Polonezköy’e vardıklarında büyük bir villanın önünde durdular. Daha önce gittikleri yerlere göre daha az korunaklıydı. Güvenlik kapıyı açtı, içeri geçip arabadan indiler. Ön girişinde büyük aslan heykelleri vardı. Klasik tarzda, oldukça sade bir düzeni vardı. Yaşlıca bir adam onları karşıladı. “Nasılsın Rüstem Efendi” dedi Levent adamın elini sıkarak. “Rüstem Efendi annemin çocukluğundan beri buradadır” Adam kafasını sallayıp sessizce baktı. Hicran neden cevap vermediğini düşünecek kadar zaman geçmeden kâhyanın konuşma engelli olduğunu fark etti. Hicran adama gülümseyip üst kata çıkmak için Levent’in peşine takıldı. Üst salona çıktıklarında daha sonradan yaptırıldığı belli olan bir cam önünde durdular. Levent’in dedesi camın diğer tarafındaki pencere önünde büyükçe bir yatakta yatıyordu

