Annesinin kollarında barış gelmiş gibiydi. Babasının kollarında tekrar cellatlara karşı saf bir orduyla savaşıyor gibiydi. İkisi de geldiği için mutluydu. Ama kesin bir şey vardı Vanadis onlara zayıflık veriyordu. Her ne kadar aile sevgisini taşırsa da gidecekti ve bu sevgiyle dolu bir yuvaya uçacağı anlamına gelmediği için, her ikisini de hüzne boğacaktı.
Zaman akarken, ilk kez canını acıtmadı. Birlikte sarıldılar, önce annesinin kucağına oradan babasının. Konuştular ama hiçbirinin konusu Thor'la ilgili değildi. Özenle oradan uzak durdular. Babası küçükken ona yaptığı resmi yıllarca saklamış ve heyecanını görmek isteyen bir çocuk gibi arkasında saklayarak onlara göstermişti.
Resim çok renkliydi. Gökkuşağı ve gülüşen cocuklar vardı ve tam üstlerinde sanki insandan fazlaymış gibi güçlü babası. Gözleri dolarak elinden aldı.
"Atmamışsın."
Babası saçını okşadı. "Nasıl atabilirim? Bu senin çizdiğin ilk resimdi. Üstelik beni çizmişsin, biraz yamuk ama dünyanın en harika sanatı." Vanadis güldü. Onun kahramanı en başından beri babasıydı. Onu çizmek sanki görevmiş gibi kalemi aldığında onu çizmişti. Tabii sonrasında annesine güzel bir çiçek resmi yapmayı unutmadı. Annesi ilk babasını çizmesini umursamamıştı, o kralımız ve sevgili babamızdı ama yine de Vanadis onu eksik sevdiğini düşünmesini istememişti.
Geceye yaklaşırken, kahkahalar evde çınlamıyordu. Hafif büzüşlü, her an bozulacakmış gibi duran yarım gülüşler vardı. Çünkü doğruydu. Sonsuz mutluluğa erişememişlerdi. Vanadis odasına çekilirken, son kez onlara sıkıca sarıldı. Sabah tekrar görüşeceklerdi ama içinde bir korku vardı.
Odasına girdiğinde, her şey aynıydı. Hiçbir şeyi değiştirmemişlerdi. Yalnız burada tekrar o heyecanlı çocuğa dönüşemiyordu. Odada adımladı. Bir zaman kapsülünde gibiydi, anıları bir bir zihnine geliyordu. Daha fazla uyumak için annesine yalvardığı anlar, pencereden gökyüzünün iç karartıcı halini izlerken- yalnız göğsünde hiç ağırlık olmazdı, uykuya daldığı sayısız anlar. Tekrar uyuduğunda o kadar rahat olabilecek miydi?
Sonunda yorgunluğa yenik düşüp yatağa girdi.
Ama bir türlü uyuyamadı. Gözleri açıkken aklına Thor geldi. Ama onu oradan atmadı. Yapabilirdi ama istemedi. Gittiğini fark etmiş miydi? Yoksa sevgilisinin kucağından çıkmaya henüz vakti olmamış mıydı? Her ne olursa olsun Thor onun gitmiş olduğuna sevinirdi, içten içe buna inanıyordu.
Sonunda bir tıkırtı duydu ve içeri giren uzun bedeni. Karanlık olmasına rağmen az çarpan ışıkta onu seçebiliyordu. Thor.
Rüyada mıydı?
Eğer bu rüya değil gerçek ise tek dileği şimdi yok olması olurdu ama apaçık gerçekti. Ve diğer türlü bu bir hayal olsaydı daha yıkıcı olurdu. Onu kendi dünyasına çekmiş miydi bunu o mu yapmıştı. Her göz kırpmasında daha çok net oluyordu. Buradaydı. Vanadis kalktı. Aniden yaptığı için hafifçe yana düştü ama kendini tuttu.
"Git." Bunu neden söylediğini çok iyi biliyordu. Onunla konuşmak dahi istemiyordu. Bunu uzunca bir süre yapmıştı. Thor onunla konuşmaya çalışmamıştı ve bu minnettar olduğu bir şeydi. Her sevişmeden sonra iki yabancı olup ayrılırlardı. Fakat şimdi burada olması çok anormaldi, yerine koyduğu tüm normalliklere darbe vuracak bir şeydi.
Thor ona yaklaştı. Gözlerinin içinde hala kızgın olduğunu görüyordu. Onunla yakın olsa ona bağırma cesaretini dahi gösterecek gibi. Bu bakışı en son kimde gördüğünü biliyordu. Bir erkeğin bu denli kızgın olduğunda buna neyin sebep olduğunu içinde biliyordu.
"Bana haber vermeden nasıl buraya gelirsin?" sesini alçak tutmaya çalışıyordu, onunla arasında bir adım kaldı. O gözlere bak. Gecede nasılda parlıyorlar. Elmas gibi. Gözleri birer canlı renkti, cumbustü. Eğer onun kocası olsaydı, onunla ilgili en sevdiği şey kesinlikle gözleri olurdu. Nasıl nazik ve patlayıcıydılar asla durmayan fişekler gibi. Ne? Ona bir cevap vermesi gerekiyordu. Kendine geldi.
"Buna gerek duymadım."
"Bu hiç hoşuma gitmedi."
Vanadis hafifçe başını eğdi.
