Hayatın bu yorucu ve acı verici temposunda bir şekilde yaşamaya çalışıyordum. Ruhumdaki o yaralar tek tek kanamaya başlamıştı. Bana biçilen hayatı iki dünya arasına sığdırmıştım. Bir yanım sakin telaşsız bir yaşam sürerken diğer yanım tehlikeli işler silahlar arasında kalmıştı. O odada abimin kollarında bayılıp kaldığımı hayal meyal hatırlıyordum. Birileri tarafından bedenim kucaklamış, uğultulu seslerle odadan çıkarılmıştım. Temiz havanın burnuma dolmasından anlamıştım. Sonra ise yüzüme vuran o rüzgarın serin kokusu. O andan sonrasında bilincim tamamen gitti. Gözlerim yavaş yavaş açılırken o kadar zorlanmıştım ki sanki tonlarca yük binmişti. Zorlukla açtığım gözlerim loş ve tanıdık gelen o oda ile yüzümde küçük bir tebessüm belirdi. Bu odaya yine yaralı bir halde gelmiştim ve yine karan

