EYVAH! KADIN OLDUM! (Tamamlandı)

Bölüm 2

Suat'ın Yiğit'e olan nefreti üniversite günlerine kadar gidiyordu.

Ülkenin en iyi üç üniversitesinden biri olan Can Üniversitesi, kuşkusuz herkes tarafından beğenilirdi. Ancak Fen ve Mühendislik alanında da ülkenin ilk üç üniversitesi arasında yer alan Can Üniversitesi, doğal olarak erkek öğrencilerini de bunalıma sokmuştu. Bu ünlü üniversitenin sayısız bekarının bir üyesi olarak, Suat Su da kuşkusuz acınacak durumdaydı.

Suat, üniversitenin son yılında toplam üç kızdan hoşlanmıştı.

Yağmur yağarken onlara şemsiye vermek ve büyük bir kar fırtınası sırasında kahvaltı yapmak gibi şeyler yaptığında, iki kız ondan çok etkilendi.

"Üzgünüm. Zaten sevdiğim biri var."

"Ah, öyle mi..." diyerek yine de onu reddetmişlerdi.

İçlerinden biri ona "çıkmayı deneyebilecekleri" sözünü vermişti, ancak iki aydan kısa bir süre içinde, "Üzgünüm. Ayrılalım. İkimizin gerçekten birbirimize uymadığını hissediyorum," demiş ve o da ayrılmıştı.

"Ah, hayır. Bence birbirimize çok yakışıyoruz, peki ya..."

"Üzgünüm. Ben başka birine aşık oldum."

"?"

Suat, onu "zaten sevdiğim biri var" diyerek reddeden iki kızın ve "Başka birine aşık oldum" diyen diğer kızın ondan niçin ayrıldığını daha sonra öğrendi. Çıkmaya başladıktan kısa bir süre sonra - hepsi aynı adamı onun yerine seçmişti- Adı Yiğit Anıl'dı ve Suat Su'nun önceki hayatından düşmanıydı. İşleri daha da kötüleştirmek adına, Yiğit doğal olarak güzel bir gençti ve Suat'ın sevdiği kızları çalma konusunda uzmanlaşmış bir pislikti.

Aslında Suat, Yiğit'i zaten eskiden tanıyordu.

İkisi de farklı bölümlerde okuyor olsa da, Matematik Bölümünün oldukça iyi ama Yiğit Anıl adındaki gençle başa çıkmasının zor bir bölüm olduğunu duymuştu. Aile geçmişinin oldukça iyi olduğuna dair söylentiler vardı. Bu da genç kızları baştan çıkarmak için mükemmel olan yüzünü daha da güzelleştirmekten başka bir işe yaramıyordu. Bunun da ötesinde, ders çalışmakta iyiydi ve görünüşe göre onu üniversitenin en tanınmış ve deneyimli profesörlerinden birinin gözüne sokan bir tür büyük bir ödül de kazanmıştı. Daha sonra, bir okul partisinde, aşık olmuş tüm kızları tek tek hayran kızlara dönüştüren bir yetenek olarak ortaya çıktı. Buna Öğrenci Birliği Başkanı olarak statüsünü de ekleyin ve bu adamın ünlü olmaması imkansız olurdu. Sadece kendi okulunda sayısız kızın kalbini büyülemekle kalmamış, çevredeki üniversitelerin çoğunda birinci sınıf kızları bile baştan çıkararak onların sevgisini birbiri ardına kazanmıştı. Arkadaşlarından defalarca kız çalan bu tür bir adam, elbette, okuldaki diğer erkeklerin bir numaralı düşmanıydı!

Suat, bu adamın adını yalnızca bir kez duymuş ve onu kısa bir süre görmüştü ancak onunla hiçbir zaman doğrudan etkileşime girmemişti. Ancak, bu sefer... hâlâ onunla gerçekten etkileşime girmemişti! Buna rağmen, hiç dokunmadığı bir düşmana uzaktan mağlup olduğu gerçeği, içindeki aşağılanma hissini daha da artırmıştı! O andan itibaren Suat Su, Yiğit Anıl'ı sevmeyen ve kız arkadaş edinememiş erkek arkadaşlarıyla takılmaya başlamıştı!

Üniversiteden mezun olduktan sonra, Suat, BT şirketinin saflarına katıldı ve büyük bir programcı oldu. Yiğit'e gelince, Suat, onun hakkında yurtdışına ünlü bir üniversitede okumak için gitmesi dışında hiçbir şey bilmiyordu.

Mezun olduktan birkaç yıl sonra, neredeyse hiç birbirleriyle iletişime girmeyen iki kişinin beklenmedik bir şekilde bu tür bir melodramla tekrar buluşacağını kim bilebilirdi?