"Ya yoksa sevgilinin yanında ayrıldığında odama uğrama ihtiyacı duydun ve beni bulamadığında çok mu hüzünlendin, ya da endişelendin?" Thor gözlerini dudaklarına indirdi. Bu sözlere çok ciddi bir cevap vermeyi düşünmüyordu onun ağzından çıkan şeylere değer vermemeliydi. Ve bunu yapmıyordu. Onun varlığı bile kendisi için belirsizdi. İçinden bu dudakları öpmek için büyük bir istek doğdu. Ama bunu her zaman görmezden gelecekti. Onlar yalnızca bir süre de birlikte olup sonrasında bakismayacakti bile. Düşündüğü gibi kolay olmadan bakışlarını çekti.
"Seni merak ettim. Haklısın." bir yalan değildi ağzından çıkan tüm yalanlar her daim kelimelere bulaşmış kötülükler bu sefer burada yalnız kaldı. Söylediği doğruydu. Onun olmaması garipti. Sanki onu çok yanında istiyormuş gibi olmadığını görünce sinirlenmişti.
Vanadis buna cevap vermedi. Omzunu silkti.
"Seni burada görmek istemiyorum." arkasını döndü. Bugün fazlasıyla yorulmuştu. Thor kolunu tuttu ve kendine çevirdi.
"Gidelim."
"Ne?" Vanadis çok şaşırmıştı.
"Ne? Uzun süre burada kocandan saklanmayı düşünmüyorsun değil mi?"
"Bu gece burada kalıyorum." Vanadis kolunu çekti. Thor gitmesine izin verdi. Orada dikiliyordu.
Yatağa girip uyumayı planlıyordu. Tekrar o toz neşesine dönmeyi. Ama hala gitmemişti. Vanadis ona saldırmak için döndüğünde Thor'u tam dibinde buldu. Çok yakındı. Dudakları şimdi kırılacak bir buzdaydi. Kokusu ona değiyordu.
"Gidiyorum. Sabah seni bekliyor olacağım. Eğer gelmezsen çok sinirli olacağımı söylüyorum. Bu gece iyice dinlen."
Sabah olana kadar Thor'u düşünüp durmuştu. Özel olarak bir hareketini sorun etmiyordu, ama yüzü sürekli aklındaydı. Sanki hala buradaymış gibi gecenin karanlığının ışığa eriştiği tüm zaman boyunca oradaymış gibi geliyordu. Ve bu onu korkutmuyordu. Huzur getirmiyordu. Oradaymış gibi durduğunda sadece bir şey hissetmiyordu sanki tüm her şey birbirine karışmış gibi oluyordu. Tüm güzel ve kötü şeyler. Ve bu ortaklıkta onu sevindirecek hiçbir şey yoktu.
Anne ve babaya veda vaktiydi. Sabah erkenden uyandılar. Vanadis onların odasına girdi. Bir süre onları izledi. Birbirlerine sarılmış haldeydiler, onların arasına girip bir bütün olarak tekrar aile olmayı hissetmek ne çok istiyordu. O artık çocuk değildi. Eğer bunu yapsaydı, onların arasına uzansaydı babası yüzüne yerleşen gülümseme ile kollarını ona dolamayacaktı, her şeyle başa çıkamadığını düşünüp endişelenecekti. Evet, bazı şeyler çok çabuk değişiyor.
Ve nazik sesi ile ikisini uyandırdı. Babasını ikna etmesi zor olmuştu. Daha çok kalacağına inanmıştı. Neden gittiğini söylemedi. Gizlemek için bir neden yoktu ama onun buraya kadar gelmeye zahmet ettiğini söylemek istemiyordu.
"Benim güzel Vanadis'im.." babası ona kocaman sarıldı. Annesi biraz ileride duruyordu. Sırasını beklediğini biliyordu. Babasına doya doya sarıldı.
"Seni özleyeceğim baba."
Saçını okşadı. "Endişelenme, bizde yanına geleceğiz değil mi"
"Tabi ki."
Başını salladı. Kendine zor olduğunu itiraf etmiyordu, bunu kolaydan alıyordu. Annesine sarıldı. Bu özgürlüktü, bu aşktı, bu güvendi. Onların kollarında hissettiği her şey hayattı. Ve bunu elinden alıyorlardı.
Son kez onlara baktı. Ve gitti.
Döndüğünde Thor dışarıdaydı. Öylesine çıkmış görünmüyordu. Ve hatta biraz beklemiş gibi. Birden heyecanlandı. Onun söylediğini yaptığı için bunu göreceği için. Ama bunda yorumlanacak bir şey yoktu, o sadece bir tartışma çıkmaması için yapmıştı. Öyleydi. Thor onu gördü yüzünde hiçbir farklı şey olmadı. Vanadis onun yanına gidene kadar onu izlediği için yürümekte zorlandı.
"Hoşgeldin."
Bu bir nazik cevap mıydı yoksa kendini bilmişlik mi? Her iki halde de duymak istemiyordu. Bir şeyi duymak değil burada olmamasını görmek isterdi. Fazla saldırgandı. Ona karşı içten çok kabaydı. Ama bu olmaması gereken bir durum değildi, her zaman kabul edecekleri tek şey birbirlerine karşı asla nazik olamayacaklarıydı.
"Yorgunum."
Thor ona biraz değişik baktı. Bunu nasıl anlaması gerektiğini bilmiyordu ama sanki bir şey olmuş gibiydi.
"Bir yolculuğa çıkacağız. Ve bu fazlasıyla... sert olacak."