Güneş tepeye yüz tutmuşken uyandım. Telaşla etrafa bakındığımda odada yalnızdım ve anlaşılan oydu ki vakit neredeyse öğlen olmuştu. "Eyvah!" diye bir nidayla havalandım yataktan. Artık adım iyice öğlene kadar uyuyan geline çıkardı. Yatakta doğrulur doğrulmaz da oturduğum yerde acıyla inledim. "Aaahhh!" Geri yüz üstü yatağa geri saldım kendimi. Oturunca popom acıyordu. Sadece yüz üstü yatabiliyordum. Savrulan saçlarımı önemsemeden kafamı yastığa sinirle vura vura sızlandım. "Allah seni ıslah etsin Mustafa! Boyun devrilmesin Mustafa! Bile bile yaptın Mustafa!!.. Aaah!!... Bu adam bana ceza mı yaa?!!" Sinirden ağlamak üzereydim çünkü oturamayan Dildâr muhtemelen yürüyemeyecekti de... Oturan ve yürüyemeyen Dildâr ise, aksinin mümkünatı yok, fark edilirdi. Zorlanarak da olsa üstümü

