Gecenin küf kokan taş duvarları arasında dökülen kan, sabahla birlikte sessizliğe gömüldü. Baran, Ela’nın başucunda otururken ilk defa içindeki gölgelerin hafiflediğini hissetti. Yaver’in ölümü, bir intikam değil; geçmişin yarım kalmış cümlesinin son noktasıydı. Ela hâlâ bitkin, ama gözleri artık daha parlaktı. Uykusundan uyandığında ilk gördüğü şey Baran’ın elleri oldu; avuç içi hâlâ sıcak, hâlâ oradaydı. Ela, dudaklarının kenarında yorgun bir tebessümle fısıldadı: “Gözlerin… daha sakin bakıyor.” Baran, Ela’nın elini avuçlarının arasında sımsıkı tuttu; sesi kısık ama doluydu: “Çünkü korkumun adı sendin… ve sen nefes alıyorsun. Artık korkunun yerine umut var.” Ela, başını hafifçe yana çevirdi; omzundaki bandajın üzerinden geçen sızıyı hissetti, ama bu kez gözlerinde korku yoktu. “Senin i

