Ormandaki Yabancı

401 Words
Havanın ferahlatıcı yumuşaklığı, Şirin’in içini mutlulukla doldurdu. Ormanın dinginliği ve serin rüzgarı, zihnindeki karmaşayı bir nebze olsun yatıştırıyordu. Ayakları, şehir hayatının yoruculuğundan uzakta, doğadan gelen huzurla hareket ediyordu. Ormana her adım attığında, çevredeki manzaranın benzersizliği onu büyülüyordu. Gök yüzünü hafif bir sis kaplamış, ağaçların dallarında kuşlar cıvıldıyordu. Yüzünü sardığı hafif rüzgârı hissettikçe, gönülden bir tebessüm belirdi dudaklarında. Bir yandan çantasının askısını düzenliyor, diğer yandan ise etrafı kolaçan ediyordu. Çantasındaki tuvali ve boya malzemelerini kontrol etti. Hiçbir detayı kaçırmamak için heyecanı daha da artmıştı. Yürüyürek gölün kenarına yaklaştı. Çantasını yere koyup tuvalini dikkatlice çıkardı. Renk renk boyaları, fırçaları ve suluboya setini özenle yanına düzdü. O an, tüm dünyadan kopmuş gibiydi. Fırçasını eline alarak, şeffaf bir tüz gibi olan gökyüzünü ve yansımaları dikkatlice tuvaline yansıtmaya başladı. Doğanın ritmi, ona bir ilham melodisi gibi geliyordu. Yaprakların hışırtısı, kuşların cıvıltıları, hafifçe çarpan rüzgarın sesi... Bunlar, zihnindeki tüm endişeleri siliyordu. “İşte bu, tam da bu renkler,” dedi kısık bir sesle. Gökyüzünün mavisi, ağaçların yeşil tonları, göldeki parıltıları tam anlamıyla yakalayabilmek için elinden geleni yapıyordu. Ancak bir anda, farkındalığı artı. Dışarıdan gelen bir hareketlilik hissi, çizimine odaklanmış zihnini rahatsız etti. Kaşını hafifçe çatıp etrafı kolaçan etti. Gölün diğer tarafında birini gözleri seçti. İlk bakışta fark edilmeyen bir yabancı, yüzünü suya yansıtarak hareketsiz duruyordu. Şirin’in kalbi hızlanmaya başladı. Geniş omuzları ve keskin çehresi, sert duruşu dikkat çekiciydi. Tüm orman onun aurasıyla dolmuş gibiydi. Şirin, fark edilme korkusuyla başını hemen eğdi. Ancak gözleri istemsizce yeniden ona kaydı. Adam, bir anda tişörtünü çıkarıp yere attı. Şirin’in yanakları istemsizce kızardı. Gözlerini kaçırmaya çalışsa da oradan uzaklaşmak için bir adım bile atamadı. Adamın kaslı ve güçlü yapısı, çarpıcı bir gerçeklikteydi. Göl kenarına yönelmiş, suyun yüzeyine bakarak düşünceli bir şekilde duruyordu. Şirin’in kalbi, adamın hakimiyet dolu varlığı karşısında daha hızlı çarpmaya başladı. Aklına gelen fikirle duraksadı yapmalı mıydı? Ah salak kız bir gün başını belaya sokacaksın diye içinden geçirirken tekrar gözlerini karşıdaki yabancıya dikti. İç çekti ve yanaklarına hafifçe vurdu elleriyle de biryandan yüzüne yelpaze yaparken içinden altı üstü bir tişört diye geçirirken kararını verdi. “Onu da resmetmeliyim,” dedi özgürce. Elindeki fırçayla adamı tuvaline eklemeye karar verdi. Fırçası, ormana ait bu yabancının sert hatlarını dikkatle çizmeye başladı. Her detayıyla onu kâğıda yansıtmaya çalışıyordu. Ancak bir detay eksikti: Adamın gözleri. “Bunu da başka bir zamana bırakmalıyım,” diye fısıldadı kendi kendine. Gözlerindeki güzelliği ve derinliği tam anlamıyla görebilmek için daha yakından bakmak zorundaydı. Şirin, elini tuvalden resmi incelemeye başladı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD