2. SON İSTEK PART 2

1740 Words
Saatlerce konu tartışıldı ve kızın kaçtığı adamın babası meclise çağrıldı. Adam içeri girdiğinde gözleri ile Afşın Ağaya çevrildi ama öfkeli elaları işlerin yolunda gitmediğini gösteriyordu. Şiyar Ağa bir süre konuştuktan sonra adama dönüp "Oğlun kızımı kaçırdı. Adetler ve töre bellidir. Ya ikisini de öldüreceğiz ya da küçük oğlum Salim'e kız vereceksin" dediğinde gözlerini acı ile kapatan baba sertçe yutkundu. Başka çaresi olmadığı bildiği için de "Bir kızım var Afşın Ağamın mandırasında çalışıyor. Berdeli onunla yaparız" dedi ve omuzları çökerek müsaade isteyip çıkıp gitti. Adamın ardından "Bu kural böyle gitmez ağalar. Birileri için başkalarının başı yanmaz. Acarbulut ve Değirmenci aşiretleri olarak biz bu kararı onaylamıyoruz." diyerek meclisi terk ettiğinde babası ve Hazar Ağa da arkasından çıktı. Araçlarla konak yoluna dönüldüğünde onların aracına binen Hazar "Afşın oğlum, zamanın varsa seninle konuşmak istediğim bir mesele var." diyerek adamın hala çatık kaşlarla bezeli yüzüne baktı. Birkaç derin soluk alan Afşın ise sakinleşmeyi umarak başını olur manasında salladı ve yollarına devam ettiler. Sonunda Acarbulut konağına geldiklerinde onları karşılayan Ayşe Hanım'a terasta olacaklarını ve şerbet yollamalarını söyleyip ağır adımlarla yukarı çıktılar. Sonunda yer minderlerine kurulduklarında üçü de bir süre sessiz kaldı. Haşmet Ağa "Hazar, hayırdır kardeşim sen böyle ani şeyler yapmazdın" derken Afşın babasını onaylıyordu. Şerbetler geldiği için sussalar da konağın çalışanı gidince Hazar Ağa dökülmeye başladı. "Başımda bir sıkıntı var ki nere gitsem ne etse bilemedim. Benim çocukları ve kardeşleri bilirsiniz. Hepsi ömrümü yemek için el birliği ile uğraştı sonunda da başardı. Ölüme yaklaştıkça onun için korkar oldum." Afşın dayanamadı. "Kim için Hazar amca?" "Benim bir kızım var. Bahar. Yirmi beş yirmi altı yaşlarında. En son üniversiteye başlarken bir resmi geldi. Telefonda görüştük konuştuk ama hep gizliydi. Son altı senedir sesine de hasretim." Haşmet Ağa şaşkınlıkla "Hazar sen ne dersin? Ne kızı? Nasıl olur bu?" dese de karşısındaki adamın dolan gözleri ile sorularını yutmayı tercih etti. Afşın ise kaşlarını çatmış duyacaklarına kendini hazırlıyordu. Zeki adamdı. Hazar amcası konuştukça karanlık yolda bir mum yanmaya başlamıştı. "Hatırla yıllar evvel Trabzon'da bir ş yapmıştık. Hayvan almıştık üreticilerden. O zamanlar babamın zoruyla Nazlı ile evlenmiş büyük oğlum doğmuştu." Arkadaşı hatırladığını belli edercesine başını salladı. "İşte o dönemlerde bir kızla tanıştım. Daha doğrusu kız beni gece vakti onların fındık bahçesinde görünce çifte ile kıçımdan vurmuştu. Ben nereden bileyim misafir diye verilen evden dolanmaya çıkmıştım ama kayboldum. Sonrasında bana yardım etti. Hala elinde tüfeği vardı ama gözleri ile yaktı içimi. Orman gibi duru yeşil bir çift göz ciğerime köz düşürdü. İşin içine polisi falan karıştırmadım ama yanımda olsun diye gizli gizli bana bakmasına izin verdim. Evliyim diye demedim. Büyük abimi evli sanıyorlardı gittiğimiz yerde. Kötülük mü? Evet. Onu zor bir durumun içine sokmuştum. Kendimi de. Affım yok. Ahirette bile bunu çekeceğimi biliyorum. Neyse derken gizlice imam nikahı kıydık. Karım oldu. Ben buraya git gel yaparken de hamile kaldı. Ona durumumu anlattığımda gözlerindeki hayal kırıklığı öldürmeye yetiyordu adamı. Metres konumuna düşürdün beni dedi bastı tokadı. Hak etmiştim gıkım çıkmadı. Gel dedim. Öyle bir kadına kuma olmayı kabul et evladımız konakta doğsun ikiniz de yanımda olun diye aklımdakini söyledim. Bir tokatta onun için yedim. Kovdu beni. Onun da ablasıyla eniştesi sıkıntılıydı. Biliyordum iyi davranmazlardı. Ama ikinci kadın olup konakta yaşamaktansa geride kalmayı tercih etti." Şerbetinden bir yudum aldı. Boğazından aşağıya sanki kendi kanı akıyordu. Fatma'nın ahı, kırık kalbi, kedere bulanmış yeşilleri zift gibi tüm bedenini sarıyordu. Baba oğul adamın sözlerine karşın şok geçirseler de sessizce beklediler. Afşın gelecek olanın adım seslerini duyar gibiydi. Kısa bir öksürük sonrası Hazar devam etti. "Aylar geçti. Fatma doğum yaptı. Sözde koca diye elin delisini başına musallat etti ablasıyla eniştesi. Çocuk ondan diye yaydılar yaşadıkları köye. Ben buradan kalkıp gidecekken babam girdi işin içine. Ondan daha o yaşımda dayak yedim. Bana gidersem ikisini de öldüreceğini söyledi. Doğan kız olunca da önemini hep yitirdi. Allah biliyor ya acizliğime çok küfrettim. Gitmek her şeyi bırakmak istedim ama bir haber geldi ki Fatma'ların evi yanmış. Kocası ölmüş o yangında kızımla imam nikahlı karım zor kurtulmuş. Cesaretim kırıldı. Babamın karşısına geçtim. Onlardan vazgeçtiğimi bir daha elini sürmemesi gerektiğini açıkça söyledim. Nazlı konuşulanları duymuştu. Gizlice aldığım telefon sayesinde kızımla ilgili oradaki arkadaşlardan bilgi alırken bu defa da Nazlı geçti karşıma. Kızımla Fatma'yı babasına haber edip öldürteceğini bağlantıyı tamamen kesmemi söyledi." Buruk ve kendine acır gibi güldü. "Ne acizlik ama değil mi? Birkaç yıl bağlantı kurmadım ama sonrasında yine başladım. Daha da dikkatli olmaya başlamıştım. İlkokula gidişini ortaokulda aldığı ilk takdir belgesini böylelikle öğrendim. Bir gün liseye gidiyorken aradım konuştum onunla. Hatta yanına gittim. Köyden gecenin bir vakti arkadaşlarım sayesinde çıkardım. Bana annesi gibi kızsın diye beklerken boynuma sarıldı. Benim beni seven bir babam varmış dedi. O an anladım evladıma cehennem azabı yaşattıklarını. Fatma hasta olmuştu ben gibi. O görüşmeden kısa süre sonra ölüm haberi gelince ciğerim gitti. Hem pişmanlık hem de yarım kalan sevdam ile bende onunla gömüldüm sanki. İstedim. Kızımı Bahar'ımı yanıma almaya çalıştım ama olmadı. Yapamadım. Teyzesi sorun çıkardı. Babam ölmek üzere olsa bile yine taş koydu önüme. Oğlum da büyümüştü ve duymuştu onun varlığını. Kısacası yine uzak durdum." Haşmet Ağa arkadaşına bakarken aslında onu ne kadar da az tanıdığını anladı. Babasını biliyordu. Rıza amcası katı ve dediğim dedik bir adamdı. Bir dönem oğluna resmen kan kusturmuştu. Nedenini o zaman çözememişti ama şimdi anlıyordu. Afşın "Hazar amca ben benden ne istediğini anlamadım. Tam olarak ne yapmamız lazım. Gidip alıp getirmemizi istiyorsan hemen yola çıkılır." dedi. Biraz da nabız yoklama gibiydi sözleri. Hazar ise karşısındaki adama bakıp başını olumsuz anlamda salladı. "Afşın, bilirsin seni kendi evlatlarımdan ayırmam hiç. Hatta hayırsız oğullarımdan daha çok severim. Eğer Bahar'ı buraya öylece getirtirsem önce Nazlı Hanım sonra da Mahmut ile Rıza hayatı zindan eder. Ölümüm yakın, benden sonra öldürürler onu. Şimdi senden isteğime gelirsek eşin rahmetli olalı yedi ay oluyor. Bahar'ı nikahına al. Ona bırakacağım malı kendi üstünde tut ve benden sonra sahip olmasına yardım et. Ailemden onu koru Afşın. Bunu ister amca görüp saygı duyduğun birinin isteği olarak kabul et istersen de ölmek üzere olan günahkar bir adamın yakarışları. Onu senden sizden başkasına emanet edemem. Bilirim ki göçüp gittiğimde o güvende olacak. Benim yapamadığımı ona hep saygı duyacak olan eşi, evladı gibi görecek kayınbabası yapacak." Hazar artık göz yaşlarına hakim olamıyordu. Altmışına gelmiş adamdı ama hastalık öyle çökmesine neden olmuştu ki koca bedeni ufaldıkça ufalıyordu. Afşın önce itiraz etmek için konuşma yapacaktı ki babasının koluna elini koyması ile durdu. Kırk yaşında adamdı ama atasına saygısı daimiydi. Haşmet Ağa "Hazar, kardeşim bunca yıl çektiğin derdi çileyi keşke benimle paylaşsaydın ben o kızı orada bırakmazdım. Bu konakta evlatlığım olarak bile büyürdü ama rahat olurdu. Şimdi kim bilir ne halde. Afşın'a evlen diyorsun ama ya kızın evlendiyse?" dedi. Aslında en mantıklısı bu düşünceydi. Mendili ile göz yaşlarını silen adam öyle acı ile gülümsedi ki sanki dünya yıkılmış da altında bir o kalmıştı. "Evlenmemiş ama durumu da iyi değilmiş. Veterinerlik okuduğunu söylemişlerdi. Teyzesi kötü davranıyormuş. Dün konuştum evlilik yok." Adam karşısında konuşan Hazar'a "Amca iyi hoş diyorsun da onu teyzesinin yanından alıp başka bir yerde yaşamasını sağlayabilirdin. Neden illa benimle evlenmesi gerekiyor?" derken gerçekten nedenleri tüm çıplaklığı ile anlamak istiyordu. Hazar Afşın'a bakarken yılların izler bıraktığı yanağından bir damla süzülürken "Çünkü iki oğlum da anasının dolduruşu ile büyüdü ve peşine düşmeleri an meselesi. Onlar bulursa Bahar daha neye uğradığını anlamadan ölmüş olur. Artık gücüm onu korumaya yetmiyor. Bu yüzden sana yalvarıyorum Afşın. Bahar'ı bir tek sen koruyabilirsin. Sadece çocuklarım değil kardeşlerim düşmanlarım hepsi Bahar'ın üstüne gidecek. Kızım birinin değilse diğerinin elinde kalacak." dedi ve oturduğu yerden usulca kalktı. Gurur yapacak yüzü de hali de yoktu. Usulca karşısında duran adamın yanına diz çöktü. Elini tutup "Allah aşkına Afşın. Ona sahip çık. Senin yanında olursa yaşar. Ben anasını yaşatamadım. Evladıma edilen eziyetlere engel olamadım ama sen ona saygı duyar tırnağının kanamasına izin vermezsin." derken ağlıyordu. Sesi terasa yayılırken kaşlarını şaşkınlıkla kaldıran Afşın koca adamın haline içinin ezildiğini hissetti. Babasına gözleri döndüğünde gözlerini onaylar biçimdeki kapatıp açtığını gördü. Derince soluyup yere diz çökmüş adamı omuzlarından tutarak kaldırdı. Yaşlı gözlerine bakarak "Merak etme amca, emanetin emanetimdir. Hemen sabah yola çıkıp onu alıp geleceğim. Seninle konuşsun. Eğer o da kabul ederse evlenirim. Canım pahasına da korurum" diyerek rahatlamasını sağlamaya çalıştı çünkü her an yere yığılacak gibiydi. Babacan ama en çok da minnetle Afşın'a sarılan Hazar sadece "Çok şükür, Allah razı olsun evladım" gibi sözler söylüyordu. Saatler ilerlerken Hazar Ağa Haşmet ile konaktan ayrıldı. Afşın ise çalışma odasına kapandı ve düşüncelere boğuldu. Berivan ile de görücü usulü evlenmişti ve sevmese de saygı duyup kırmamıştı. Şimdi bir kez daha evlenecekti ve bu da sevdiği için değil mecburiyettendi. Normal şartlarda olsaydı eğer kabul etmez net tavrını koyardı ama Hazar amcasının anlattıkları içindeki bir yere dokunuyordu. Kandırılmış bir kadın. Eziyet çekerek hastalıktan ölmüş bir anne ve geride bıraktığı korunmaya muhtaç ama bundan bile habersiz bir kız çocuğu. Bir an Oylum'un bu durumda olduğunu düşündü. Anında kaşları çatıldı ve başını olumsuz yönde salladı. Ölse evladının tırnağına taş değmesine müsaade etmezdi. Eğer bir kadını seviyorsa ölümü göze alır ama onu yanında tutar gerekirse kayıplara karışır ama yalnız koymazdı. Hazar amcasında büyük bir suç ve günah vardı. Başını yaslayıp oflarken içeriye Bahadır kapıyı çalarak girdi. "Abi müsaade var mı?" "Var koçum var. Gel otur hayırdır inşallah." Masanın diğer tarafındaki koltuklardan birine oturan Bahadır "Babam bir şeyler dedi abi ben bir de sana sormak istedim. Yarın Trabzon'a gidiyormuşuz?" dediğinde öne doğru eğilip masada ellerini birleştiren adam başını evet der gibi salladı. Kaşları kalkan kardeşi "Hayır olsun abi neden gidiyoruz ki? Hayvan mı alacağız yem mi?" dediğinde nefesini bırakan Afşın "Yok koçum bana eş almaya gidiyoruz." sonra durdu ve kurduğu cümle ile yüzünü buruşturdu. İçinden "Mal mı alıyoruz" diye homurdanıp "Yani orada bir kız var ve eğer kabul ederse evleneceğim. Bu nedenle gitmemiz lazım kardeşim" dedi. Bahadır kocaman gözlerle "Ne?!" diye bağırınca sesten ötürü kulağını ovan adam "Yavaş be koçum yavaş. Duydun işte." diyerek geri yaslandı. Sonra da yeni soruların gelmesindense kısa bir özet geçti. Geç bir saate odasına geçip önce duş aldı sonra da uyuyan kızına şöyle bir bakıp yatağa girdi. Gözleri tavanda biraz daha düşündü. Kızın adı yanlış hatırlamıyorsa Bahar'dı. Acaba nasıl biriydi ya da neye benziyordu. Sonra bu düşündüğüne istemsiz güldü çünkü bildiğin insana benziyordu ve tipinden önce huyu ve davranışları önceliğiydi. Sonuçta sadece kendi değil Oylum'un da hayatında olacaktı. Kızına tavrını ve davranışını gözlemlemesi ve dikkatli olması şarttı. Doğar doğmaz anasız kalan evladına üvey anne zulmü yaşatamazdı. Ofladı. İşin bir de Ayşe Hanım ayağı vardı. Herkese aniden evlilik kararı üstün körü anlatabilirdi ama anası onu asla derinden derine sorgulamadan bırakmazdı. Sağ tarafına döndü ve dua edip gözlerini kapadı. Her şeyin hakkında hayırlısı olmasını diledi. Güneş saatler sonra yerini aydan devralırken konağın arka bahçesinden yüksekçe öten horoz her şeyi başlattı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD