1.Bölüm

1681 Words
Herkese merhaba Hikâye yazmak meşakkatli ve oldukça emek isteyen bir iş ve emek şu dünyadaki en kıymetli şey.Siz de yüreğimin emeği olan hikâyeme düşünceleriniz ve oylarınızla destek olursanız çok mutlu olurum. Hikâyeyi hissederek yazıyorum.Yüreğimin kaleminden çıkan kelimelerin,okuyanlarında yüreğine dokunacağına inanıyorum. Yazdıklarımla tek bir yüreğe bile dokunabilirsem ne mutlu bana. . . . . . Her yer ceset kokuyor.Ölmüş ruh cesedi...Ruhlar açlıktan kıvranıp ölüyor geriye canlı cesetler kalıyor.Ruhu ölen dik sürüngen ,dünyayı tüm canlılara zehir ediyor.En başta da kendi cinsine. İnsanlık için en büyük tehdit kendi cinsidir. AŞKI KUŞANMAK Mira Erdem ,Şafak Yazıları. ******** Güneş çoktan ufkun koynunda kaybolmuş,gece tüm ihtişamıyla şehri esir almıştı.Gökyüzü şiirlerinden ay muhabbet pırıltıları gönderiyordu dünyaya. Yüreğine tüneyen öfkeyle,yaklaşık yirmi dakikadır önündeki taksiyi takip ediyordu. Altındaki eski model motoru ustaca kullanıyor, yaptığı kıvrak manevralarla arabaların arasından süzülerek ilerliyordu.Takip ettiği taksi ışıklarda durunca o da taksinin sol tarafında, iki araç arkasında kendine yer bulup yeşil ışığı beklemeye başladı. Saçlarını okşayan rüzgar ılık bir selam verirken, yanında duran arabanın camından bakan küçük kız yüzüne yayılan şaşkınlıkla saçlarını inceliyordu. Elini sakallarının arasından geçirip kıza tebessüm ederek yanan yeşil ışıkla harekete geçti. Takip ettiği taksi sonunda şehrin merkezindeki bir barın önünde durmuştu.İçinden çıkan genç adama öfkeyle bakıp motoru uygun bir yere park etti. Üzerindeki mavi kot pantolonu yukarı doğru çekiştirip beyaz ve oldukça geniş olan gömleğin eteğini pantolonun kemerinden çıkarıp, serbest bırakırken üzerine giydiği kot ceketin yakasını düzeltti.Motorun anahtarını cebine atıp barın kapısına geldi. Kapıdaki bodyguard, Emre içeri girerken onunla bir şeyler konuşmuştu.Kendisine bakan iri yapılı adama "Az önce içeri giren gencin yani Emre'nin arkadaşıyım,burada işe girmiş on dakika görüşüp çıkacağım." dedi. Bodyguard üzerini inceleyip kalın sesiyle "İyi, geç bakalım."dedi. Uzun bir koridordan yürüyüp barın içine girdi.Kapıdaki bodyguard içerdeki güvenliği arayıp "Beş numara, girmesine izin verdim ama gözün üzerinde olsun."dedi. İçerisi oldukça geniş, şaşaalı ve lüks bir mekandı. Gürültülü bir müzik kulaklarını tırmalarken şarhoş oldukları her hallerinden belli olan bir grup insan çalan şarkıya bağırarak eşlik edip dans ediyorlardı. Barmenleri inceleyen gözleri Emre'yi arıyordu.Sinirli bir nefes verip "Nereye gitti?"diye mırıldandı.Gözleri mekanın içini taramaya devam ederken localardan birine geçip oturdu. İçeri girdiği andan itibaren gözleriyle onu takip eden, siyah takım elbiseli bir adam yanına gelip uyarıcı ve sert bir sesle "Hemen kalk oradan. Burası Aras Bey'in locası."dedi. Tek kaşını kaldırıp rahat bir tavırla"O Aras ise ben de Kura'yım." deyip orta kalın bir sesle kahkaha patlattı. Adam sinirle dişlerini sıkıp "Kemiklerini kırmadan derhal kalk!"diye tekrar uyardı. İçinden"Emre seni öldüreceğim."diye geçirirken adamın tehdidinden hiç etkilenmemiş bir tavır sergileyerek, yavaşça ayağa kalktı. "Kalktık işte koçum,alsın o Aras, locasını başına çalsın."deyip iki adım geriye çıkmıştı ki arkasında beliren adamın ayağına bastı. Kimin ayağına bastım,diye başını sağ omzunun üzerinden geriye doğru çevirmişti ki gözlerini delip geçecekmiş gibi bakan bir çift koyu kahve gözle muhatap oldu. Adamın ürkütücü bakışlarından kurtulmak için başını tekrar önüne çevirmek isterken, adam çevik bir hareketle ceketinin yakalarını tek eliyle kavrayıp cılız bedenini yukarı doğru kaldırdı. Kara gözleri kocaman açılırken, ayaklarını sallayarak"Bırak lan beni zaten gidiyordum."dedi titreyen sesiyle. Aras yakasından tutup yerle temasını kestiği genç adamı karşındaki deri koltuğun üzerine atıp "Hiçbir yere gitmiyorsun!"dedi öfke sarmaladığı koyu sesiyle. Koltuğun üzerine düşerken başını kolçasına çarptığı için ovarak karşısındaki üç adama bakıyordu.Kendini koltuğa fırlatan adamla hemen gerisinde duran kumral adam oldukça uzun boylulardı.Sol taraftaki esmer adam ise orta boylu. Endişeyle bu adamlardan nasıl kurtulacağım diye düşünüyordu.İsmi Yavuz olan kumral adam"Kimmiş bu kılkuyruk?"diye sordu korumaya. "Bilmiyorum efendim tam ilgileniyordum siz geldiniz."dedi, koruma. İsmi Yakup olan diğer adam koltuğun köşesine sinen genç adama alay eder gibi baktı. "Bu ne cesaret yiğidim,seni tanımak isteriz bize adını bağışla."dedi. Genç adam zorla gülmeye çalışarak "Adım İsmet, cahil işi cesaret; var ben buradan tüymek." deyip hızla ayağa kalkmıştı ki Aras'ın uyarı dolu, keskin bakışları yüzünden bir adım bile atamadan kendini yeniden koltuğa bıraktı. Sahte bir gülümsemeyle "Ateş almaya mı geldik canııımm biraz daha oturayım?"dedi. Aras üzerindeki yazlık,ince deri montu çıkararak, korumanın üzerine atıp İsmet'in karşısındaki koltuğa oturdu.Yavuz'la Yakup da sağındaki koltuklara oturdu. Aras gözlerini kısarak İsmet'in uzun saçlarını, orta uzunluktaki sakalını ,uçları aşağı doğru bakan bıyıklarını, pürüzlü yüzünü ,kalın kaşını,sıska bedenini inceleyip "Evet cünyır Barış Manço, benim mekânımda hakkımda ileri geri konuşma cahilliğini gösterdiğine göre beni tanımıyorsun.Tanışalım o zaman."dedi, tehdit eder gibi. İsmet yutkunarak karşısındaki adamın geniş omuzlarını,üzerindeki siyah tişörtün kapatamadığı çelik gibi sert görünen şişkin pazularını, heybetli vücudunu inceleyip"Adam Karadeniz bitki örtüsü çam ağacı gibi, bense bir yetmiş birlik boyumla bodur çalı topluluğu makiyim. Beni yürüyüşünün oluşturduğu rüzgarla bile yere yapıştırır, o güçlü eliyle yumruk atsa herhalde yerden spatulayla kazırlar ,nasıl kurtulacağım?"diye düşündü. İşletmenin müdürü gelip Aras'a hitaben "Her zamankinden mi hazırlasınlar efendim?"diye sordu. Aras gözlerini İsmet'in üzerinden çekmeden "Hayır viski istiyorum."dedi. Yavuz'la Yakup "Bize de viski getir."derken İsmet rahat bir tavırla "Ben de demli bir çay alayım."dedi. Duyduklarıyla Yavuz'la Yakup birden şidetli bir kahkaha patlatırken İsmet kalın erkeksi bir sesle "Hah hah hah hah!.."diye çıkardığı seslerle onlara eşlik ediyordu. Suratında mimik oynamayan Aras "Kes lan!"diye bağırdı. Sesi içine kaçan İsmet irkilerek hemen sustu."Safa yatıp gevşeklik yaptığımı anlıyor mu acaba?"diye düşünürken barmenlere doğru ilerleyen müdüre baktı. "Galiba çalışanlardan bu adam sorumlu.Acaba Emre'yi böyle bir yere nasıl kabul ettiler?"diye geçirdi içinden. Aras şüpheci bir ifadeyle "Kimliğini çıkar!"dedi. İsmet gerilerek "Kimliğimi ne yapacaksın, nüfusuna mı geçireceksin?"diye düşünüp "İsmim İsmet ,daha fazla bilgiye ne hacet?"dedi sırıtarak. Yakup alaycı bir sesle "İsmet..."diye gülerek"İsmini kim koymuş lan senin?"diye sordu. İsmet dalgaya vurmaya devam edeyim,diye düşündü.