Lal gitmiş ben arkasında sik gibi kalmıştım. Hayatımda hiç bu kadar yanlış anlaşıldığımı hatırlamıyorum. Aynı zamanda konuşma yetimi de kaybetmiştim. Resmen doğru düzgün iki cümle kuramamış kendimi açıklayamamıştım. Hayır neden kendimi açıklıyordum. Ellerim yanlarda arkalarından bok gibi bakıyordum. Yasef, Celasun ve Azer arkamdaydı. “Tutalım da salak saçma bir şey yapmasın.” Dedi Azer. “Saçmalama oğlum koskoca adam ne yapacak?” Saf Celasun. Hırsla döndüm onlara. “Vallahi billahi yakarım o evi. O. Evi. Yakarım. Nokta.” Sonra valeye döndüm. Hepsi bizi izliyordu. “Arabamı getirin.” “Aaaa. Olmaz ama. Çok alkol aldın. Bu halde arabaya binemezsin. Bana gidiyoruz. Oğlum sen benim arabayı getir.” “Gelmem sana. Karıma gideceğim.” “Eflal kafan güzel anlıyorum da bu gece rahat bırak kızı