Suat adeta bir uzun hava söylemek istedi. Neden her zaman bu kadar güçlüsün?! Kader! Neden her zaman bu kadar harika bir avcısın?!

*****

Kocası kararlı adımlarla odanın içinde yürüdü. Susu, eski düşmanı ve yeni kocasıyla yüzleşirken ifadesi ihtiyat, keder ve kızgınlıkla doluydu. Tereddütsüz bir şekilde ona baktı.

"Neler oluyor?" Eski düşmanı derin bir bakışla onu izliyordu, sakin, nazik ve yumuşak sesi o kadar iyi geliyordu ki eskiden erkek olan Suat bile bunu inkar edemezdi.

Susu, üzüntüyle düşündü. Bu adam bu bakışı ve bu sesi kızları baştan çıkarmak için kullanmıştı, değil mi? O halde, sakinleşmeme yardım etmesi için yıllarca ona olan nefretimin intikamı olarak onu yumruklasam sorun olur mu?

Cevap duymayan Yiğit, kaşlarını hafifçe çattı, "Susu? Susu?"

Suat aniden titredi. Susu? Susu? Bu çok feminendi! Kollarından parmak uçlarına kadar saçlarını diken diken eden ve koro halinde bağıran bu ürkütücü duygu da neydi? Annesinin kullandığı çocukluğunda kullandığı takma adını rakibi ve düşmanının ağzından çıkınca böyle mi oluyordu!

Suat öfkeyle baktı, "Ben senin Susu'n değilim!"

"O zaman sen kimsin?"

"BEN...."

İlk başta, "Ben diğer Suat Su'yum," diye bağırmayı düşündü ama tam ağzını açtığında, aniden şimdiki durumunu hatırladı. Şu anda artık orijinal, şık, erkeksi vücudunda olmadığını neredeyse unutmuştu. Şu anda gerçekten iri göğüslü, uzun saçlı bir kızdı. Gerçekten bir trafik kazası geçirmiş, yeniden doğmuş ve sonra bir kadına dönüşmüştü. Ona kim inanırdı? Birileri ona inansa bile, ölüyken dirildiğini ve bir kadına dönüştüğünü öğrendikten sonra ona nasıl bakarlardı? Büyük olasılıkla bir hayvanat bahçesi tarafından yakalanacak, bir kafese kapatılacak ve insanların eğlenmesi için yetiştirilmek üzere eline bir muz verilecekti. Bunu yapmazlarsa belki de tutuklanacak, bir laboratuvara kilitlenecek ve bilimsel araştırma için bir ameliyat masasında feda edilecekti. "Bir araba kazasından sonra beklenmedik bir şekilde öldüğünü ve yeniden doğduğunu öğrendi. Daha da şok edici olan şey, eskiden erkek olan vücudu şimdi kadın oldu! Bu doğal evrim mi yoksa doğaüstü bir olay mı? TRT Belgesel bu gizemi sizin için çözecek!

Sonunda, sadece 'amnezi' yolu kalmış gibi görünüyordu.

Suat, "Ben nereden bileyim?" diye homurdandı.

Yiğit ona baktı, "Beni tanıdın mı?"

Seni nasıl tanımam? Ah, yüzün hiç değişmemiş. Üniversitede beni dört yıl kız arkadaşsız bırakan ve mezun olduktan sonra da yoluma çıkmaya devam eden kişi olarak... Bir numaralı aşk rakibim, hayatımın belası, seni nasıl tanımam?!

Suat'ın gözleri kocaman açıldı, yuvarlaklaştı, "Seni neden tanıyayım ki!?"

"Ben Yiğit'im."

Yiğit olduğunu biliyorum! Bu kelime, onu her duyduğumda beni çileden çıkarıyor!

"Sen Suat Su'sun."

Kahretsin! Ben, senin Suat Su'yun değilim! Yanlış! Ben Suat Su olsam da, ben senin Suat Su'yun değilim!

"Eğer gerçekten unuttuysan, sana söyleyeceğim. Ben senin kocanım."

"Ah!"

Susu sonunda onu daha fazla kendini tutamadı ve yeniden doğduktan sonra sürekli biriken şok ve keder aniden karyolayı sarsan bir şekilde patladı.

"Ah!.."

Susu'nun hapşırması hem ani hem de patlayıcıydı. Sadece Yiğit şaşırmakla kalmadı, hemşire tarafından çağrılan yeni gelen doktor bile şaşırdı.

Yiğit, doktora döndü ve ciddi bir şekilde, "Doktor, galiba karım hafızasını kaybetmiş gibi görünüyor,"" dedi.

