Zeki, Melis’i askeriyenin girişinde bırakıp içeri adım attığında, dışarıda yaşadığı o neşeli anların yerini hemen sert bir disiplin ve gri bir yalnızlık aldı. O anlarda, Melis’in neşesiyle dolup taşan iç dünyası bir anda karanlık bir sessizliğe gömüldü. Askeriyenin ağır kapısı ardında kapanırken, Zeki yeniden askerliğin soğuk ve katı gerçekliğiyle yüzleşti. Yavaş adımlarla koğuşuna doğru yürüdü. İçeri girdiğinde, günün yorgunluğu üzerine çökerken yatağına oturdu, kısa bir nefes aldı. Tam o sırada, aynı devreden bir asker, ağır adımlarla yanına yaklaştı. Başını hafifçe eğerek Zeki’ye selam verdi. "Çakır," dedi kısık ama kararlı bir sesle. Zeki, başını kaldırıp baktı. Karşısındaki, sessiz sakin yapısıyla tanınan Tolga’ydı. Genelde fazla konuşmazdı, ama bu sefer bakışlarında bir t

