BAŞLANGIÇ

3123 Words
Ağustos ayıydı, yaz mevsiminin en sıcak günlerinden biriydi. Caddedeki erimiş asfalt yol; heyecanla balkondan çevreye bakınan Güldem'de çağlamaya hazır mürekkepten bir nehir varmış hissi uyandırıyordu. Balkonda kendini serinletmek için elindeki dergiyi yelpaze gibi sallarken, bir taraftan da “Allahım bugün Ankara'ya alev topu falan düştü de benim mi haberim yok! Bu nasıl bir sıcaktır!” diyerek söyleniyordu. Sıcak hava ve heyecan, kalp ritmini hızlandırıyor, istemsizce geriliyor, boynundan ve yüzünden terler süzülüyordu. Bugün, diğer tüm üniversite hayali kuranlar gibi Güldem için de büyük gündü. Üniversitelere yerleştirme sonuçlarının açıklanmasına artık dakikalar kalmıştı. Tercihler bildirildikten sonraki günler geçmişti de sanki şu son yarım saat geçmez olmuştu... Hayalini kurduğu öğretmenlik bölümüne yerleşebilecek miydi? Küçüklüğünden beri sahip olmak istediği tek meslek ve bir tutkuydu onun için öğretmenlik. Öyle ki puanı gelecek vaat eden birkaç iyi bölüme daha girebilmesine imkan tanımasına rağmen, tercihini öğretmenlikten yana kullanmıştı. Bankacı annesi Güler Hanım ve avukat babası Adem Bey, bu fırsatı değerlendirmesi yönünde görüşlerini açıklamışlar fakat Güldem'in kararından vazgeçmeyeceğini anladıklarında ısrarcı olmamışlardı. Tek evlatları olan kızlarının sevdiği işi yapması ve mutlu olması her şeyden önce gelirdi onlar için. Büyük bir aşkla birbirlerine bağlı olan Güler Hanım ve Adem Bey, kızlarının adını da isimlerinin ilk ve son hecelerini birleştirerek Güldem koymuşlardı. Güler Hanım'ın doğum esnasında yaşadığı sorunlar nedeniyle ikinci kez çocuk sahibi olmaları imkansızdı. Bu yüzden kızlarına karşı aşırı hassas ve ailece birbirlerine çok düşkünlerdi. Bekliyor, bekledikçe sabrı tükeniyordu Güldem'in. Balkondan mutfağa yönelip içeri girdi. Üç adım ötesindeki annesine doğru büyük bir adım atarak yaklaştı ve sarıldı. Güler Hanım yerinde duramayan sabırsız kızına, "Sakin ol şampiyon. Çoğu gitti azı kaldı, son on dakika!" dedi gülümseyerek. "Olamıyorum anne olamıyorum! Babam da nerde kaldı acaba gelemeyecek mi yoksa?". "Gelmek üzeredir kızım o da senin kadar heyecanlıydı biliyorsun." Tam da anne kızın konuşmaları sürerken, Adem Bey'in kilide taktığı anahtarın tıkırtısı duyuldu. Küçüklüğünden beri babasının anahtar sesini duyduğu anda ondan önce kapıyı açar ve babasını gülümseyerek karşılardı Güldem. Bugün de yine aynısı oldu, Güldem, Adem Bey'den önce kapıyı açtı ve muzip bir tavırla konuşmaya başladı, "Bugün de senden hızlı davrandım babacığım . Hoş geldin. Gecikeceksin diye korkmuştum!" Adem Bey de aynı içten tavırla kızına karşılık verdi, "Hiç gecikir miyim goncam? Hele de böyle bir günde!" Adem Bey eşine "Gülüm" kızına ise "Goncam" diye hitap ederdi. Kapıyı kapatıp elini kızının omzuna attı Adem Bey ve birlikte salona yöneldiler. Mutfaktan "Hoş