Üzgün çıkarmaya çıkardığı bir sesle "Kim koyacak? Garip anam, çilekeş anam,fedakâr ve cefakâr anam,anam anam canım anam."derken Yakup'a bakıp imalı bir şekilde"Anam."dedi. Yakup yerinden kalkıp İsmet'in yanına oturdu.İnce çıkarmaya çalıştığı bir sesle "Yavrııımmm İsmet'im aney kurban, li li li li li li!"diye zılgıt çalıp İsmet'e sarılmaya çalışırken, İsmet aniden suratına bir tokat patlatıp "Temas yok lan!" diye uyardı. Şoke olan Yakup donup kalırken Yavuz başını arkaya atıp yeniden kahkahalara boğuldu. Aras'ın ise dudağının kenarı hafiften yukarı kıvrılmış bir şekilde İsmet'e bakıyordu. Barmen içkilerini bırakıp giderken Aras buzlu viskisinden bir yudum aldı, gözlerini İsmet'ten çekmeden. Yakup öfkeyle İsmet'in koluna yapışmıştı ki Aras "Yakup! Bırak."diye uyardı.Yakup tuttuğu kolu ittirerek bıraktı. Viskisinden bir yudum daha alan Aras "Kimliğini çıkar demiştim lan!"dedi sert bir tonlamayla. İsmet kekeleyerek "Iıı, şey... Kimlik bunalımı yaşıyorum da hangi kimlikte kalacağıma karar veremediğim için kafa kağıdı çıkarttırmadım daha."dedi zorla gülerek ve "Yanımda yok."diye ekledi sonrasında. "Seni öyle bir kimliğe sokarım ki annen bile tanıyamaz."dedi,Aras tehdit dolu sesiyle. Yavuz hem içkisini içiyor hem gülmeye devam ediyordu. "Aras, bu gevşek, Kirmanların adamı olmasın.Seni alt edemeyeceklerini anlayınca başına böyle bir bela sarmaya karar vermiş olabilirler."desi."Kapıdaki güvenliğe insanları çok zorlamayın girip eğlensinler diye talimat verdin onlar da önlerine gelen lavuğu içeri alıyorlar."diye ekledi akabinde. Aras uzun kirpiklerini kısarak"Bu çubuk krakerin her yeri bela olsa ne çıkar suratına yumruk geçirsem yumruğumun yarısı boşa gider. Kirmanlar bile bu işe cesaret edecek birini bulamazlar.Bu orijinal cahil."dedi,alay ederek. İsmet dudağını büzerek"Darılıyorum ama ben burdayım, siz gıyabımda konuşuyorsunuz."dedi. Yakup'un kızaran yanağına bakıp kendini tutamayarak"Yanağın kızarmış bir daha sakın bana dokunma yanarsın cıs olursun."dedi , gülerek. Yakup bir hışımla yerinden kalkıp"Seni öldürürüm!"diyerek yakasına yapıştı. İsmet sakin kalmaya çalışıp, gülerek "Sana bir bilmece bunu çözersen beni öldür."dedi. Merakla kendine bakan Yakup'a"Ben ben değilim bir ben vardır benden içeruuu.Aslında ben yaşamıyorum,beni öldürürsen öldürmek istediğin kişiyi öldüremezsin."dedi, sonrasında. Yakup şaşkın bir şekilde yakasını bıraktığı adama bakarken "Ne diyor bu felsefik manyak?"dedi. Yavuz İsmet'in sözlerini tartarken Aras yanındaki sehpadan aldığı sigarayı yakıp, insanın içini okuyormuş gibi bakan keskin bakışlarını İsmet'in gözüne kilitledi.İsmet adamın bakışları karşında kendini adeta çıplak hissediyordu."Adam sanki ruhumu okuyor gibi bakıyor..."diye düşündü ürpererek.Aras gözlerini odağından çekmeden "Aslında büründüğüm kimlik sahte demek istiyor."deyip ayağa kalktı. İsmet tek kaşını kaldırıp şaşkın bir şekilde ona bakarken Aras sigaradan bir nefes daha çekip İsmet'in dibine kadar girdi.İfadesiz yüzü ve buz gibi sesiyle "Dakikalardır karşımda yaptığın soytarılığa izin veriyorum ama buraya kadar.Şimdi söyle bakalım seni öldürürsem aslında kimi öldürmüş olacağım."diye kükredi. İsmet korkuyla iki adım geri çıktı."