Melis, Zeki'nin kucağında yatarken parmaklarını onun güçlü göğsünde gezdiriyordu. O anın içinde kaybolmuştu. Zeki'nin derin nefesi, onun tenine vuruyor, omzuna dokunan parmakları ise hem huzur hem de fırtına gibi bir his bırakıyordu. Fakat Zeki'nin sesi, aniden atmosferi değiştirdi. "Bu yaptığımız çok yanlış," dedi Zeki, sesi karanlık bir fısıltıya dönüşerek. Melis, gözlerini kıstı ve bu sefer içindeki öfkeyi bastıramadı. Başını hafifçe kaldırarak, Zeki'ye sert bir bakış attı. "Aynı şeyleri konuşmaktan bıktım," dedi hüsran dolu bir sesle. "Her defasında bunun yanlış olduğunu söylüyorsun ama, benim yanıma gelmeye devam ediyorsun." Zeki, iç çekti. O da yetişkin bir insan olarak hayatının en büyük çelişkisini yaşıyordu. Hem mesleği, hem karakteri, hem de mantığı ona durması gerektiğini söy