geldin canım" diye seslendi Güler Hanım. "Hoş buldum gülüm." Deyip eşine karşılık verdi Adem Bey. Ailece salona geçtiler. Adem Bey kol saatine baktı, "Son bir dakika hazır mıyız bakalım?" Güldem, hemen açık olan bilgisayarın başına geçti. Heyecan bütün bedenini ele geçirmişti artık. İki adım öteden duyulan kalp atışlarına, titreyen elleri eklenmişti. Sorgulama sayfasını açmaya çalıştı ancak aşırı yüklenmeden dolayı sayfa açılmadı. İkinci kez şansını denedi ve sayfa açılmayınca söylenmeye başladı. "Offf açılacaksan açıl artık yeter!" Üçüncü deneyişinde sayfa açıldı. Titreyen elleriyle zar zor kimlik numarasını ve şifresini girdi, odada klavye ve farenin tuş seslerinden başka çıt çıkmıyordu. İri yeşil gözlerini daha net görmek için iyice açıp ekrana baktı ve sevinç çığlıkları bir anda sessizliği bozdu. "İşte bu yaa! Yaşasın.." Güldem'in çığlığıyla bir an irkilen anne ve babası sevindirici sonucu idrak eder etmez kızlarına sarıldılar ve tebrik ettiler. Sevinçten gözleri dolan Güldem de onlara sarıldı. "Teşekkür ederim canım ailem. Siz olmasanız başaramazdım. İyi ki benim annem ve babamsınız" Konuşması bitince yaşadığı mutluluk; yağmur bulutu misali gözlerine oturmuş ve aynı anda gözlerindeki damlaları serbest bırakmıştı. Elini yüzünü yıkayıp gelen Güldem, sonucu öğrendikten sonra rahatlamış; kendini kuşlar kadar hafiflemiş hissediyordu. Tatlı telaşlarla yerini geceye bırakan günün ardından Güldem ailesine iyi geceler dileyip odasına yöneldi. Dubleks evlerinin üst katında bulunan geniş odada ilk göze çarpan Güldem'in kütüphane bile denilebilecek büyüklükteki kitaplığıydı. Ailece okumayı çok severlerdi. Bu yüzden Güldem de tam bir edebiyat tutkunuydu. Özellikle de şiire ayrı bir ilgisi vardı ve kendince yazdığı şiirleri tuttuğu bir defteri de bulunuyordu. Sanatçı ruhlu insanlara duyduğu hayranlık da şairlerden geliyordu. Odasına girince ilk iş olarak pijamalarını giyip balkon kapısına yöneldi, perdeleri çekip kapıyı ardına kadar açtı. Işığı kapatıp bir müddet balkonda oturdu ve gökyüzünü seyretti. Ne kadar da güzel bir geceydi... Gökyüzü siyah saten bir kumaş, yıldızlarsa o kumaşa ustaca işlenmiş irili ufaklı inciler gibi görünüyordu. Hayaller kuruyordu acaba nasıl bir öğretmen olacaktı? Öğrencilerine kendini sevdirebilecek miydi? Öğretmenlik gibi kutsal bir mesleği hakkıyla yapabilecek miydi? Öğretmenliği bu kadar istemesinin altında yatan neden ise ilkokul öğretmeni Aysel Hanım'ın, kendisi üzerinde bıraktığı etkiydi. Öylesine sevecen sabırlı bir öğretmendi ki her çocuğa özel olduğunu hissettirirdi. Büyüdükçe de fikri hiç değişmedi. Güldem de tıpkı Aysel öğretmeni gibi bir öğretmen olacaktı. Tabii çocuklara karşı sevgi dolu yüreğinin de etkisi büyüktü bu tercihte. Pırıl pırıl zihinleri sevgi ve sabırla işleyerek bilgiyle donatacaktı. Hayaller, hayalleri kovaladı, bir gece önceki uykusuzluğu da göz kapaklarına oturunca kapanan gözlerine engel olmak istemeyerek yatağına uzandı. Ertesi gün işten eve dönen anne ve babasını karşılayan Güldem hayli keyifliydi. Kızlarını öpüp üzerlerini değiştirmek üzere odalarına geçen Güler Hanım ve Adem Bey, kendi aralarında konuşuyorlardı. Güler Hanım, "Bu sürprize çok sevinecek Güldem." Adem Bey, "Bence de gülüm. Okul, ders telaşı başlamadan zihnini iyice boşaltır, rahatlar." Güler Hanım, "Haklısın canım, Sevda ve Sena'yı da epey özlemişti. Senin bu düşünceli haline bayılıyorum" Dedi eşine sarılarak. "Ben de senin her haline gülüm... Kızım ve sen her şeyimsiniz." Diyerek eşinin saçlarını sevgiyle öptü Adem Bey. Kıyafetlerini değiştirip salona kızlarının yanına geldiler. Güldem anne ve babasına hitaben, "Yorgun değilseniz birer kahve yapayım ya da herhangi bir şey ister misiniz?" "Teşekkür ederim kızım bir şey yapmana gerek yok. Sen gel bakalım benim yanıma." Deyip bir el hareketiyle kızını yanına çağırdı Adem Bey. Hızlıca babasına yönelen Güldem, koltuktaki babasının yanına oturdu. Adem Bey kolunu Güldem'in omzuna attı ve konuya giriş yaptı, "Sana bir haberimiz var. Yarın Sevda ve Sena buraya geliyor. Sınav sonuçlarını öğrenince sana sürpriz yapmak istemişler o yüzden Sadece bize haber verdiler." Sevinç ve şaşkınlığı bir arada yaşayan Güldem, "Gerçekten mi baba! Çok sevindim çok özlemiştim ikisini de… Amcamlar da geliyor mu peki" "Hayır, kızım sadece Sevda ve Sena geliyor." "Sadece bu kadar da değil tabii ki" diyerek söze girdi Güler Hanım: "Marmaris'teki yazlığı da bir haftalığına siz üçünüze hazırladık pamuk şekerim." Şaşkınlık ve sevinç sebebiyle yeşil gözleri kocaman açılan Güldem’in. "İnanamıyorum anne! Nasıl yani, sadece biz üçümüz mü gideceğiz? Siz ya da amcamlar olmadan mı? Çok çılgın bir fikir bu!" Belirgin uyarıcı bir sesle Adem Bey araya girdi, "Evet, küçük hanım, bu çılgın bir fikir doğru. Ama olaylı bir tatil olması durumunda son çılgın fikir olur, haberiniz olsun. Sevda ablan, Sena ile seni kontrol altında tutacaktır eminim ama yine de uyarımızı yapalım" Güldem kararlı bir ifadeyle karşılık verdi, "Emin olabilirsiniz sevgili Uysal ailesi aşırılık, taşkınlık olmayacak. Benim çılgın fikir derken söylemek istediğim; üçümüzün bir arada tatil yapacak olmasıydı. Ben hiç sizi üzecek veya kızdıracak bir şey yapar mıyım?" Güler Hanım şefkatli bir sesle kızını yanıtladı: "Biliyoruz bebeğim şimdiye kadar bizi incitecek ya da kendini utandıracak bir davranışın olmadı. İşte bu yüzden üçünüzün tatil yapmasında bir sorun görmedik. Üçünüze de güveniyoruz. Ama yine de her anne baba gibi uyarma ihtiyacı duyuyoruz hepsi bu kadar." Güldem başını salladı ve konuşmayı sürdürdü, "Anlıyorum anneciğim ve babacığım güveninizi boşa çıkarmayacağız." Adem Bey gururlu bir tebessümle karşılık verdi, "Aferin kızım. Kızlar gelsin iki üç gün sonra yola çıkarsınız." "Tamam babacığım. Müsaadenizle ben odama çekiliyorum. Bavulumu hazırlamaya başlayayım ufaktan ufaktan." "Müsaade senin kızım." Diyerek kızına cevap verdi Adem Bey. Güldem heyecan ve neşeyle odasına çıktı. Kuzenleriyle baş başa tatil yapma fikri çok hoşuna gitmişti. İki kardeş olan kuzenlerinden Sevda yirmi üç yaşında; ince uzun yapılı, kumral psikoloji bölümü son sınıf öğrencisiydi. Sena ise; Güldem'den iki yaş büyük, ablası gibi uzun fakat ablasından biraz topluca, kumral, güzelliği de ablasından daha dikkat çekiciydi. O da siyaset bilimi ikinci sınıf öğrencisiydi. Küçüklükleri birlikte geçen kuzenleri, sonradan babalarının tayini nedeniyle Mersin'e taşınmıştı. Güldem odasına çıktığında dolaptan bavulunu çıkardı ve ilk olarak gardırobu yerine kitaplığına yöneldi. Tüm kitaplığa bir göz gezdirip, eline birkaç kitap aldı. İçlerinde hiç okumadıkları da vardı, hep okuyup bıkmadıkları da. Sonra kendi kendine ''Zaten bir hafta kalacağız iki tanesi yeterli olur''dedi ve seçtiği ikisini bavuluna koydu. Daha sonra gardırobuna baktı, gerekenleri bavuluna koydu. Zaman da ilerliyordu bu sırada. Tüm hazırlık işi bittiğinde saat gece yarısını geçiyordu. Pijamalarını giyip yatağına uzandı fakat uykusu yoktu. Biraz müzik dinlemek için telefonundan en sevdiği 90'lar şarkıları yayını yapan radyo kanalını açtı. Belki doksanlı yıllarda doğup büyümemişti ama o zamanki şarkılar, şimdikilerden daha eşsiz gelirdi ona. Radyo kanalını açtığı anda Ege'nin "Yaz Aşkım" şarkısı çalmaya başladı. Güldem'in en sevdiği şarkılardan biriydi. Müziği ve Ege'nin müthiş ses uyumu çok başka hissettirir, onu dünyadan başka bir âleme götürürdü sanki. "Şu ana ne kadar da uygun bir şarkı oldu" dedi kendi kendine. Bir süre yatakta döndükten sonra sonunda uykuya dalabilmişti. Sabah çalan kapı zilinin sesiyle gözlerini açıp yerinden fırladı Güldem. Elini yüzünü bile yıkamadan kapıya koştu. Merdivenlerden öyle hızlı iniyordu ki bir an düşme tehlikesi atlattı. Aceleciliğinin tek nedeni kuzenlerine duyduğu özlem ve sevgiydi. Kardeşi olmadığı için birlikte büyüdüğü kuzenleriyle kardeşlik bağı kurmuştu. Kapının önüne geldiğinde annesiyle göz göze geldi ve birlikte kapıyı açtılar. Karşısında kuzenleri ve onları karşılayıp eve getiren babası Adem Bey vardı. Güldem, Sevda ve Sena' yı görünce sevinçten gözleri büyüdü. aynı anda ikisine birden sarılarak "Hoş geldiniz" dedi. Kuzenleri de aynı özlem ve sevgiyle ona sarılıp "Hoş bulduk" dediler. Adem Bey de yeğenlerinin bavullarını alıp içeriye girdi. Bavulları üst kata çıkardı ve ardından mutfağa yöneldi. Güler Hanım gülümseyerek misafirlerini karşıladı: "Hoş geldiniz güzellerim. Güldem'in elinden kurtulursanız mutfakta kahvaltıya bekliyoruz amcanızla birlikte." Sevda Güler Hanım’a sarılarak karşılık verdi, "Hoş bulduk. Kusura bakma yengeciğim birbirimizi bulunca böyle oluyoruz ya işte" Güler