Kör Nota | Küçük Tabutlar " Akşam güneşi mi? " diye, sordu durgunca. Karşıma geçip mezarın diğer tarafına oturdu. " Ben bile bu kadar güzel seslenmemiştim ona. " Cevap vermeyip bir süre sustum. Üzüldüğüm Deniz miydi yoksa geçmiş miydi bilmiyordum? Ama şunu bugün tam anlamıyla kavramıştım; herkesin bir acısı ve yara izi vardı. Kimisi büyük, kimisi küçük. Herkes, bir yerinden kanıyordu. Ama oluk oluk ama kurumaya yüz tutmuş. Sare'nin saçları, Ekim'in insanlardan köşe bucak kaçışı, Niğman'ın umursamaz görünme çabaları ve har vurup harman savurması, Yankı'nın kaşındaki yara izi, Deniz'in akşam güneşine karşı kapalı gözleri... Hepsinin kanayan bir hikayesi vardı. Ardından tutunmaya çalışmalarımız geliyordu. Kırılganlığını kesilmiş saçların sert görüntüsünün ardına gizlemek gibi. Kaçışlar

