Gökyüzündeki her bir yıldızın kapladığı gök üstündeki kara bulutlar umutsuzluk yağmurlarını üzerime akıtıyordu. İnsanları diğer varlıklardan farklı kılan şey irade verilmiş olmasıydı. Bizim bir beynimiz vardı. Biz düşünebilir ve irademizle doğru ve yanlışı ayırt edebilirdik. İster doğruya yönelir ister yanlışa sapardık. Bu insanın kendi benliğindeki özel kararıydı. Birisi size, 'Neden yaptın?' diye sormuyordu artık. İnsanlar bazen düz düşünüyordu. Bazen dolaylı yoldan bunu neden yaptığını değil de bunu yapmış olduğu için onu yargılayıp aşağılama hissine kapılıyordu. Tıpkı bir garson görevlisi olmak istediğimde diplomasi olan bir kıza iş vermek istemeyen işverenin attığı o bakış gibi. Arayacaklarını söyleseler de numaramıbile almamışlardı. Gerçi telefonum da yoktu ya, o ayrı mesele. Geçe

