O anın ağırlığı, odanın içindeki her nefesi bastırıyordu. Melis’in bakışları yere çivilenmiş, yanaklarındaki utanç kırmızısı ona bundan sonra ne yapması gerektiğini hatırlatıyordu: Geri çekilmek ve kaçmak. Ama bu, o kadar kolay değildi. Zeki, Melis’in kırgın ve utangaç bakışlarını fark ettiği anda, içinde bir şeyler değişti. Onun o masum bakışlarında, incinmişliği görmek...Onu kırdığını bilmek.. bunu kaldırmak, tahmin ettiği kadar kolay değildi. Her zaman kontrolü elinde tutan o adam, işte o an kontrolünü kaybetti. O bakışlar, Zeki’nin içinde bir yangın gibi yayıldı, içinde ona *“Durma,”* diye fısıldayan bir ihtiyaç doğurdu. Yavaşça, düşünmeden, içgüdüyle hareket etti. Başını eğdi. Melis’in o utangaç yüzü artık sadece birkaç santim uzağındaydı. “Melis…” diye fısıldadı, sesi bir

