5

667 Words
Ak yazı köyünde gecenin sessizliğini Ambulans sirenin sesi bozdu. Bütün ak yazı köyünü tedirgin etti yankılanan ses. Gelip Züleyha ile ninesinin avlusunda durdu. Emmisigil ve diğer köy ahalisi toplandı küçük avluda. ilk müdahaleyi evde yapan sağlık görevlileri Yaşlı kadını apar topar sedye ile ambulansa götürdü. Züleyha şoka girmiş gibi gözünden yaşlar aka aka izliyordu sağlık görevlilerini. Ambulansa ninesinin yanına binmek istedi fakat yasak diye izin vermediler. Memet ambulansın arkasından getirdiği beyaz Toros arabasına bindirmeye çalışsa da Züleyhayı " sizin yüzünüzden siz üzdünüz " diye bağırmaya feryat etmeye başladı. Melek koştu geldi o sırada sarıldı sıkı sıkı arkadaşına. Kara Ali dolmuşu aldı geldi hemen Züleyha ile Melek bide onları yalnız bırakmamak için Meleğin babası muhtar Ayhan'da bindi dolmuşa. yol boyu hıçkırıkları bitip tükenmek bilmedi. "Ya ninemde ölürse Melek? bu sefer hepten kimsesiz kalırım. Allah'ım ne olur onuda alma benden ..." diye ağlıyordu. ... Yoğun bakımın önünde Hüseyin, Memet, Kara Ali, Züleyha, Melek ve babası doktordan gelecek iyi bi haberi bekliyorlardı. Bir kaç saatlik sürede ninesinin zayıf kalbi iki kere durmuş doktorların müdahalesiyle hayata döndürülmüştü. Doktor odadan çıkınca Züleyha koştu " nasıl lütfen ninem iyi deyin." Doktor " Lütfen odamda konuşalım" dedi. Züleyha oradan ayrılmak istemese de Hepsi birden doktorun odasına yöneldi. Hastanın durumu kritik, kalbine giden damarların tamamına yakını kapalı üst üste iki atak geçirdi, ameliyat şart fakat değerleri çok düşük biraz beklememiz gerekiyor. Umarım değerlerinin düzelmesini beklerken yeni bir atak geçirmez, hasta yaşı itibariyle bi atağı daha kaldiramayabilir. Bu gece yoğun bakımda tedavisine devam ediliyor, verdiğimiz ilaçlar sabaha kadar uyutur. yoğun bakımın önünde kalabalık etmeyin yarından önce göremezsiniz." dedi. Odadan çıkınca Züleyha diğerlerine "siz gidin ben buradayım." dedi. Hüseyin Memet'e sende kal diye işaret etti. Durumdan rahatsızlık duyan Züleyha'nın imdadına yine Melek yetişti. Baba bende kalayım kız bi başına kalmasın sende dönme bu saatte köye Ali abiyle abimlerde kalın" dedi. Muhtar zaten köye dönmeyi düşünmüyordu. "Buralardayım Züleyha kızımı bırakma sen" dedi kızına sarılarak. Memet bütün gece koridorda Züleyha'yı ciğerci kedisi gibi izledi. Aslında ninesi de pek umrunda değildi hatta ninesinin ölmesi planları açısından daha da işine gelir diye düşünüyordu. Bir yandan izledi bir yandan kafasında Şeytani planlar kurdu durdu. .... Züleyha sabahı sabah etti oturduğu hastane koltuklarında. Melek iki büklüm uyuyakalmıştı yanında. Doktorun içeri girdiğini görünce kapıya doğru gitti. Melek vücudunu esneterek arkadaşının arkasından yürüdü "birşey mi oldu? uyandı mı? içim geçmiş canım ya kusura bakma" dedi. "Sende perişan oldun bizim için kusur ne demek. Nasıl öderim hakkını bilmem. Doktor şimdi girdi daha ben çok korkuyorum bu ameliyattan doktor da pek umutlu konuşmadı. Melek ne yaparım ben" "Allah'tan umut kesilmez ki canım hem Hafize teyzede seni bırakıp hiç bi yere gitmez" derken zorda olsa tebessüm ediyordu Züleyhaya. Konuşmaları bölen açılan yoğun bakım kapısı oldu. Ninesi sedye ile çıkarılıyordu. Hala uyuyordu ayak ucunda bağlı olduğu makinalar vardı. "Neden hala uyanmadı" diye telaşla sordu. Hasta bakıcı "odaya çıkarıyoruz doktorunuz bilgi verir" diyerek hızla asansöre yöneldi. Arkadan gelen doktor da geceyi sorunsuz atlattıklarını, birazdan hastanın kendine geleceğini, bir süre daha burada misafirleri olacağını söyledi. Odaya çıktığında ninesi kendine gelmeye başlamıştı. Züleyha yanına oturup elini öperek "beni çok korkuttun" diye sistemle karışık tebessüm ediyordu. "Benim güzel kızım vakit yaklaştı.Allah'ın dediği olur kızım. Ölmekten değil de senin perişan olmandan korkuyorum. Muhtar emmini ara gelsin ona diyeceklerim var" dedi. ... Muhtar Ayhan zaten hastaneye girmek üzereyken kızından telefon gelmiş Hafize teyzenin kendisiyle görüşmek istediğini öğrenmişti. Odanın numarasını öğrendikten sonra üçüncü kata çıktı. Züleyha ile Melek odada Memet kapıdaydı. Hazetmediği halde bi baş selamı verip kapıyı çaldı. Ninesi siz çıkın benim muhtarla konuşacaklarım var dedi. Şaşırsalarda çıktılar. Muhtar " şükür iyisin Hafize Ana korkuttun bizi " dedi. Yaşlı kadın Ayhan oğlum benim pek vaktim kalmadı. Senden bir şey isteyeceğim. İstanbul'da rahmetli ablamın oğlu İhsan vardı onu ara. Durumdan haberdar et. Hemen gelsin tek çarem o kaldı." "Hafize Ana İhsan abi en son on yıl önce sizinkilerin cenazesinde geldiydi köye. Adam koskoca kaymakamken bile arayıp sormadı. onca yıl sonra ne faydası olacak ki?" " Bilmediğin şeyler var. Rahmetli oğluma bi can borcu vardı. Artık ödeme zamanı geldi, sen ona ulaş ve acil gelecekmişsin de" dedi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD