İşten ayrıldığımda saat tam gecenin on birini gösteriyordu. Restorandan ayrıldığımda kendimi arkadaşlarla eve giderken değil, herhangi bir sokağa girip aylakça yürürken buldum. Hava bugün ayrı bir soğuktu. Tüylerimi havaya kaldıracak, gözlerimi yumup bedenimi bir köşeye çeki hareketsizce durup ısınmayı bekleyecek kadar. Üzerimde sadece koşudayken giydiğim ceketim vardı. Isıtmasa da soğuğun fazlasını kalkan gibi kaplıyordu, geri kalan soğuğu tenime kazıyordu. Dilimin üzerinde dizili tonlarca kelime vardı. Konuşsam kanatırdı, sussam acıtırdı. O cinstendi. Serin esen rüzgar bedenimi bir oz bulutu gibi uçurabilirdi. Bir sokaktan ayrılıp diğerine giderken ana yola adımladığımı fark ettim. Yavaşça damlalarını akıtan yağmur pencereye sıçrayan bir su damlası gibi okşayıcı naif hareketlerle yery