Suat içinden sessizce ondan intikam almak için planlar kurdu. Ben hiçbir şeyi unutmadım! Bana yaşattığın aşağılanmayı ve acıyı unuttuğumu sanarak sakın bana güvenme! Ben, ilk başta sessizce acı çekeceğim ama sana misilleme yapacağım. İntikam alma şansım olduğunda– Hey, ben zaten Yiğit'in karısını çalmadım mı? Bu intikam oldukça uygun görünüyor. Ha ha ha ha...

Doktor Suat'ı iyice muayene etti ama olağandışı bir şey bulamadı. Ancak, Suat'ın ifadesinin mutlu ve kederli arasında gidip geldiğini gördü. Bu son derece tuhaf bir ifadeydi, bu yüzden kaçınılmaz olarak tereddüt etti.

"Bu muayene, Suat Hanım'ın vücudunda fiziksel bir sorun olmadığını ortaya çıkardı."

"Öyleyse neden kendi adını bile hatırlayamıyor?"

"Suat Hanım birkaç gün baygın kaldı. Araba kazasında yanlışlıkla kafasını çarpmış ve geçici amnezi ile sonuçlanmış olabilir. Birazdan Suat Hanım için daha detaylı bir test planlayacağım. Lütfen merak etmeyin Yiğit Bey."

Hemşire ve doktorun, kendisini ve düşmanı Yiğit'i hasta odasında yalnız bıraktığını gören Suat, mevcut duruma nasıl tepki verebileceğini anlamaya çalışmak için beynini parçalamaktan kendini alamadı.

Önce, başka biri, kadın olan başka biri olarak bir araba kazasından uyanmıştı. Üstelik Yiğit Anıl'ın karısıydı. Bu olay onu ölümüne şok etse de, soğuk, sert, değişmez bir gerçekti.

İkincisi, sonuçları çok tahmin edilemez ve şiddetli olduğu için gerçeği bile söyleyemedi. Sadece risk almayı göze alamazdı.

Sonuç olarak, bundan sonra sadece amnezi varmış gibi davranabilir ve "Suat Su" olarak yaşayabilirdi.

Şu anda, kırık bir bacağı vardı. Buna ek olarak, onun lanet olası aşk rakibinin karısı olduğunu bilmek dışında, Anıl ailesinin gerçek gelinleri Suat Su hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Bu nedenle, bildiği tek şeye güvenmekten başka seçeneği yoktu. Ne de olsa şu anda kimliği, gidecek yeri, parası ve yiyeceği yoktu. Sadece bu "koca"ya güveniyordu.

Sonuç olarak, gökyüzüne bir ağız dolusu lanet olası kan kusmak ya da Yiğit'e bir sürü lanet yumruk atmak istese bile, başının üstünde asılı duran kılıca karşı dikkatli olmaktan başka seçeneği yoktu.

"Sen...gerçekten kocam mısın?" Suat sessizce günlük hayatında televizyonda gördüğü bir grup masum kızın ifadesini düşündü ve kirpiklerini çırparak saf ve masum görünmeye çalıştı.

Yiğit başını salladı.

"Yasal olarak mı? Kayıt altına alınan türden mi?"

Yiğit tekrar başını salladı.

Suat'ın kalbi sessizce çırpındı, kahretsin! İfadesiz bir yüzle düşündü. Bu durumda sadece kararlı bir şekilde gülümseyebilirim.

Garip bir şekilde gülümsedi, "Öyleyse, ne zamandır evliyiz?"

"Bir ay."

Suat o garip gülümsemeye zar zor devam edebildi. Bir ay mı? Yani bu ikisi yeni mi evlenmişti? S...tir! Araba kazası neden daha önce olmadı?! Bir ay önce olsaydı, bu ezik Yiğit Anıl'ı terk edip aşk rakibinin karısı olmaktan tamamen kurtulamaz mıydı?

Suat kızgınlıkla doluydu. Buna karşılık, Yiğit karısına düşünceli bir şekilde baktı. Hastane yatağının yanında oturan Yiğit ona yoğun duygularla, "Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor musun?" dedi.

Gökleri şok edebilecek bir sır saklarken o bir çift koyu siyah gözle bakıldığında, Suat refleks olarak kaskatı kesildi ve istemsizce gözlerini indirdi. "Doğru. Gerçekten hiçbir şey hatırlayamıyorum."

Yiğit ona baktı, "Doktor muhtemelen iki gün sonra iyileşeceğini söyledi."

Suat bir an düşündü ve sonra dürüstçe, "Ya anılarımı asla geri gelmezse?" dedi.

Bir anlık sessizlikten sonra Yiğit, "Tamam, sadece bilmek istediğin her şeyi anlatacağım." diye yanıtladı.