Şaka yaptım robocop ağabey gerçekten şaka yaptım.Ben sizi ilk defa görüyorum tanımam etmem.İsmet'im ben,sadece İsmet.Arkadaşlarım kız İsmet der bana aslında onu kastetmiştim."dedi,titreyen sesiyle. Yavuz'la Yakup "Kız İsmet!"diye kendilerinden geçerek kahkaha atmaya başladılar. Yavuz gülmekten zorla çıkardığı sesiyle "Aras bunu soytarı olarak işe alalım bizi gülme krizine sokar."derken Aras'ın telefonu çaldı. Cebindeki telefonu çıkarıp "Efendim Fırat." "Abi dedem seni istiyor rahatı pek yok.Israrla gelmeni istiyor." Aras endişeli bir sesle "Yine mi kalbi?" "Yok değil. Kötü de değil aslında ama durmadan Aras'ı ara gelsin diyor." "Tamam geliyorum." Aras İsmet'i ittirip "Dua et iyi günümdeyim ve gitmem lazım.Sana sınırsız tahammül gösterdim.Bir daha karşıma çıkma ve defol git."dedi. Yakup'la Yavuz'a dönüp "Ben eve geçiyorum."dedi,akabinde. Yavuz "Sensiz buranın tadı olmaz biz de eve geçelim."derken İsmet çoktan çıkışa yönelmişti. Bardan çıkıp arabalara geçtiler.Aras tam arabasını çalıştırmıştı ki bir motor gelip arabanın sağ taraftaki aynasına çarpıp yerinden sökülerek yere düşmesine sebep oldu.Motorun üstündeki kişi İsmet'ten başkası değildi. Aras burnundan soluyarak arabadan çıktı.Kendine korkuyla bakan İsmet'i motorun üstünden aldığı gibi patates çuvalı gibi yere attı. "Arıza mısın oğlum sen?"diye bağırdı. Yavuz'la Yakup'ta yanlarına gelmişti. İsmet çakılmanın şiddetiyle ağrıyan yerlerini ovarak yerden kalktı."Ne kıymetli araban varmış be,neyse zararın öderiz."deyip pantolonunun cebinden iki onluk iki beşlik birkaç tanede bozuk para çıkarıp, Aras'a uzatarak "Al şunu."dedi. Yavuz'la Yakup çoktan gülme krizine girmişti. Aras öfke taşan gözlerini onlara çevirip "Kes!"diye kükrerken korkudan yerinden sıçrayan İsmet baş parmağıyla damağını kaldırmakla meşguldü.Yavuz'la Yakup hemen susmuşlardı. İsmet yutkunarak "Geri kalanı içinde istersen senet imzalayalım."dedi,zorla çıkardığı sesiyle. Aras sıktığı dişlerinin arasından "Sen kendini satsan bile o aynanın parasını ödeyemezsin."dedi,alay ederek."Ama benim derdim ayna falan değil sana hadsizliğinin hesabını kesmek.Yarın şirketime geleceksin. Aynanın parasını ödeyene kadar benim ayak işlerimi yapacaksın. Eğer gelmezsen seni bulur yedi ceddini yedi tepeye gömerim."deyip "Yakup, bu zevzeğe kartımı ver."diye ekledi. Sonra Yavuz'un arabasına geçti. İsmet yüzünü buruşturup "Kibir abidesi robocop."diye söylenerek motora bindi ve çalıştırarak eve doğru yola koyuldu."Emre ağzını burnunu çarşamba pazarına çevirmezsem bana da Kız İsmet demesinler."diye söylenmeye devam etti. Telefonunu çıkarıp Emre'yi aradı ama ulaşamadı.Annesinin cevapsız çağrılarına bakıp "Yoldayım geliyorum."diye mesaj attı. Yarım saat süren yolculuktan sonra nihayet eve geldi.Park ettiği motordan inip "Evin kapısını çaldı.Kapıyı açan Nilgün Hanım şaşkın bir şekilde "Emre'ye mi baktın oğlum, sen arkadaşı mısın? Emre daha gelmedi."dedi. İsmet, şaşkınlıkla, kendini tanımayan annesine bakıp "Anne benim Mira."dedi.Nilgün Hanım "Ne!"diye şok geçiriyordu. Mira, "Elif haklıymış makyaj hileleri ile seni öyle bir değiştirdim ki annen görse tanıyamaz demişti.Taklit yeteneğim sayesinde erkek sesini de hallettim bayağı erkek oldum,saçma sapan tehlikeli adamlara bulaştım. Pis işler peşinde koşan kardeşim yüzünden."dedi dişlerini sıkarak.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD