Başımın tutkalla yapıştırılmış gibi hareketsiz durduğu yastığın üzerinden alnımdaki ter damlacıklarıyla hareket ederken ani bir solukla uyandım kaybolduğum uykudan. Dudaklarım arasından bir sızlanış döküldü ansızın. Kaybolduğum yer beni üstlenmediğim bir cezayla cezalandırır gibiydi. Pencereden vuran güneş ışığı yüzüme sertçe çarparken, kuşların cıvıltı yayan sesleri kulaklarıma benliğimde olmayan bir huzurla doluyor ve beynimin içinde dolanan rüyanın acımasız bir fısıldayışla sözleri tekrar etmesiyle burkulan yüreğim kasıldığı andan biraz daha acıyarak kalbin ağrıdığını bana bir kez daha kanıtladı. Gördüğüm şey neydi? Bir rüyadan çok her şeye benzeyen bir şey olduğuna emindim. Elimi saçlarıma attım. Derin soluklar verirken nefessi kaldığımı sanmak beynime uğultuları yaydı ağırca. Ayak