Hanım şefkatle, "Bilmez miyim sevgi pıtırcıkları sizi!" Sevda'dan sonra Sena da yengesine sarıldı. "Hoş bulduk yengeciğim. Nasılsın?" Güler Hanım, "Sizi gördüm iyi oldum güzelim. Hadi sofraya geçelim acıkmışsınızdır. Onca yol geldiniz." Birlikte mutfağa geçtiler. Adem Bey neşeyle: "Tekrar hoş geldiniz kızlar. Az önce sevgi yumağınızı bozmak istemedim. Hadi buyrun sofraya!" Sena: "Teşekkürler amcacığım. Seni de yorduk sabah sabah" Adem Bey: "Yorgunluk olur mu hiç kızım? Yolda pek konuşamadık ne var ne yok İstanbul'da? Dayınlar nasıl?" "İyiler amca, size selamları var." Sevda konuşmayı devam ettirdi, "Dayım sana özellikle selam söyledi amcacığım'' Adem Ağabey ile oynadığımız tavlanın rövanşını alacağım en kısa zamanda'' dedi. Adem Bey, "Ne zaman isterse buyursun. Yenilen Ali tavlaya doymazmış!" Gülüşmelerin ardından Güldem sevinçle sağında ve solunda oturan kuzenlerinin omuzlarına kollarına attı, "Ne güzel bir sürpriz yaptınız siz ya! Nerden aklınıza geldi? Çok özlemiştim sizi." Sevda, "Plandığımız bir şey değildi canım. Biliyorsun bu yaz İstanbul'a dayımlara gitmiştik. Sınav sonuçlarını öğrenince babamlardan izin istedik buraya gelmek için. İzni alınca da biletlerimizi alıp amcamı aradık. Pazar gününe gelmek istemiştik ama anca bu güne bilet bulabildik. Sana da sürpriz olsun diye söylemedik. Birden aklımıza esti ama fikir Sena'dan çıktı." Masadakilerin bakışları Sena ya döndü ve Sena da gülümseyerek konuşmaya dahil oldu, "Güldem'i görürüz diye düşündüm. Tabii amcam ve yengemin sürprizinin yanında bizimki biraz sönük kaldı. Biz amcamı aradıktan birkaç saat sonra amcam bizi tekrar aradı ve üçümüzü Marmaris'e ikinci bir tatile göndermek istediğini eğer istersek babamı arayıp izin alacağını söyledi. Bu teklife kim hayır diyebilir? Şahsen ben diyemem." Sevda kıkırdadı, "Amcam çok cazip bir teklif sundu reddetmek ayıp olurdu. Kendimiz için bir şey istemiyoruz sırf amcamız mutlu olsun, bize yeter. Bu arada kahvaltı sofrası çok güzel görünüyor.” Güldem de neşeyle devam etti, " Bu arada babamın teklifini duyunca ben de çok çılgın bir fikir olduğunu söyledim zaten." Güler Hanım hafif bir ciddiyetle sohbete dahil oldu, "Herhangi bir vukuatınız bulunmadığı için mümkün oldu bu teklifi sunmak. Bu tatili de vukuatsız tamamlamanız bekleniyor güzellikler!" Adem Bey, eşini destekleyen cümlelerle karşılık verdi, "Kesinlikle. Mesaj alındı mı kızlar?" Üç kız da başlarını sallayıp onayladılar ve sırayla ''Anlaşıldı'' deyip gülümsediler. Saat dokuza gelirken Güler Hanım ve Adem Bey işe gitmek üzere evden çıktılar. Evde baş başa kalan kızlar sofrada çayları kadar sıcak bir sohbete başladılar. Sevda Güldem’e bakıp konuşmaya başladı. "Eee öğretmen hanım hayallerin gerçek oldu. Öğretmenliğe bu denli âşık kimseyi görmedim. Ama keşke diğer bölümleri de düşünseydin." Güldem gülümsedi ve cevaben, "Haklısın Sevda