Dila’dan Adar’la baş başa kalmıştık. Odayı sessizlik sarmıştı. Karşımda, tekli koltukta oturmuş, dikkatle beni izliyordu. "Adar" “Efendim Dila… Canın mı yanıyor? Bir şey mi istiyorsun? Ne oldu?” Panikle üst üste sorular sordu ve yanıma yaklaştı. Ben “İyiyim Adar, ağrım yok. Sadece… ismini söylemek istedim.” Gözlerinde birden duygu geçişleri oldu; sevgi, şefkat ve merhamet… İşte bu adam benim kocam, sevdiğim adamdı. “Dilam… Ben seni çok seviyorum. Sana bir şey olsaydı dünyayı ateşe verir, sonra da sana gelirdim. Ben sensiz yaşayamam ki.” “Adar… Sen canımın taa içisin. Seni seviyorum. O gün sana seni sevdiğimi söylemek için geliyordum… Ama o kaza oldu. Telefonda söyledim aslında… Seni sevdiğimi… Ama duydun mu, bilmiyorum.” “Duydum Dilam, duydum… Zaten o cümle beni ayakta tuttu. Ben

