Mirza, kapı eşiğinde karşısında Cansu'yu görünce bir an duraksadı. Ardından Güneş’in elini tutarak, parmaklarını onun parmaklarının arasına geçirdi ve sıkıca kavradı. Bu hareketle hem Güneş’e yanında olduğunu hissettirmek hem de Cansu’ya açık bir mesaj vermek istemişti. Hafif bir kaş hareketiyle Cansu’ya bakarak, “Cansu,” dedi, sesi mesafeli ve dikkatliydi. “Sabah sabah buraya annemle sohbet etmek için gelmediğine herhalde” Cansu, beklediği soğuk karşılama karşısında her zamanki arsızlığıyla sahte bir tebessüm sergiledi. Dışarıdan gülümsese de aslında içinden öfkeyle bağırmak, hatta bir şeyleri kırıp dökmek istiyordu. Ancak hislerini kontrol etmekte her zaman usta olmuştu. Bunu yıllar içinde ince bir zırh gibi kuşanmıştı. Yüzündeki tebessümü biraz daha genişletirken bakışlarını yavaşça Gü