abla öğretmenlik aşk gibi benim için. İnsan sevdiğini bırakıp başkalarına bakar mı? Ben aşkıma ihanet etmem çok sadık bir aşığım." Sena gülerek sohbete dahil oldu, "Ne aşkmış bu ya! Milli eğitim bakanı olacak büyüyünce." Güldem de tek kaşını kaldırıp yandan bir bakışla Sena'ya hitaben, "Hiç ilgilenmiyorum o işlerle. Siyaset, politika senin işlerin, senin alanın Sena hanım." Sena gülümsedi, "Okulu bitirebileyim de önce kaymakam, sonra vali sonra bakan, sonra cumhurbaşkanı Allah ne verdiyse oluruz bir bir." Sevda gülerek kardeşine karşılık verdi. "Biraz uçtun sanki kardeşim, otobüs sersemletti tabii!" Sena Güldem'e göz kırptı ve ablasını işaret etti, "Haklısın abla, uykusuzluk gerçek hayattan nasıl da koparıyor insanı! Rüyalar alemindeyim resmen. Senin gibi horul horul uyuyamadım." Sevda çıkıştı, "Hadi ordan, ben mi horlamışım?" Güldem kahkaha attı ve iki kardeşin atışmalarını bölen teklifiyle konuşmaya dahil oldu: "Ya valla atışmalarınızı bile özlemişim. Sena canım bir duş alıp biraz uyu istersen, malum biz bir aradayken geceler bitmez! Şimdi uyu dinlen ki gece sızıp kalma. Sevda abla sen de uyu biraz istersen. Akşam yemeğini hazırladığımda uyandırırım sizi." Sevda şaşkın bir ifadeyle cevap verdi; "Ay ay yemekleri sen mi yapıyorsun?" Sena alaycı bir tavırla söze girdi, "Ölmeyiz değil mi gençliğimize acı Güldem!" Güldem alaycı bir ifadeyle Sena’ya cevaben, "Öldürmez süründürür Sena hele de kızdırılmışsam özel karışımlar itinayla hazırlanır!" Sena iğrenmiş şekilde yüzünü buruşturdu, "Iyyyy iğrençsin!" Güldem daha sonra Sevda'ya dönüp devam etti , "Bu arada sorun havada kalmasın ablacığım. Evet yemekleri ben yapıyorum. Okullar kapandığından beri epey yol aldım yemek konusunda. Bu internet harika bir icat!" Sena yine Güldem'i kızdırmak için alaycı tavrını sürdürdü, "Haklısın Güldem internet büyük icat, yemeği de ordan getirtebiliyoruz." Güldem, "Sena kaşınıyorsun bak! Akşama sana özel zıkkımın kökü başlangıcına ne dersin?" Sevda ve Sena kahkaha attı. Sena Güldem'in saçlarını karıştırdı; "Kızma kıvırcık hadi öpeyim barışalım." deyip Güldem'i yanağından öptü. "Tamam. Hadi büyüklük bende kalsın affettim gitti. Bu arada cidden biraz uyuyup dinlenin." Sena, "Ben kaçıyorum o zaman" Sevda, "Ben de bir duş alayım da akşam yemeğini beraber hazırlarız Güldem. Yemekten önce uyandır beni tamam mı ?" Güldem, "Tamam ablacığım." Sevda ve Sena üst kata çıktıktan sonra Güldem sofrayı ve ortalığı toparladı. Heyecandan yıkamayı unuttuğu yüzünü yıkayıp üzerini değiştirdi. Daha sonra oturup biraz kitap okumaya karar verdi. Salondaki koltuğa geçip ayaklarını uzattı ve kitabını okumaya başladı. Satırların arasında kaybolmuşken vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştı bile. Saat 12.30’a geliyordu. Yerinden kalkıp internetten yemek tariflerine göz gezdirdi, yapacağı yemeklere karar verip eksik malzemeleri almak üzere liste yapıp markete gitti. Eksikleri de tamamladıktan sonra eve gelip hazırlıklara başladı. Her şey bittiğinde saat de 17:00 olmuştu. Bir saat sonra anne ve babası da evde olacaktı. Sofrayı hazırlamaya koyulmuşken Sevda yanına yaklaştığı Güldem'e hayranlıkla baktı, "Kolay gelsin pıtırcık, neler yapmışsın. Yardım da edemedim keşke uyandırsaydın beni." "Yok abla uyandırmak istemedim siz bana tatlı bir sürpriz yaptınız ben de size yemek yapmışım çok mu? Uyuyor mu hala o köfte canavarı Sena. Ona özel İzmir köfte yaptım." "Kokusunu alır gelir şimdi." Konuşmaların üzerine Sena da merdivenlerden inip mutfağa girdi. "Biri beni mi çağırdı ne? Mutfakta yenilmesi gereken köfteler varmış galiba. Göreve hazırım!" Güldem ve Sevda bu cevap üzerine gülüştüler. El birliğiyle sofrayı hazırladılar. Adem Bey ve Güler Hanım da geldiğinde beraber yemeklerini yediler. Çay faslı da bittikten sonra üst kata çekildi kuzenler. Her buluşmalarında olduğu gibi bu gece de bol kahkahalıydı. Sevda'nın kontrolcülüğü ve korumacılığı, Sena'nın kabına sığmaz deli dolu hali ile Güldem'in duygusallığı ve kırılganlığı yapbozun şekilleri gibiydi. Görünüşleri farklı olsa da birliktelikleri aynı resmi oluşturuyordu. Sabah gün doğumuna kadar çocukluk anıları, gelecek hayalleri ile sürüp gitmişti sohbetleri. Ankara'daki iki günün ardından Marmaris'e gitmek üzere yola çıktılar. Adem Bey uçakla gitmelerini önermesine rağmen Sena'nın uçak korkusu yüzünden otobüsle gitmeye karar verdiler. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra yazlığa ulaştıklarında bavullarını içeri alıp hemen girişte bulunan salondaki koltuklara kendilerini bıraktılar. Sevda kardeşine dönüp biraz alaycı bir şekilde laf attı, "Senin uçaktan tırsmandan ötürü hepimiz şu sıcakta resmen pestile döndük sevgili kardeşim! Bir saat sürecek yol sayende sekiz saat sürdü!" "Hiç kusura bakmayın sevgili ablacığım benim ayağım yere değmedikten sonra o bir saatçik benim için bir güne bedel!" Güldem de kıkırdayarak konuşmaya dahil oldu ve Sevda'ya hitaben, "Dokunma Senacığım'a abla kıyamam ben ona! Ama toynağa dönmüş ayaklarımızın sebebi sensin Sena. Bir anda fikrimi değiştirdim bak! Bence cezalandırılmalısın..." Sena da gözlerini devirerek karşılık verdi, "Kızdırma beni toynak hanım paça çorbası yaparım sizden!" Sevda ve Güldem kahkaha attıktan sonra, Sevda devam etti: "Çok korktum bak" Güldem: "Caydırıcılığı hayli yüksek bir tehdit!" O anda Sevda'nın telefonu çaldı ve hızlıca koltuktan kalkıp dışarıya çıktı. Sena, Güldem'e gözüyle ablasını işaret etti. "Pestil hanım nasıl da dirildi görüyor musun? Rapor verme zamanı geldi müstakbel eniştemize." Güldem, "Dirilmek ne kelime, kanatları çıktı bir anda uçtu sanki!" Sena hınzır bir gülüşle Güldem'i yanına çekti ve birlikte sürgülü cam kapıya yöneldiler. Cama yapışmış vaziyette telefonla konuşan