ÖMER Eve geçmeden önce kendimi sakinleştirmek adına arabayı kenara çek demiştim Fecir'e. “Bana o iti bulun,” dedim öfkeli bir sesle. Öfkem, damarlarımda kaynayan lav gibi bütün vücudumu yakıp geçiyordu. Dişlerimi öyle sıktım ki çenem kasıldı, dudaklarımın arasından çıkan her nefes, sanki bir volkanın püskürmesinden önceki son basıncıydı. Selim kızı kaçırmış, Ezman Ağa kızını kaçıran adamın peşine düşmek yerine, beni tehdit etmeyi tercih etmişti. Onun gözünde hiçbir zaman bir Selim olamayacağımı anlamak beni daha çok delirtmişti. Kızını sevene değil de, üzene vermesini aklım almıyordu. Bugüne kadar tek bir yanlışım olmamıştı. Zaten bir yanlışa karışmayayım diye zamanında yurt dışına postalanmıştım. Öfkemi dizginlemek kolay olmasa da, zamanla üstesinden gelmiştim. Şimdiyse her şeyi

