İşe gitmek istemiyordum. Odadan çıkmak istemiyordum. Eflal beni biraz daha yalasın istiyordum. İçimdeki ateş iyice büyümeye başlamıştı ve artık dudakları ve parmakları yetmiyordu. Aletini istiyordum. Ben bu işi çözeceğim. Ben iş yerine de uygun olsun diye kumaş pantolonlu, gömlekli siyah bir takım giyerken Eflal’in telefonu çaldı. İkimiz de siyahlara bürünmüştük. Siyah stilettolarımı ayağıma geçirdim. “Alo Alparslan,” dedi Eflal ve dinlemeye başladı. Kulağım seste dinlerken makyaj masasının önüne geçtim. “Çok garip bir şey oldu. Bu sabah polisler geldi ve aldıkları her şeyi iade ederek operasyonunun durdurulduğunu söylediler. Bir yanlışlık olmuş sanırım, pardon dediler gittiler.” Elimdeki fırçanın hareketlerini durdurdum ve dinlemeye odaklandım. “Nasıl yani pardon?” dedi Eflal tekle

