Çenem vidası gevşemiş bir dolap kapağı gibi açıldı. Sanki çenemdeki kaslar işlev göremez haldeydi. İtalya'ya getirilmiş olamazdım ben. Gerçeği reddediyordum. -"Ne İtalya'sı ya? Ne bahsediyorsun sen?" Uzun süre susuz kalmış olmalıyım ki sesim pürüzlü çıkmıştı. Sinirle söylenip yattığım o yumuşak yatakta doğruldum. Üzerimdeki ince pikeyi attığım gibi yerimden doğrulurken kolumda takılı olan serum iğnesini unutttum. İğne ve baş ucuma kadar uzanan o kısa boru gerildiği için canım oldukça yandı. -"Ahh." O acıyla Francesco ve Andrea yanıma koşarken Matteo ve Sergio yatağın sol tarafına geçmek zorunda kaldılar. -"Sakin ol cara. İyi misin?" Andrea'ya döndüm. Yakışıklı yüzünde endişe kol geziyordu. Benim için korktuğu apaçık belliydi. Onun bu hali hatta hepsinin bu davranışları kafamı karıştırı

