Gecenin geç vakitlerinde Roj, yüzbaşı Tarhan Topraklı’yla buluşmak için Behram’ın kamufle olmak için ayarladığı dikkat çekmeyecek arabanın yolcu koltuğunda kepenklerini kapatmakta olan esnafları izliyordu. Yaz ayında şehir gece yarısına kadar hareketli olurdu. Hava nemli ve toz kokuyordu. Camı kapatıp klimayı çalıştırdı. Cehennem ateşi yüreğinde yanıyor elleriyle göğsünü parçalayası vardı. Abisinin yaptıkları yenilir yutulur cinsten değildi. Büyüğümüzdür, aşiretin başıdır deyip de susulacak kadar küçük hataları da yoktu. Namuslarını, şereflerini ve babasının miras bıraktığı soylarını kirletmişti. “Ağam çorbacı iyi fikir mi sence?” dedi Behram gözlerini yoldan almadan. Aslında sorusunun nedeni Roj ağanın kafasını düşüncelerden uzaklaştırmaktı. “Bizim güvenlik açısından bir sorunumuz yok

