyha hiç istemese de arkadaşının dediğim dedik biri olduğunu çok iyi bildiğinden, sorumlu hemşireye ninesini emanet edip uyanmadan gidip gelmek için hızla aşağı indi. Merdivenlerden İnerken bir taraftan telefonla Meleği arıyordu. Nasıl olduğunu anlayamadan ayakkabısının açılan bağcığına basınca tam düşüyorum diye gözlerini yumdu.ikinci basamakta onu biri sıkıca belinden tutunca gözlerini açtı. Züleyha gözünü açar açmaz yemyeşil gözleri gördü. Kendini hemen toparlayıp "kusura bakmayın tuttuğunuz için teşekkür ederim" dedi. Karşısında ki yakışıklı adam gülümserken "dikkatli olmalısın küçük" deyince Züleyha adamın kendine gülmesine mi yoksa küçük demesine mi daha çok bozuldu bilemedi, kaşlarını çattı ve zaten teşekkür ettim diyerek başka birşey demeden indi kalan basamakları. Melek kafeteryanın önünde elinde iki çayla onu beklerken kıpkırmızı bi suratla Züleyha yı kendini ararken gördü, "Züleyha! buradayım" diye yanına çağırdı. "Bir şey mi oldu? Israr ettim diye mi kızdın? Babam yukarıya çıkıyormuş zaten, bi çay iç, bi hava al diye in dedim canım, ne bu suratının hâli " Züleyha arkadaşının yanlış anladığını anlayıp "yok Melek merdivenlerden düşüyordum az önce" deyince Melek telaşlandı " bişey oldu mu? " diye sordu. Züleyha " düşmedim bi adam tuttu." dedi. Melek rahatlayıp gülümseyerek "Züleyha düşmediğine mi sinirlendin?" diyerek sorularına bi yenisini ekledi. Cevap vermedi Züleyha bu soruya. Ne diyecekti ki? Güzel gözlü adam bana küçük dedi, güldü mü? Bunlara neden sinirlendiğini kendi de bilmiyor du ki. Çaylarını içip yukarı çıktılar.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD