Sigarasının dumanı soğuk havaya karışırken, kısık bakışları da o dumanı takip etti.Açtığı camdan yüzüne vuran soğuk havadan derin bir nefes çekti. Zihninde ki karmaşa susmak bilmiyordu ve Aziz Tuna tüm bu karmaşanın içinde sevdiği şeyi yaptığı için kendini şanslı görüyordu.Son zamanlarda ki karmaşıklık büyük bir bölgeyi ele geçirmişti ve o daha dün gece büyük bir operasyondan gelmişti timi ile.Sızlayan kolu ise dün geceden kalma kurşun yarası yüzündendi.Ama alışık olduğu acı canını pek de yakmıyordu artık.
O vatanına aşık bir askerdi ve silah tutmak dışında başka bir şey bilmezdi.Tek amacı vatanını korumaktı ve bunun için canını vermesi gerekse gözü kapalı kabul ederdi.Çocukluğundan beri renklerine aşık olduğu bayrağı korumak onun hayatında ki tek amacıydı.
Hayatı sadece silahları ve koruması gereken vatanından ibaretti.
Odasının kapısı çaldığında yavaşça arkasını dönüp 'gel' dedi.İçeriye giren asker saygı ile kendisine selam verip konuştu.
"Komutanım,Kudret albayım sizi odasında beklediğini söyledi."
Kafasını sallayıp askerin odadan çıkmasını izledi.Gerekmedikçe konuşmayı pek sevmezdi ve çok konuşan insanlar da onu sinirlendirirdi.Ayağa kalkıp odasından çıktı.Ayakları onu ezbere bildiği yere götürürken yıllardır görev yaptığı bu askeriyenin bu saate ilk defa bu kadar canlı görüyordu.Onu gören askerlere selam vermelerini ciddiyet dolu gözlerle karşılık verdi.Önemli bir mevzu olmalıydı ve bunu da kapısına geldiği odada öğrenecekti az sonra.Kapıyı tıklatıp içeriden duyduğu gel emri ile araladı ve büyük cüssesi ile içeri girdi.Kudret Albay, her zaman ki gibi masasındaydı.Emekliye ayrılma zamanı gelmişti fakat yaşlı adam, ülkesi bu kadar karışıkken bu mevzuyu erteleyip duruyordu.
"Gel Aziz,geç şöyle."
Aziz, gösterilen koltuğa oturmak yerine masanın önünde bekledi ve Albay'ın ne söyleyeceğini bekledi.
"Emredin komutanım!"
Albay sıkıntılı bir nefes verip kendisine baktı.
"İşgal edilen bölgeye gönderdiğimiz birlik, destek için bize ulaştı.Timinle birlikte bir saat sonra oraya intikâl edeceksin.
Helikopter hazır, sizi bekliyor."
Dün gece sınır bölgesinden geç saatlerde gelmişlerdi ve kolunda bir silah yarası vardı.Fakat söz konusu masum canlar olduğunda Aziz, anında karşılık verdi albaya.
"Emredersiniz komutanım!"
Albay ona babacan bir tavırla baktı.Yılların verdiği tecrübe ile Aziz Tuna Demirsoy'un askeri kariyerinin çok daha yüksek yerlere geleceğini biliyordu.Daha otuziki yaşında yüzbaşı ünvanını almıştı genç adam.Bu elbette gözükara bir şekilde katıldığı operasyonlar ve döktüğü kanlar sonucunda hak edilmiş bir ünvandı.
"Allah yardımcınız olsun yüzbaşım!"
"Sağol!"
Asker selamı vererek albayın odasından ayrıldı ve cebinde ki telefonu çıkarıp Fikret'i aradı.Fikret en yakın dostu ve aynı zamanda omuz omuza savaştığı silah arkadaşıydı.
"Rüyanızda mı gördünüz beni komutanım?Hayrola bu saate?"
Oysa ki biliyordu Fikret,bu mesleğin bir saatinin olmadığını.Aziz duyduğu uykulu ses ve söylenenleri umursamadan konuştu.
"Hazırlanın bir saate çıkıyoruz.Tüm time haber ver."
Telefonu kapatıp yattığı odaya girdi ve üzerinde olan kamuflajların üstüne opersayon kıyafetlerini giymeye başladı.Tamamen hazır olduğunda askeriyenin dışına çıktı ve pistte onu bekleyen timine ilerledi.Helikopterin pervanesi tüm hızı ile dönerken, gecenin soğuğunda attığı adımlar timin karşısında durdu.Hepsi ona asker selamında durdu.En başta ki Hasan, nam-ı diğer Tilki yüksek ses ile konuştu.
"Şahin Timi emirlerinize hazırdır komutanım!"
"Rahat."
Sekiz kişiden oluşan timi, yıllardır yan yana ve omuz omuza savaş veriyordu.
Birbirleri için can verecek kadar yakın, düşmanlar için ise bir kabustu Şahin Timi.
"İşgal bölgesine destek ekip olarak gidiyoruz!Onların kökünü kurutmadan buraya dönmek yok asker!"
Hepsi yüzlerinde ki ciddiyet ile karşılarında ki komutanlarını yüksek ses ile onaylayıp helikoptere bindiler ve yerlerini aldılar.Havalanan helikopter ile tim her zaman ki kafa dağıtma mevzusuna başlamışlardı.Çünkü en tehlikeli operasyona bile gitseler onlar Şahin Timiydi.Elbette ki goygoy yaparak yol alacaklardı.
Salih,ayağı ile önünde ki Fikret'in ayağına hafifçe vurdu.
"Ne o sesin çıkmıyor Fiko?Geçen yazdığın kızdan ret mi yedin yoksa?"
Fikret, kızlar konusunda oldukça çapkın biriydi ve tim onunla uğraşmayı seviyordu.Kaşlarını çatarak baktı karşısında ki silah arkadaşına.
"Beni bu kadar kıskanman gözümden kaçmıyor yalnız.Merak etme onlarla takılıyoruz,beni kendine almana izin vereceğim ileride."
Salih gülerek ayağına yeniden vurdu.
"Şerefsiz.Kim evlenir seninle merak ediyorum.Daldan dala konuyorsun."
Emrah araya girerek konuştu.
"Öyle deme abi.Geçen ay ki ilişkisi tamı tamına on gün sürdü.Bu Fikret için bir rekor."
Hepsi Emrah'ın söylediğine gülerken, gülmeyen bir tek Aziz Yüzbaşı ve Fikret'ti.Hasan yaşça onlardan biraz daha büyük ve evli olan tek kişiydi.Bir de kızı vardı.Derin bir iç çekip konuştu.
"Evlenmek kadar güzel bir şey yok abi. Hele bir de çocuğun oldu mu o zaman hayattan tat almaya başlıyorsun.Bırakın boş ilişkiler yapmayı da yuvanızı kurun geç olmadan."
Her zaman ki tavsiyelerini sıraladığı sırada Fikret gözlerini devirdi.Evlilik onun için çok uzaktaydı.O hayatı böyle seviyordu.
"Bana diyeceğine komutanımıza söyle abi evlilik tavsiyelerini.Onun yaşı geldi de geçiyor."
Aziz kaşlarını çatarak baktı Fikret'e.Fikret ise gülerek bakıyordu çatık kaşlı adama.
"Yok mu hayatınızda şöyle sizi evliliğe ikna edecek bir kadın komutanım?"
Sorusu ile Aziz sabır dolu bir nefes çekti içine.Evlilik onun için de çok uzaktı.
Çapkın olduğundan değil,sadece işini yapmak ve vatanı uğruna savaşırken şehit olabileceği hayatında birinin varlığına ihtiyaç duymuyordu.Bu bencilliği de kimseye yapmak istemiyordu Aziz Tuna.
"Yok Fikret.Sen de biraz daha konuşmaya devam edersen yolun geri kalanını yürüyerek devam edeceksin."
Fikret korku ile dudaklarını birbirine bastırdı ve diğerlerinin kışkırtıcı gülüşlerine aldırmadan sessizce yeni sevgilisi ile meşajlaşmaya başladı.
***
Helikopter bölgeye uzak bir yerde iniş yaptı ve tim yolun geri kalanını yürüyerek tamamladı.Bölgede ki birlik ile irtibat eden Aziz, karanlıkta mevzi aldı timi ile.Soğuk havaya karışan nefesleri ve gözlerinde ki öldürücü ifade ile ileride ki adamlara bakıyorlardı.Hepsi Aziz'den gelecek komutu bekliyorlardı.Elinde ki telsizden gelen ses ile gözlerini onlardan çekmeden dinledi.
"Yüzbaşım,Şirwan denilen adam saat iki yönünde ki barakada kalıyor.Etrafı tamamen sarılı.Tamam."
"Anlaşıldı Yüzbaşım.Biz arkadan dolanacağız.Siz ön tarafı halledin.Tamam."
Aziz timi ile birlikte köyün çevresinden dolanıp elebaşı olan Şirwan'ın kaldığı barakaya yaklaştı.Ellerinde ki uzun namlulu silahlarla evin etrafını saran onlarca adam vardı ve arka tarafta da aynı şekilde korunuyordu.
"Korkak piç! "
Ağzının içinden ettiği küfürle time döndü.
"Fikret benimle geliyorsun!Diğerleri benden gelecek komutu beklesin!"
Sessiz adımlarla arkasından gelen Fikret
ile ilerledi Aziz.Az sonra arkasından yaklaştığı teröristin boynunu tek bir hamle ile kırarak sesinin çıkmasına bile fırsat vermedi.Fikret ise yan taraftakini halletmişti.
"Hemen soyun!"
Fikret gözlerini kocaman açarak komutanına baktı.
"Anlamadım?Bana karşı içinizde sakladığınız ilginin farkındayım komutanım ama şimdi sırası mı gerçekten?"
Aziz dişlerini sıkarak baktı ona.
"Fikret gerçekten sikeceğim seni şimdi!Çabuk şu şerefsizlerin kıyafetlerini giy.Onlardanmış gibi davranacağız!"
Fikret küfür ede soyduğu teröristin kıyafetlerini üzerine geçirdi.
"Leş gibi kokuyor amınakoyduğum!"
Sessiz isyanını duyan Aziz yüzünü siyah peçe ile iyice sardı.Kendisi içinde bu iğrenç kıyafetleri giymek zordu ama başka şansları yoktu.Kamuflajlarını otların altına saklayarak onlardanmış gibi davranıp ön tarafa doğru yürüyecekleri sırada gelen adamı görüp küfür etti.
"Siktir!Saklan!"
Kafasını hızla eğip kuytu bir köşe aradı ve az ileride ki köşeye hızla sırtını dayadı.
Şirwan denilen şerefsiz onu tanıyordu ve eğer şimdi onu yakalarsa buradan asla çıkamayacaklardı.Her ne kadar üstünde o şerefsizlerin kıyafetleri de olsa Şirwan denilen adamın onu fark edeceğine emindi.Düşündüklerinin aksine o piçin zeki olduğunu biliyordu Aziz.Öfkeli bir nefes verip onların geçmesini beklerken ayağının dibinde hissettiği hareketlilik ile kafasını aşağı eğdi.Aynı anda ona değen gözler ve ağzından kaçmakta olan çığlığı ile elini hızla yumuşak dudaklara kapatmıştı Aziz.
Gözlerine korku ile bakan yeşil gözler ile sertçe yutkundu Aziz ve şansına küfür etti.