Sevda'yı izlemeye başladılar. Sevda arkasını dönünce gördüğü manzara ile kaşlarını çatıp telefonu eliyle kapatarak "Kaybolun!" dedi. Söz dinlemez yaramaz bir çocuk edasıyla Sena ve Güldem, omuz silkip dil çıkardılar. Bunun üzerine Sevda kızlara parmak sallayıp geliyorum işareti yaptı ve telefonu kapattı. Kızlar, Sevda'dan önce davranıp sürgülü kapının kolunu tuttular. Sena muzipliğini sürdürerek az önce ablasının sevgilisiyle yaptığı konuşmadaki duyduğu cümleleri tekrarlıyordu. "Çok sıcak aşkım eriyeceğim!" Güldem de Sena'ya katıldı, "Çok yorgunum aşkım, sana sonra dönerim!" Kızların kendini taklit etmesiyle iyice sinirlenen Sevda, kapıyı açmaya zorlarken bir yandan da "Göstereceğim ben size!" diyerek tehditler savuruyordu. Bir süre sonra kapı kolunu bırakan kızlar Sevda'nın hışımla üzerlerine geldiğini görünce "Nerdesin Aşkım, Burdayım Aşkım" şarkı sözlerini alaycı bir şekilde tekrarlayarak diğer odaya kaçtılar. Kısa bir kovalamacadan sonra Sevda yorulduğunu ve daha fazla koşturamayacağını söyleyip kızları yanına çağırdı. "Yordunuz beni serseriler yeter artık pes ettim gelin hadi!" Sena ve Güldem Sevda’nın çağrısına aynı anda yanıt verdi, "Bir şey yapmayacaksın ama söz mü?" "Yapmayacağım gelin hadi!" Sevda'nın sesindeki rahatlatıcı sinyali alan kızlar odadan çıkıp salona geldiler. "Hadi bavulları yerleştirelim akşam oluyor." Sena ve Güldem "Tamam" diyerek onayladılar ve hep birlikte işe koyuldular. Kızlar gideceği için Güler Hanım telefon ederek yazlığı temizletip hazırlatmıştı.Kahvaltılık alışverişi de yapılmıştı ve buzdolabı da boş değildi. Onlara da sadece kendi eşyalarını yerleştirmek kalmıştı. Sırayla duş alıp bir şeyler atıştırdılar ve yatmak üzereyken Sevda sevecen bir tavırla teklifini sundu. "Küçüklüğümüzdeki gibi beraber yatalım mı?" Sena gönülsüzlüğünü belli eden bir cevap verdi, "Yok abla ya bu sıcakta!" Güldem, "Bence de abla, hava sıcak ama seni kıracağıma terlerim artık! Sen de terleyiver Sena." Sevda kardeşine baktı, ısrarcı bir tavırla teklifini yineledi, "Hadi kardeşim kırma beni" Sena , "İyi peki. Ama ortada sen yatacaksın!" Sevda , "Tamam kardeşim" deyip hınzırca gülümsedi. Dedikleri gibi Sevda ortaya Sena ve Güldem de kenarlara yattı. Otobüs yolculuğunun verdiği yorgunlukla hemen uykuya daldı Güldem ve Sena. Sevda ise kurnazca yaptığı planın işlemesi için uyumamıştı henüz. Telefonunun çalmasıyla yataktan çıkıp bir saat kadar sevgilisiyle konuştu. Bu arada Güldem ve Sena'nın uykuları iyice ağırlaşmıştı ki top patlasa duymayacak kadar derin uyuyorlardı. Sevda yine de işini sağlama almak amacıyla ikisine de usulca seslendi ve hafifçe dokundu. Uyanmadıklarını görünce intikam planını uygulamaya başladı. Yan yana yatmakta olan kardeşi ve kuzeninin uzun saçlarından birer tutam alarak ikisinin saçından bir örgü yapıp yattı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD