Tanıtım

772 Words
Bahar hayatı denirdi genç kızın hayatına öyle değil mi? Yaşı yirmiydi çünkü. Hayatının baharında yaşlı gibi hissediyordu kendisini yorulmuş ve yıpranmış. "Dünya öyle bir meta değil ki bir nizaa değsin" sürekli bu sözü tekrarlıyordu genç kız içinden.Yorulmamalıydı yıpranmamalıydı  böyle şeyler hissetmekde imtihanı verene isyan değilmiydi bir nevi?.O her zaman şükredenlerden ve sabredenlerden olmalıydı. O gece yine ağladı sabaha kadar.Ağlamalıydı çünkü ancak o zaman hiç birşey olmamış gibi etrafa gülücük saçıyordu.Özünde neşeli bir kızdı aslında.Gülümsemeyi çok severdi.Ama şimdi gülümserken kendini ikiyüzlü gibi hissediyordu.Arkadaşları onun bu neşesini yanlış anlıyor mutlu bir ailesi var zannediyorlardi.İşte o zaman genç kızın rol yapması gerekiyordu. Aslında bazen çok hoşuna giderdi dışarda kaygısız neşeli cıvıl cıvıl mutlu bir ailesi olan  sadece sınavlar için telaş yapıp korkan birini oynamak.Mesela babasının prensesi rolünü çok severdi.Babasından hiç bahsetmezdi ama arkadaşlarının yanlış anlamalarına sessiz kalır onların kafalarında canlandırdıkları senaryoyu oynamak isterdi.Sanki bedeni ve kalbi yaralı olan kendisi degilmişçesine... Kardeşiydi belkide onu bu evde tutan.Belki annesinin hatıralarını bırakıp gitmek zor geliyordu.Belkide... Belki de babasının hala daha onu sevebileceğine inanıyordu. Herşeye rağmen ona yaptıklarına rağmen ve ona yapamadıklarına rağmen.. Bir babanın yapmaması gerekenleri yapan ama babalığını bir türlü yapmayan birine ümit bağlamak yüzsüklüymüydü yoksa? Çekip gitmesi mi gerekiyordu?Oysa annesi ona hiç bir zaman pes etme derdi.Onu Afitab diye severdi.Tebessüm etti genç kız.Küçüklüğüne gitti birden aklı.O zaman küçük aklıyla annesine sormuştu "Neden bana Hüma demiyorsun annecim?" diye. Çünkü annesi ismini sadece kızdığında kullanırdı.Oda genelde babasını kardeşi Emre'den kıskandığında olurdu.Annesi de ona Hüma diye seslenir küçük Hüma hemen anlardı yanlış bir şey yaptığını.Çünkü devamında hep şu sözler gelirdi"Babanın ikinizede yetecek kadar kocaman bi sevgisi var". Her konuda haklı çıkan annesi ilk defa haksız çıkmıştı.Çünkü babasının sevgisi de o gün annesiyle beraber toprağa verilmiş kocaman sevgi bir anda yok olmuştu.Geride ise 10 yaşında hem annesini hem babasını hem de çocukluğunu toprağa veren küçük ama büyük bir Hüma kalmıştı... Annesini özlediginde ona öğrettiği gibi dua eden, Allah' tan annesini yanına göndermesini isteyen ve bu isteği karşısında hergün babasının biraz daha değiştiğini gören kalbi kırık Küçük hüma... Yavaş yavaş değişmişti babası.Birgün ona hiç kızmayan adam"Annem ne zaman gelicek baba?Hergün dua ediyorum ama annem gelmiyor!!"dediğinde ona"Annen artık hiç gelmicek o öldü!!"diye bağırmıştı. İşte o gün hayatının değiştiği ilk gündü.Akşama kadar ağlamıştı küçük Hüma ,  ama babası onun yanına gelmemişti.Her zaman daha ağlamamışken bile dudakları titrediğinde ona sarılan babası, o gün küçük kızın yanına gelmemiş, gece olduğunda gelip yanağını öpmemiş, saçını koklamamış, uyumadığını bildiği halde uyuyor numarası yapan kızının heyecanını bölmemek için sessizce üstünü örtüp gitmemişti. Babası o gün gelmemişti..... Ve o gece Hüma babasını hep beklemişti.Sabah uyandığında babasına hesap sormak, ona küsmek için yanına gitmiş ama elinde şişeyle koltukta uyuya kalan babasını görmüştü.Küçükken dışarda görmüştü bu şişeyi ve annesine"Anne bende bu meyvesuyundan istiyorum"demişti.Annesi ise "O meyvesuyu değil kızım Allah'ın hiç sevmediği ve içmemizi istemediği bir içecek" demişti. O zaman babam neden içiyor? diye düşündü kendi kendine.Çok korktu Hüma o an yoksa babasıdamı annesinin yanına gidicekti?.Bir anda o korkuyla babasına bağırmaya başladı.Hem bağırıyo hem de sarsıyodu adamı."BABAAA" Babası ise bir anda koltuktan fırlamış küçük kızı sarsmaya başlamıştı."Ne var lan niye bağırıyorsun kes sesini!!" Şok olmuştu Hüma bu adam onun babası olamazdı.Kardeşi Emre'nin ağlamasıyla kendine gelmiş salondaki çocuğu o anda farketmişti.Küçük çocuk annemi istiyorum diye bir yandan bağırıyor bir yandan ağlıyordu. Tam kardesinin yanına gidip teselli edicekti ki babası ondan önce gitmiş minik emreyi sarsmaya başlamıştı."YOK ANNENİZ ARTIK HİÇ GELMİCEK". Herşey o anda olmuştu.Babası elini kaldırmış kardeşine vurmak üzereyken Hüma araya girmişti .O gün kardeşi için kendini feda etmişti.Ve o günden sonra babası onu hep dövmüştü.Bazen ayak altında olduğu için bazen odasından hiç çıkmadığı için bazen de annesini sorduğu için... Silkelendi genç kız.Aklı yine eski günlere gitmiş yine eskisi gibi üzülmüş ve kırılmıştı.Kimi acılar insanı olgunlaştırır ve artık alışkanlık haline gelirdi.Ama genç kız bir türlü alışamıyordu.Eskisi gibi mutlu olacağına inancı hala daha bitmiyordu.Ona bunu hissettiren neydi ki?.Yoksa dedi içinden.. "Yoksa bir çift ela gözmü beni dünyada iyi şeyler olabileceğine inandırdı?". Bir şeyde yapmamıştı aslında adam sadece bakmıştı.Sanki genç kızın yaralarını biliyormuşçasına sanki o yaraları sarmak istercesine bakmıştı.Yüreğine işlemişti işte. Kendisine kızdı genç kız haram olduğunu bile bile gözlerini çekememekte neyin nesiydi?.Neden bu adamın kendisinin kaderi olucağını düşünmüştü?.Yoksa ilgiye muhtaç kalbi bu sefer nefsine uymayımı tercih etmişti? Af diledi genç kız Rabbinden.Yine gözyaşlarıyla ıslattı seccadesini.Onu günaha zorlayan nefsini Allah' a havale etti.Çünkü bakmakta zina değilmiydi? Ayette zina yapmayınız değil"ZİNAYA YAKLAŞMAYINIZ" denmiyormuydu?. Ve o gün genç kız Allah'a şöyle dua etti; "Affet Allah'ım sen zinaya yaklaşmak isteyen nazarıma haramı haram kıl.Senin istemediklerini bana yaptırmak isteyen nefsime uymaktan beni koru." İşte böyle temiz bir kız.Hayatında yalnız karanlık olan Emir'in dünyasında Afitab gibi doğabilicekmi? Yoksa kendi karanlığına genç kızıdamı mahkum edicek.Sırların arasında takat getiremicekmi temiz kalbi?. Daha dökülecek çok gözyaşı edilecek çok dua yaşanıcak bir kader var....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD